22 / 12 / 2024

Konut kredilerinin toplam krediler içindeki payı azaldı!

 Konut kredilerinin toplam krediler içindeki payı azaldı!

BDDK'nın Finansal Piyasalar Haziran 2012 Raporu'na göre konut kredilerinin toplam krediler içinde payı azaldı




Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) Haziran 2012 Finansal Piyasalar Raporu'nda Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında, borçlanma oranlarının çok daha iyi bir görünümde olması ve mali disiplinin devamına yönelik yeni adımların atılması sayesinde Türkiye'nin kredibilitesinin daha yukarıya çıkmasının beklendiği kaydedildi.


BDDK">BDDK'nın Finansal Piyasalar Haziran 2012 Raporu'na göre Avro Bölgesi'ndeki kırılganlıkların daha da artması ve bölgenin yeniden durgunluğa girmesi beklenirken, görece daha güçlü olan ABD'de ise özellikle kamu borçlanma sınırına ilişkin siyasal riskler ve ABD Merkez Bankası'nın (FED) yeni bir parasal genişleme için seçim sonrasını işaret etmesi büyüme konusunda yatay seyir beklentilerinin oluşmasına neden oluyor.


IMF'nin gelişmekte olan ekonomilerin 2012 ve 2013 büyüme tahminlerini sırasıyla, yüzde 5,6 ve yüzde 5,9 olarak açıkladığı belirtilen raporda, gelişmekte olan ekonomilerin küresel ticaret hacmindeki gerilemeden etkilendikleri ve birçok ekonominin yurtiçi makroekonomik dengelerini sürdürebilmeleri hedefiyle yumuşak inişi sağlamaya çalıştıklarına yer verildi.


Raporda, küresel ekonomik aktivitenin büyüme momentumunu kaybettiğine, bu durumun kalıcı bir nitelik kazanmaması için gelişmiş ekonomilerin kamu borç sorunlarını çözmelerine, AB'de bankacılık alanındaki sıkıntının finansal kırılganlık alanı olmaktan çıkarılması ve küresel ticaretin yeniden canlanmasına ana hususlar olarak işaret edildi.


Küresel kriz sonrasında bazı gelişmiş ekonomilerin kamu maliyesi ve büyümede hedeflenen istikrardan uzaklaşmasına karşın Türkiye ekonomisinin uygulanan isabetli makro iktisadi politikalar sayesinde bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 2,9'luk bir GSYH büyümesi gerçekleştirdiği anımsatılan raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:


"Bu oran, 2012 yılında dengeli, istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeye doğru yumuşak geçişin devam ettiğini teyit etmekte. Küresel krizin Türkiye ekonomisine dış ticaret ve sermaye kanalıyla olabilecek muhtemel olumsuz yansımaları, alternatif dış pazarlara yönelim, iç talebi kısıtlayan tedbirler, üretimi ve tasarrufu teşvik eden politikalar ve istikrarlı kamu maliyesi sayesinde asgari düzeyde tutulmakta.


Bu süreçte en son açıklanan öncü göstergeler, başta büyüme olmak üzere ekonomik parametrelerin uluslararası kuruluşların öngördüğünden daha iyi olacağına ilişkin sinyaller vermekte. Kapasite kullanım oranlarının kötüleşmemesi, sanayi üretiminin ılımlı artışa işaret etmesi, aylık ve yıllık bazda cari açığın hız kesmesi, işsizlik oranının düşme eğiliminde olması, bu yılın ikinci yarısında muadil ekonomilere kıyasla daha istikrarlı bir büyüme olacağı beklentisini kuvvetlendiriyor. Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında, borçlanma oranlarının çok daha iyi bir görünümde olması ve mali disiplinin devamına yönelik yeni adımların atılması sayesinde, Türkiye'nin kredibilitesinin daha yukarıya çıkması beklenmekte."


Sermaye Yeterlilik Rasyosu Uluslararası Standartların Üzerinde


Raporda, bankacılık sektörünün finansal sağlamlık göstergelerinden bankacılık faaliyetlerine ilişkin rasyoların gelişimi incelendiğinde, yüksek likiditeye sahip varlık yapısı gözlenirken, bu durumun sektörün riskliliğini azaltan bir husus olduğu ifade edildi. Likit ve likite yakın aktiflerin yabancı kaynaklara oranının yüzde 193,9 seviyesinde bulunması ve bu seviyenin oldukça yüksek olması likidite riski açısından olumlu değerlendirildi.


Aktiflerin 1,4 katı büyüklüğe ulaşan bilanço dışı işlemler içinde türev işlemlerin payının artış eğilimi göstermesinin ve son dönemlerde bu işlemlerden zarar kaydedilmesinin sektörün riskliliğini artırdığı tespitinde bulunularak, şöyle denildi:


"Sermaye yeterliliğine ilişkin rasyolar, sektörün yüksek kaliteli sermaye yapısına işaret etmekte. Sermaye yeterlilik rasyosu ve ana sermaye rasyosu, uluslararası standartların oldukça üzerinde. Sektörün aktif kalitesine ilişkin göstergeler analizinde, takibe dönüşüm oranının 2009 yılından itibaren azalma eğilimine girdiği, ancak kredi hacminde yüksek artışların gözlendiği bu dönemde kredilendirme sürecinde yapılacak iyileştirmelerle söz konusu oranın daha da aşağı çekilebileceği düşünülmekte.


Kredilerin dağılımında ise konut kredilerinin toplam içindeki payının azalma eğilimi göstermesi, bu kredilerin, varlık fiyatları ile pozitif ilişkisi ve uzun vadeli yapısı göz önünde bulundurulduğunda olumlu değerlendirilmekte. Sektörün gelir-gider ve karlılık rasyoları, karlılığın, faaliyetlerin idamesinde yeterli düzeyde olduğunu göstermekte. 2008 yılından itibaren azalma eğilimi gösteren gelir yaratma oranları ve karlılık oranlarında, 2012 ilk çeyreğinden başlamak üzere iyileşme gözlenmektedir."


Kredilerdeki Artışın Yavaşlatılması Amacına Ulaşıldı


Kredilerin çeyrek dönemler itibarıyla büyümesi incelendiğinde, Merkez Bankası ve BDDK tarafından alınan önlemlerin de etkisiyle 2011 yılının ikinci çeyreğinden sonraki üç çeyreklik dönemde kredi büyüme hızının azaldığına işaret edilerek, 2012 yılı ikinci çeyreğinde kredi büyüme hızının bir önceki döneme göre arttığı belirtildi.


Yılın ikinci çeyreği itibarıyla, yıllık bazda kredilerdeki reel büyümenin yüzde 9,1 düzeyinde gerçekleştiği, bu oranın küresel krizin etkilerinin en fazla hissedildiği 2009 yılı haricinde son 10 yıldaki en düşük büyüme oranı olduğu vurgulandı.


Haziran 2012 itibarıyla kredilerdeki yıllık nominal artış yüzde 18,8 iken kur etkisinden arındırılan dolar bazlı yıllık artışın yüzde 6,7 olduğuna yer verilen raporda, "Kredi genişlemesi modeline göre de kredi türlerinin hepsinin kredi genişlemesini ifade eden eşik değerlerin altında kaldığı görülmekte. Netice olarak, kredilerdeki artışın yavaşlatılması amacına ulaşıldığı, küresel gelişmeler, büyüme hedefleri ve kredi kalitesindeki iyileşme göz önünde bulundurularak kredilere yönelik sıkılaştırıcı politika tedbirlerinin esnetilebileceği değerlendirilmekte" denildi.


Raporda, bankacılık sektöründe hem yurt içi hem de yurt dışı şube sayısının arttığı, 2 bin 429 kişiye ek istihdam olanağı sağlandığı da belirtildi.


BES'e Katılım Yüzde 5,8 Arttı


Rapora göre, teknolojik gelişmelere uyumlu olarak finansal hizmetlerin elektronik ortamda yatırımcılara sunulması, online bankacılık şube sayısının artışını destekliyor. Yılın ikinci çeyreğinde, bankalar aracılığıyla internet üzerinden yapılan finansal işlemlerin hacmi yüzde 2,9, mobil bankacılık finansal hizmetlerinin hacmi yüzde 29 arttı.


Yeni teşvik uygulamalarıyla Bireysel Emeklilik Sistemi'ne (BES) katılımın yüzde 5,8 arttığı belirtilen raporda, finansal araç kullanımı konusunda farkındalık sağlanmasına yönelik faaliyetlerin arttırılmasıyla başta bütçe dengesi fikrini destekleyen banka kartlarının kullanımı olmak üzere sigorta sektörüne olan ilginin daha da artacağının düşünüldüğü belirtildi.


Yatırımcıların yatırım davranışlarının izlenmesinde önemli bir veri olduğu düşünülen kaldıraçlı işlemlerin sayısının yüzde 23,9 azalmasına karşın karşın işlem hacminin yüzde 80,7 arttığına dikkat çekilen raporda, "Hisse senedi portföyünde tüzel kimliğe sahip yatırımcı sayısının yüzde 15,5 oranında artması, kurumsal yatırımcıların hisse senedi piyasasına yöneldiğini göstermiş. Yılın ikinci çeyreğinde, hem yurt içi hem de yurt dışı yatırımcılardan talep görmeye devam eden özel sektör tahvil ve bono hacmi 24,3 milyar liraya ulaşmış. Toplam yatırımların nominal olarak yüzde 2 artması, yurt içi ve yurt dışı yerleşik yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güvenlerinin devam ettiğini göstermekte" denildi.

Kredi Pazarı


Geri Dön