22 / 11 / 2024
fuzul

Kira kontratı olmadan tahliye taahhütnamesi!

Kira kontratı olmadan tahliye taahhütnamesi!

Kira için sözleşme yapılabildiği gibi, sözleşmesiz yani sözlü bir şekilde de yapılabiliyor. Kontratsız kiracılar kira dönemi içinde tahliye taahhütnamesi verebiliyor. Kira kontratı olmadan tahliye taahhütnamesi ile tahliye nasıl olur?




Kira kontratı olmadan tahliye taahhütnamesi!

Kira anlaşması, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği anlaşma oluyor.


Bu anlaşmanın herhangi bir şekil şartı bulunmuyor. Anlaşma için sözleşme yapılabildiği gibi, sözleşmesiz yani sözlü bir şekilde de yapılabiliyor.


Kontratsız kiracılar kira dönemi içinde tahliye taahhütnamesi verebiliyor. Kira kontratı olmadan tahliye taahhütnamesi ile tahliye nasıl olur?


Yazılı kira sözleşmesi olmayıp sadece yazılı tahliye taahhüdü bulunduğundan Sulh Hukuk Mahkemesi'ne tahliye taahhüdüne dayalı tahliye davası açılabiliyor.


Davanın taahhüt edilen tarihten itibaren 1 ay içinde açılması gerkeiyor. Daha sonra alınan ilamla beraber ilamlı takip yolu ile taşınmaz tahliye edilebiliyor.


T.C. YARGITAY

6.Hukuk Dairesi

Esas: 2010/1162

Karar: 2010/5005

Karar Tarihi: 27.04.2010

 

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - KİRALANANIN TAHLİYESİ İSTEMİ - TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ - TAHLİYE TAAHHÜDÜNÜN KİRACI TARAFINDAN KİRALANANDA OTURULURKEN SERBEST İRADE İLE VERİLMİŞ OLMASI - KİRACININ KİM OLDUĞUNUN TESPİTİ - EKSİK İNCELEME - HÜKMÜN BOZULDUĞU


ÖZET: Tahliye taahhüdü nedeniyle açılacak davalarda tahliye kararı verilebilmesi için tahliye taahhüdünün kiracı tarafından kiralananda oturulurken serbest irade ile verilmesi gerekir. Davalı kiracılık ilişkisine itiraz ettiğine ve taşınmazda eşi M..nin kiracı olduğunu savunduğuna göre mahkemece öncelikle davalının bu yöndeki savunması üzerinde durularak taşınmazda kimin kiracı olduğunun saptanmasından sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekir. 

(6570 S. K. m. 7) (1086 S. K. m. 201)


Dava: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali-tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 


Karar: Uyuşmazlık, tahliye taahhütnamesine dayanılarak yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali ve kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 


Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin dava konusu edilen taşınmazı satın almadan önce davalının mülkiyetin davacıya geçmesi halinde taşınmazda 30.06.2009 tarihine kadar kira ödemeden oturması şartı ile noterden 18.02.2009 tarihinde tahliye taahhütnamesi verdiğini, davacının da söz konusu taahhütnameye güvenerek aynı gün taşınmazı maliki olan Mücahit A.’dan satın aldığını, taahhütnamede belirtilen tarihin geçmesine karşın davalının taşınmazı boşaltmaması nedeniyle hakkında icra takibi yapıldığını, davalının bu takibe haksız ve yersiz şekilde itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptalini ve davalının kiralanandan tahliyesini talep etmiştir. Davalı duruşmalara gelmemiş ve bir savunmada bulunmamıştır. 


Taahhüt nedenine dayalı tahliye davasının mutlaka kiralayan tarafından açılması gerekir. Kiralayan durumunda olmayan malikin dava hakkı yoktur. Ancak yeni malik önceki malikin ve kiralayanın halefi olarak eski malik zamanında verilmiş taahhüde dayanarak dava açabilir. 

6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun’un 7/a maddesi ve yerleşen içtihatlara göre tahliye taahhütnamesi sebebiyle açılan davalarda tahliye kararı verilebilmesi için taahhütnamenin sözleşmenin yapılmasından sonra, kiralananda oturulurken serbest irade ile verilmesi gerekir. Bu özellikleri taşımayan taahhüde dayanarak tahliye kararı verilmesi mümkün değildir. 


Olayımıza gelince; davacı dava konusu edilen taşınmazı önceki maliki Mücahit A.’dan 18.02.2009 tarihinde satın almış, aynı tarihte de davalı  Ankara  56. Noterliği’nden verdiği tahliye taahhüdü ile taşınmazın mülkiyetinin davacıya geçmesi halinde 30.06.2009 tarihinde hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın tahliye ederek boş olarak mal sahibine teslim edeceğini, aidatları ve masrafları ödemekle birlikte kira ödemeden oturacağını, bu sürenin sonunda tahliyede gecikilen iki ay boyunca günlük 150 Dolar cezai nakdi ödeyeceğini kabul ve taahhüt etmiştir. Davacı bu taahhütnameye dayanarak taşınmazın taahhüt edilen tarihte boşaltılmadığını ileri sürerek davalı hakkında Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2009/9955 sayılı dosyası ile kiralananın tahliyesi için icra takibi yapmıştır. 


Takibe itiraz eden davalı tahliye taahhütnamesinin yasaya uygun olmadığını, düzenlendiği tarihte henüz davacı malik olmadığından husumet yöneltemeyeceğini, eşi Mine Ç.’in muvafakati olmadan tahliye taahhütnamesi vermesinin söz konusu olamayacağını, tahliye emrine itiraz ettiğini belirtmiştir. İtirazın iptali için açılan işbu davanın duruşmalarına katılmayan ve cevap vermeyen davalı HUMK’nun 201. maddesi hükmü gereği dava dilekçesindeki vakıaları inkar etmiş sayılır. 

Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne hükmedilmesi üzerine hükmü temyiz eden davalı temyiz dilekçesinde taraflar arasındaki kira ilişkisine karşı çıkarak temyiz dilekçesine taşınmazda eşi Mine Ç.’in önceki malik Mücahit A. ile düzenlediği 19.02.2008 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli kira sözleşmesini ve kendisinin başka bir adreste oturduğuna dair ikametgah ilmühaberini eklemiştir. 

Yukarıda açıklandığı üzere 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun’un 7/a maddesine göre tahliye taahhüdü nedeniyle açılacak davalarda tahliye kararı verilebilmesi için tahliye taahhüdünün kiracı tarafından kiralananda oturulurken serbest irade ile verilmesi gerekir. Davalı kiracılık ilişkisine itiraz ettiğine ve taşınmazda eşi Mine Ç.’in kiracı olduğunu savunduğuna göre mahkemece öncelikle davalının bu yöndeki savunması üzerinde durularak taşınmazda kimin kiracı olduğunun saptanmasından sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. 


Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK. nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Kira yasası 2015!



Işıl Seren KESKİN/Emlakkulisi.com



Geri Dön