Konut alımında dayanıklılık ve sağlamlık ön plana çıktı!
Son dönemde Van'da yaşanan deprem felaketinin ardından 'yapılar ne kadar sağlam' sorusu gündemden düşmüyor. Arthur Miller Franchise ve Kurumsal İletişim Koordinatörü Gül Toksoy, tüketicilerin artık ev alırken sağlamlığı araştırdığını söylüyor
Son dönemde Van'da yaşanan deprem felaketinin ardından 'yapılar ne kadar sağlam' sorusu gündemden düşmüyor. Arthur Miller Franchise ve Kurumsal İletişim Koordinatörü Gül Toksoy, tüketicilerin artık deprem konusunda daha bilinçli olduğunu söylerken, ev almaya gelenlerin de depreme dayanıklılık unsurunu araştırmadan alım kararını vermediklerini söylüyor. Dayanıklılığın tüketiciler için ön koşul haline geldiğini söyleyen Toksoy, "Özellikle son 10 yıldır gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren markalı konut üreticileri, alım kararının bu hale gelmesinde çok etkili oldu. Tüketiciler artık ev satın almaya geldiklerinde 'binada radye jeneral temel kullanılmış mı' gibi teknik soruları bile soruyor" diye konuşuyor.
Dayanıklılık ön koşul oldu
Müşterilerin tamamının alınacak konutta 'depreme dayanıklı' olması ön koşul olarak önlerine geldiğini belirten Toksoy, "Teknik olarak anlamı halk arasında pek bilinmese bile 'binada radye jeneral temel kullanılmış mı' gibi sorularla karşılaşır olduk. Müşterilerin bu konudaki seçiciliği ve bilinçlenmesi sevindirici tabii. Ama bunu öncelikle kaliteli konutları piyasaya arz eden sorumluluk sahibi ve artık marka haline gelmiş inşaat firmalarına borçluyuz. Önce kaliteli ürünün arzı, ardından bunun talep haline gelmesi diye özetleyebiliriz" diye konuştu.
Markalı konut etkisi
Konutta güven unsurunun markalı konut üreticilerinin, peş peşe devreye soktuğu yeni projeleri ile oturduğunu söyleyen Toksoy, "Sonrasında marka haline gelen güvenilir, prestijli, müşteriye verdiği sözün arkasında duran inşaat firmaları ile oturdu. Tüketicinin algısı da bu yönde. Öncelikle hangi firmanın inşaatı olduğu ile, akabinde proje detayları ile ilgileniyor tüketici. 'Şu firma yapmışsa sağlamdır' deniyor ve alım kararları da olumlu etkileniyor. Bu durum bizlerin de işini daha kolay hale getiriyor."
Denetimli binalar alınmalı
Ev almayı düşünenlere tavsiyelerde bulunan Toksoy, şu bilgileri verdi: "2001 sonrası, denetim altında yapılmış yapıları almalarım tavsiye ediyorum. Öncelik sağlam zeminde, güvenilir proje olmalı. Konfor ise sonrasında aranmalı. İnşaat halinde bir projede, alıcılar satıştan sorumlu kişilere zemin raporları, projenin statiğine dair temel çeşidi gibi sorular sorabilirler. Zaten sorumluluk sahibi firmalar bu bilgileri sorulmadan alıcı adaylarına vermekte. Markalı konut üreticileri bu konularda duyarlılık taşıyor. Müşteriler de bu yüzden ilgilerini markalı konut üreticilerine yöneltiyor.
İstanbul'da 5 milyon konut stoğu var
Şu an İstanbul'da yaklaşık olarak 5 milyonun üzerinde konut stoğu bulunduğu bilgisini veren Toksoy, "İstanbul'da 99 yılından önce yapılmış binaların bence çoğunluğu risk altında. Sebebi ise şunlar; 99 öncesi yalıtımın öneminin göz ardı edildiği yıllardı. Ancak prestijli ve yeni projelerde yalıtıma önem veriliyordu. İstanbul'un nemli, rutubetli havası bu gerçekle de buluşunca korozyon dediğimiz, metallerdeki oksitlenme durumu oluşur. Beton ile çeliğin olması gerektiği gibi birlikte çalışmasına mani olan bu durum depremde bina hasarım direkt etkileyen bir faktördür. 2001 yılında çıkarılan Yapı Denetim Kanunu ile inşaatı devam eden konutların, inşaatının her aşamasında proje ve malzemesinin uygunluğunun kontrolü sağlanmış oldu. Oysa ki 99 öncesinde böyle bir kontrol yoktu ve inşaatların çoğunluğu kalfaların eline bırakılmıştı.
'Yenisi ile değiştirme' projeleri artmalı
Kentsel Dönüşüm Projeleri'nin çok daha önce başlaması gerektiğini belirten Gül Toksoy, şöyle devam etti: "2011 yılma geldiğimizde epey yol almış olmamız gereken projeler, aslında. Çünkü neticede zaman alacak projeler bunlar. Ayrıca şu an İstanbul'da kısıtlı-birkaç semtte(Tarlabaşı, Zeytinburnu, Sulukule, Fener, Balat,Yedikule-Yenikapı arası bölge gibi) proje uygulamaya koyuldu. Özetle faydalı ama şimdilik yetersiz çok hızlı bir şekilde tüm eski semtlerde, eski evler için, sözü edilen yenisi ile değiştirme projesi hayata geçirilmeli. Bunun için halkımızın da bilinçlenmesi ve kendisine sunulacak çözüm önerilerini hızla değerlendirmeleri gerekecek."
İnşaat mühendisliği gözde meslek oldu
Bir dönem inşaat mühendislerinin çoğunluğunun, aldıkları eğitimle alakası olmayan iş kollarında çalıştıklarını ve hayatlarını böyle kazandıklarını hatırlatan Gül Toksoy, şunları söyledi: "Onların işlerini eğitimsiz insanlar zaten yapmaktaydı. Ülkemizde yıllarca ana mühendislik kollarından birisi olmasına rağmen önemi ihmal edilen inşaat mühendisliği mesleği son gelişmeler ve çıkan ve çıkarılacak olan kanunlar ile yeniden gözde bir meslek haline geldi. Çalışma alanlarında da artış başladı. Bu biz inşaat mühendisleri için sevindirici bir gelişme ama keşke bu kadar üzücü olayların, bu denli büyük kayıpların neticesinde olmasın isterdik."
Gelişen bölgeler de risk altında
İstanbul'un deprem riski haritası ile ilgili bilgi veren Gül Toksoy, "Zeytinburnu, Ataköy, Florya, Küçükçekmece, Ispartakule, Kanarya, Esenkent, Avcılar, Ambarlı ve Haramidere birinci derecede riskli bölgeler. Beşiktaş, Ortaköy Dereboyu, İstinye çukuru, Tarabya çukuru, Üsküdar çukuru, Beylerbeyi çukuru, Küçüksu çukuru, Paşabahçe Beykoz çukuru, Çayırbaşı çukuru, Karaköy, Tophane, Sahpazarı, Ortaköy, Eyüp, Alibeyköy, Sütlüce, Balat, Kasımpaşa ve Güngören'in sahil kesimi, Kadıköy (Kurbağalıdere), Moda (denize bakan kısmı), Küçükyalı, Kartal (Rahmanlar bölümü), Eminönü'nün pek çok semti, Topkapı, Bakırköy, Bahçelievler, Merter, Şirinevler... Halkalı, Ömerli, Büyükçekmece, Tepecik ise ikinci derecede riskli bölgeler olarak uzmanlar tarafından belirtiliyor" dedi.
Mert Temizkan/Hürriyet