Sektörel

Konut teşvikleri piyasayı nasıl etkiliyor?

Konut piyasasını hareketlendirmek için uygulamaya koyulan vergi indirimleri ve teşvik kampanyaları, gayrimenkul sektörünü de sevindirdi. 

Sözcü gazetesinde yer alan habere göre, Türkiye’de seçimlere bir aydan az bir zaman kala, döviz kurunun tarihi seviyelere ulaşmasıyla beraber ekonomiye ilişkin kaygılar da arttı. Hükümet ise gerek içeride gerek dışarıda Türkiye ekonomisine ilişkin endişeleri gidermek ve iç talebi canlandırmak amacıyla çok önemli adımlar atıyor. Atılan bu adımlardan en önemlilerinden biri Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü olan inşaat sektörünü yeniden ayaklandıracak bir dizi uygulama oldu. Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Raporu’na göre, inşaat sektörü 2017'de yüzde 8,9 büyürken, geçen yıl yüzde 7,4 büyüyen ülke ekonomisine her yıl olduğu gibi en fazla katkıyı veren sektör olmuştu. Dolayısıyla bu alandaki talebi canlandırmak, mobilyadan beyaz eşyaya tekstilden elektroniğe kadar pek çok sektörü canlandırmak anlamına da geliyor.

HANGİ TEŞVİKLER VERİLDİ?

Bu sebeple hükümetin seçimlere gidilen ve döviz kurunun tarihi seviyelere ulaştığı bir dönemde açıkladığı konut teşvikleri, özellikle inşaat sektöründe de büyük heyecanla karşılandı. İlk önce yüzde 18 olan KDV’yi yüzde 8’e indiren hükümet, binde 20 olan tapu harcı vergisini ise binde 15’e düşürdü. Kamu bankaları 1.25-1.35 bandında olan aylık konut kredi faizini 10 yıl vadede ve 500 bin TL'ye kadar olan kullanımda yüzde 0.98’e çekerken, inşaat sektörünün en büyük 45 şirketi de toplam 150 konut projesinde yüzde 20 indirime gittiğini açıkladı. Ayrıca peşinat da yüzde 5 oranına düşürüldü. Son olarak ise Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren bir düzenleme ile işyeri satışlarında yüzde 18 olan KDV ise yüzde 8’e indirildi.

Peki konut piyasasını hareketlendirmek için hayata geçirilen tüm bu teşvikler, piyasayı nasıl etkiliyor?

15 Mayıs’ta ilan edilen konut kampanyasına gösterilen ilgiyi DW Türkçe’ye anlatan İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Nazmi Durbakayım, kampanyanın ilk haftasında 2 bin konut satıldığını ve 1-1.5 milyar lira arası bir ciro rakamına ulaşıldığını belirtti. Trendin bu şekilde devam etmesi halinde kampanya bitimi olan 15 Haziran’a kadar ellerindeki konutların tamamının satılabileceğini ve hedeflenen 3 milyarlık cironun aşılabileceğini söyleyen Durbakayım, aynı zamanda Türkiye’nin önde gelen inşaat şirketlerinden Teknik Yapı’nın sahibi. “Kampanya ve teşvikler sonrasında, call center’ımıza gelen haftalık çağrı sayısı 500’den 2 binlere çıktı. Bu gidişle sektör olarak Nisan’daki yüzde 9,9’luk kaybımızı telafi edeceğiz” diye konuşan Durbakayım, şirket olarak son bir haftada 170’e yakın daire sattıklarını söylüyor.

YABANCI SATIŞLARDA BÜYÜK ARTIŞ

Öte yandan, yerli tüketicilerin konut alımında frene bastığı bir dönemde yabancılara yapılan konut satışlarına bakıldığında ise, göze çarpan bir artış görülüyor. Türkiye’de yıllık konut satışının yüzde 2-3 gibi az bir bölümünü oluştursa da, yabancı alımlarındaki hızlı artış da dikkat çekici. TÜİK verilerine göre, yabancılara yapılan konut satışları, Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25,8 artarak 2 bin 43 oldu. Bu dönemde ülkemizden en çok konut alan yabancılar 337 konut ile Irak vatandaşları, 252 konut ile Suudi Arabistan vatandaşları ve 138 konut ile İran vatandaşları ve 116 konut ile Kuveyt vatandaşları oldu. Bu ülkeleri 112 konut ile Rusya vatandaşları takip etti.

2018 başında yaptıkları açıklamalarda bu yıl yabancılara en az 7,5 milyar dolar değerinde 30 bin konut satışı yapmayı planladıklarını söyleyen sektör temsilcileri, son teşviklerden sonra bu rakamın 10 milyar doları aşacağını ümit ediyor. Döviz kurundaki artışla birlikte yabancı alımlarında ciddi artışlar olmaya başladığını söyleyen İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Nazmi Durbakayım, “Özellikle yurtdışından yapılan para transferlerinde KDV’nin kaldırılması, satışları çok artırdı. Son bir hafta da yabancıya satışların yüzde 200 arttığını söyleyebilirim” dedi.

SATIŞ PATLAMASI SANAL MI, GERÇEK Mİ?

Fakat, inşaat sektöründeki hareketliliğin genel ekonomik göstergelere olumlu yansımayacağını düşünenler de mevcurt. Hürriyet Gazetesi yazarı, ekonomist Uğur Gürses, iç talebi artırmaya dönük kampanya ve vergi indirimi gibi hamlelerin ekonomiyi düzeltmek konusunda işe yaramayacağını söylüyor. “Banka kredi faizlerinin Merkez Bankası faizlerinin çok üstüne çıktığı bir ortamda konut satışlarının topluma yayılan olumlu bir etkisi olması çok zor” diye konuşan Gürses’e göre, seçimden sonraki belirsizlik ortamı ve tırmanan enflasyon ve döviz kuru da iç talebi artırmanın önündeki en büyük engeller. Türkiye ekonomisindeki yapısal sorunların iç talepteki yavaşlamayı derinleştirdiğini kaydeden Uğur Gürses, şunları söyledi:

“Siyaset normalleşmedikçe ve OHAL kalkmadıkça, konut piyasasında alınan bu önlemlerin işe yarayacağını düşünmüyorum. Pazarlama taktiği olarak şirketlerin satış patlaması yaptık, ciro hedefimize ulaştık şeklindeki açıklamalarını da gerçekçi bulmuyorum. Böyle bir satış patlaması olsa, bu durum bankacılık sektöründeki kredi hareketlerinde kendini gösterirdi. Bu açıklamaların sanal olduğunu düşünüyorum.”

“ÖNCE ALGININ DÜZELMESİ GEREKİYOR”

Konutta uygulanan teşvik ve kampanyaların sektörün yavaşlayan performansında bir miktar toparlanma yaratabileceğini söyleyen Bürümcekçi Araştırma ve Danışmanlık şirketinin sahibi ekonomist Haluk Bürümcekçi ise, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Bu tür kampanyaların ufak bir düzelme yaratsa da sektör genelindeki talep azalmasını çok fazla değiştireceğini düşünmüyorum” dedi. Sınırlı bir süre için uygulanan bu teşvik ve kampanyaların tek başına tüketici önceliklerinde değişiklik yaratamayacağını dile getiren Bürümcekçi, şu şekilde konuştu:

“Ekonomi için çok önemli olan inşaat ve konut sektörünün canlanabilmesi için öncelikle sektör dışı bazı şartların değişmesi gerekiyor. Bu da en başta ekonominin kötüye gittiğine ilişkin algının değişmesi ile olur. Yıllarca kredi taksidi ödemek için geleceğe yönelik olumlu projeksiyona sahip olmak gerekiyor. Oysa şu anda insanlar harcamalarını çok daha dikkatli yapmak zorunda olduklarını düşünüyorlar.”