22 / 11 / 2024
fuzul

Kentsel dönüşümde parsel bilmecesi!

Kentsel dönüşümde parsel bilmecesi!

Kentsel dönüşümde TOKİ ve Emlak Konut'un ada bazındaki projelerde ön plana çıkacağını söyleyen Tahir Tellioğlu, "Mahalle aralarında ve sokaklarda parsel bazlı yapılar yüzde 70'ini oluşturuyoruz. Bunları kim yapacak? Şartlar tekrar kontrol edilmeli, yoksa hedefe ulaşılamaz" dedi...




Kentsel dönüşümde  TOKİ  ve Emlak Konut’un ada bazındaki projelerde ön plana çıkacağını ifade eden TOBB Türkiye İnşaat Müteahhitleri Meclis Başkanı ve İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu Genel Başkanı Tahir Tellioğlu, “Ancak kentsel dönüşümde, mahalle aralarında ve sokaklarda parsel bazlı yapılar da var. Bu yapılar toplamın yüzde 70’ini oluşturuyor. Bunları kim yapacak? Şartlar tekrar kontrol edilmeli, yoksa hedefe ulaşılamaz” diye konuştu.

Yurtiçindeki sıkıntılar nedeniyle, inşaat sektörünün yurtdışına yöneldiğine dikkat çeken Tellioğlu, “Yurtdışında ciddi ve büyük fırsatlar davar. Projelerimiz de ilgilerini çekiyor. Ancak burada siyaset ve kamu kuramlarının öncülüğüne ihtiyaç duyuyoruz. Böyle bir destek mekanizması oluşturulursa, ekonomiye büyük katkılar sağlayacak çok ciddi işler alabiliriz” ifadesini kullandı. Tellioğlu, DÜNYA Gazetesi  Ankara  Temsilcimiz Ferit Parlak’ın sorularını yanıtladı.

Çevre Bakanlığının kentsel dönüşüm ile ilgili kararı, sektöre yeni bir dinamizm getirir mi?
Türkiye’nin terörden sonra en büyük riski; deprem... 21 milyon yapı stokunun yaklaşık 6-7 milyona yakını çürük. Bunların içinden de acil dönüştürülmesi gereken 1.5 milyon konuttan bahsetti Bakan ve “Her yıl 300 binini dönüştüreceğiz” dedi. Anladığımız kadarıyla, bu 300 binin 200 bini özel sektör ve kendi şartları içerisinde dönüşecek. Yaklaşık 100 bin ise kamu tarafından dönüştürülecek.

Sektörün tamamına katkısı olur mu bu kararın?
Sektör için olumlu. Ama tüm sektörü kapsaması için 6336 sayılı kentsel dönüşüm kanununda da birtakım değişiklikler yapılmalı. Özellikle müteahhitlerin sınıflandırılmasına yönelik bir kanun değişikliği yapıldı. Yaklaşık400 bine yakın kamu ve özel sektör müteahhitti var. Bunların bir kısmı merpen altı şirketler. Ve Türkiye’de plansız konut yapılmasının ve konut fazlasının nedeni de bu. Biz TOBB’da sektör meclisi olarak Türkiye’de yapı müteahhitliğinin belli bir mesleki çerçeveye oturmasını savunuyorduk. Bununla ilgili kanun taslağı da hazırladık ama bunu bir şekilde kabul ettiremedik. Şimdi bakanlık en sonunda Türkiye’de inşaat sektörünün kilitlenmesini de dikkate alarak böyle bir hazırlık yaptı. Ama içerikte birçok yanlış madde var. Örneğin bugün 8 maddelik kentsel dönüşümü teşvik maddeleri açıklandı çok güzel ama yapı müteahhitlerinin sınıflandırılması hususunda birçok yükümlülük ve ağır şartlar da getirildi.

Bu kentsel dönüşümün kamu ve kurumsal şirketler tarafından yapılacağı anlamına imgeliyor?
Evet, daha büyük, daha kurumsal şirketler yapacak anlamına geliyor. O zaman da Türkiye’de bin metrekare arsadan tutun, sokak aralarındaki 500 metrekarelik arsası olan konutlarda da kentsel dönüşüme ihtiyaç var. Dolayısıyla, ada bazında olanlara belki büyükler girer ama parsel bazında olanların dönüşümünü kim yapacak?

Küçük müteahhitlerde yaşanan sorunların artması, böyle bir karar verilmesine neden olmuş olabilir mi?
5 yıl önce 400 bin müteahhittin çok büyük rakam olduğunu, yılda 1.5 milyon konut ihtiyacımızın olmadığını, 40 milyon çimento tüketiminin bizim için çok lüks olduğunu söylemiştik. O zaman hiçbir tedbir almayıp, bugün de sizi böyle sert bir frenle devre dışı bırakmak, bizden |j ziyade Türkiye’nin ekonomi gerçeğine aykırı. Diyorduk ki, “1995 ile § 2005 yılları arasında Türkiye’nin ortalama konut üretimi 350 ile 600 bin. Ortalaması 500 bin. Tükettiği çimento tonajı da 12 ile 18 milyon ton, ortalaması 15 milyon ton. O dönem, Türkiye’de köyden kente göçün durduğu, çekirdek aile yapılanmasının da tamamlandığı bir dönemdi. Dolayısıyla konut arzının azalması gerekiyordu.” Öyle olması gerekirken imar popülizmi, şişirilmiş programlarla Türkiye>de konut üretimi 2016,2018’de 1.5 milyona dayandı. 500 bin nerede 1.5 milyon nerede. Biz bunun sürdürülebilir olmadığını biliyorduk ve söyledik. Bununla paralel inşaat sanayisi gelişti. Betoncu, seramikçi, yüzlerce yan sektör temsilcisi yatırım yaptı. Bunu sen devlet olarak görüp planlamadın, şimdi, “devre dışı bırakıyorum” diyorsun. Biz o zaman önerdik. Müteahhit sayısı 350 bine çıkmıştı. 150 binini yasalar çerçevesinde eleyelim dedik. Kalanlara da, “Bak kardeşim, piyasa daralacak, girmeyin bu işlere, yurt dışına yönlendirelim sizi” diyecektik. Bunu yapmadık, şimdi 1 milyona yakın konut fazlalığı var.

Sorunlu firmaları rahatlatmak için tasfiye ve devir kanunu çıktı. Sonra süresi uzatıldı. Amacına ulaştı mı?
40 bine yakın müracaat olduğunu ve bunların yüzde 90’mm geri çevrildiğini duyuyorum. Konuyu özetlersem, siz devletsiniz ve müteahhitleriniz var ve bunlar döviz kuru ve maliyet artışı nedeniyle zor durumda. Bunlara TEFE TÜFE oranında bir fark önerilebilirdi. Müteahhit, “Beni TEFE TÜFE oranındaki fiyat farkı kurtarmaz” dediğinde de, iş tasfiye edilebilirdi. Bu arada, “Ben bu işi yaparım, ona göre lojistiğin, malzemem var” diyen olursa, iş ona devredilebilirdi. Biz bu yönde teklif getirdik. Devlet dedi ki, “Ben fark vermem. Bulsun birini devretsin, devredemiyorsa da tasfiye ederim.”

Dedik ki, “Bu şirkete TEFE TÜFE oranında fiyat farkı vermeyerek bu işin tasfiyesini yaptığınızda, siz bu işi, yeni bir kişiye yüzde 25 fark vererek yaptırabilir misiniz? Hayır. En az yüzde 50 vermen gerekecek. Şimdikine neden yüzde 25 fark vermiyorsun? Dolayısıyla batmasına vesile oluyorsun. Yanı sıra taşeronunu ve malzemecisini batırıyorsun. Yanı sıra, o işin sarkmasına ve zaman kaybına da neden oluyorsun. Yapılar, metruk yapıya dönecek, malzemeler kırılacak, çalınacak. Ocak’ta kanun çıktığında, şartları yerine getiren, işi tasfiye edecek diye düşünüldü. Ve insanlar kendine göre işi dağıttı. Şimdi aynı adamın, oraya gidip, işi yapması çok zor. Talebimiz şu: müracaat edenlere, zamanlan dolduysa ek zaman vermek lazım, teminatları yandıysa teminatları iade etmek lazım. Çünkü bu 40 bin başvurunun 3 te Tinin şu anda iflas ettiğini söyleyebiliriz ve acilen karar alınmazsa diğerlerinin de iflas edebileceğini düşünüyoruz.

Yurtdışında da ciddi fırsatlar var. Türki cumhuriyetler ve Afrika ülkelerinin büyükelçileri ile yaptığımız görüşmelerde, Türk müteahhitlerine yönelik çağrıları oluyor. Bu yönde bir çalışmanız var mı?
Var tabi ki. Örneğin Özbekistan’da tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir projemiz var. Taşkent’in tamamına talip olduk. Hatta şehirciliğe yönelik, model bir kanun taslağı hazırladık onlara. Yılda 40 bine yakın konut yapma taahhüdünde bulunduk. Cumhurbaşkanı’nın onayında şimdi. Aynı şekilde Kamerun’dan çok büyük bir iş var takip ettik. Tabi burada siyaset ve TOKİ gibi kamu kuruluşları devreye girip, özel sektörün önünü açmalı. Sonrasını biz kooperatif, İmece modeliyle getiririz. Biz Türkiye olarak, dünyada küresel politika yapmak istiyorsak, öncelikle küresel ekonomik gücümüzü artırmalıyız. Ekonomik gücü ise bu tür yurtdışı projelerle artırırız ve bunun içinde bu projelerde kamunun desteğini sağlamalıyız. Ne ektiysek onu biçiyoruz


Geri Dön