Babıali yokuşu Haberi
Çatalçeşme Sokağı’nda kurulmuş, orada marka olmuştu. Ama bu bina dar gelince Nuruosmaniye caddesindeki yeni binaya taşınmış.
Benim Milliyet’le tanışıklığım orada başladı. Matbaa ve bürolar iç içeydi. Şehrin içinde, binlerce yıllık İstanbul mirasının tam göbeğindeydi. Bir yanda Babıali yokuşu, bir yanda Kapalı Çarşı, öte yanda da Sultanahmet, Ayasofya ve Topkapı Sarayı vardı.
Üç dakika içerisinde, İstanbul cıvıltısının içerisinde kayboluyordunuz.
Sonra Bağcılar’a taşındık. İstanbul’u bırakıp, “Allahın Dağı” dediğimiz Bağcılar’a alışmamız, çok da kolay olmadı.
Şimdi gün boyu tıkalı olan TEM otoyolundan gazeteye giderken, yollarda in cin top oynuyordu.
Birisi önümüzü kesse ne yaparız diye düşündüğümüz çok oldu.
Çevrede, ne çıkıp hava alacağınız ne de alışveriş yapacağınız bir yer vardı.
Her yer gecekondu ya da yeni dikilen derme çatma...