Lüks konutların KDV'sini indirmek yetmez
Hükümet geçen hafta kriz sebebiyle durgunluğa düşen piyasayı lokomotif sektörlerde yapacağı indirimlerle harekete geçirmeyi planladığını açıkladı.
İnşaat ve otomotivin ekonomide birçok yan sektörü de beslediği dikkate alındığında yapılması planlanan vergi indirimlerinin piyasaya müspet etkide bulunacağı tahmin ediliyor. Ocak ayında bu yönde adımlar atılması gerektiğine dair bir yazı yazmıştım. | |
Düzenlemenin ertelenmeden bir an önce yapılması gerektiğini, hem istihdamın artması hem de ekonominin canlanması için faiz indiriminden oluşan para politikaları ile yetinilmeyip inşaat sektörünün vergi indirimleri ile desteklenmesi gerektiğini ifade etmiştim. Mevcut vergilendirmede 150 metrekarenin altındaki konutların satışında KDV oranı yüzde 1 uygulanırken, 150 metrekareden büyük konutlar ve işyerlerinde bu oran yüzde 18 olarak uygulanıyor. Yeni pakete göre 150 metrekarenin üstündeki daireler için KDV oranı yüzde 8'e inecek. Aslında bu indirimin inşaatı istenen seviyede harekete geçirmesi zor görünüyor. Satılan konutların çoğu zaten 150 metrekarenin altında olduğundan KDV yüzde 1 olarak uygulanıyor. Bu yüzden daha önce bu köşede ifade ettiğim üzere konut satışlarında KDV'nin hiç alınmaması daha makul olacaktır. Çünkü hâlihazırda uygulanan vergileme rejimi, inşaat sektöründe kayıt dışılığı, naylon fatura kullanımını ve çeşitli muvazaalı işlemleri adeta teşvik ediyor. Bazı inşaatçılar satışı düşük faturalandırmak veya düşük vergi oranı uygulamak için net alanı olduğundan küçük göstermek gibi yollara başvuruyor. Bütün bunlar bir yandan haksız vergi iadesi doğururken, diğer yandan vergi idaresinin daha sıkı çalışmasına ve bürokratik işlemlerin artmasına sebep oluyor. Bu yüzden birçok inşaatçı vergi cezasına muhatap oluyor. Bazı firmalar zamanından önce vergi iadesi talebinde bulunarak adeta bu iadelerle kendilerine finansman oluşturuyorlar. Klima, beyaz eşya, havuz ve bunlara benzer yüksek vergi oranlı, lüks ilavelerle konutların dayalı döşeli satıldığı da oluyor. Bu konutlar 150 metrekareden düşük olduğu için tüm bedele yüzde 1 KDV hesaplanıyor. Bahsettiğim lüks eşyalara ödenen fazla vergiler de iade olarak talep ediliyor. Bu uygulamalar vergi idaresi ile inşaat firmaları arasında birçok uyuşmazlığın çıkmasına sebep oluyor. Bu yüzden konut satışının ya KDV'den istisna tutulması veya brüt alan üzerinden kademeli vergi uygulanması daha isabetli olacaktır. Bu indirimlerin yanında özellikle inşaat sektöründe üreticilerin ve satıcıların da kârlarının bir kısmından vazgeçmeleri ve fiyatları aşağı çekmeleri gerekiyor. Çünkü daha önce de ifade ettiğim üzere Türkiye'de inşaat satışlarında aranan yüksek kârlar sebebiyle fiyatlarda ciddi bir köpüklenme olduğunu düşünüyorum. Bu köpüğün biraz daha erimesi gerekir. Konuttan vergi alınmaması piyasayı hareketlendirir Konut satışlarının vergiden istisna tutulması halinde naylon fatura sektörüne ciddi bir darbe vurulmuş olur. Girdilerde ödenen Katma Değer vergileri maliyete aktarılır ve herhangi bir vergi iadesi talebinde bulunulmaz. Kademeli KDV uygulamasında brüt alan üzerinden; 100 metrekareye kadar yüzde 1, 100-150 metrekare arası yüzde 8, 150 metrekare ve üstü ise yüzde 18 oranında KDV uygulanır. Bu sayede vergi dairesi ile mükellefler arasındaki ihtilaflar azalır. Ayrıca brüt alandan net alana geçiş konusunda da dolambaçlı yollara girmeye gerek kalmaz. Tapu devirlerinde alınan ve toplamda yüzde 3'ü bulan tapu harçlarının da düşürüleceği ilan edilmişti. Ancak şu ana kadar herhangi bir indirim yapılmadı. Harçlar Kanunu'nda yapılması planlanan indirimin de bir an önce uygulamaya geçmesi iyi olur. Otomotiv sektörü de üretim aşamasından akaryakıt, tamir ve diğer hizmet alanlarına kadar birçok alanda istihdam sağlayan bir sektördür. Bu sektörün krizden çıkmasında vergi indirimleri daha etkili olacak. Çünkü bu sektörde yüksek oranda ÖTV ve KDV alınıyor. ÖTV'de yapılacak indirim KDV matrahını da indireceğinden satış fiyatlarının ciddi manada düşmesi söz konusu olacak. Okurlara cevaplar... Soru: Ben emekli birisiyim. Nisandan itibaren 600 TL aylık ile dairemi mesken olarak kiraya verdim. Ayrıca ocaktan itibaren işyeri olarak kullanılmak üzere aylığı 1.500 liradan bir dükkânı kiraya vermiştim. Ancak kiracımın işyeri kira stopajlarını ödemediğini duydum. Kiracımın ödemediği vergi benden alınır mı? Beyanname vermem gerekiyor mu? Ödenmemiş stopajları beyanımda indirim olarak gösterebilir miyim? Cevap: Nisan ayından itibaren mesken olarak kiraya verdiğiniz daireden elde ettiğiniz gelir 5 bin 400 lira. İşyeri olarak kiraya verdiğiniz dükkândan geliriniz de 18 bin lira. Buna göre mesken kirasından 2 bin 400 lira istisnayı düştükten sonra geriye kalan 3 bin lira ile 18 bin liralık işyeri kira geliriniz toplamı beyan sınırı olan 19 bin 800 lirayı geçtiği için beyanname vermeniz gerekiyor. Basit usulde vergilendirilenler dışında hemen hemen tüm mükelleflerin işyeri kira ödemeleri sırasında yüzde 20 Gelir Vergisi kesintisi (stopaj) yapmaları gerekiyor. Kiracılar kesintiyi, her ay ya da üç ayda bir 'muhtasar beyanname' ile beyan edip vergi dairesine yatırmak zorunda. Dairesini kiraya veren kişinin, kiracının stopajı beyan etmemesinden ya da yatırmamasından dolayı sorumluluğu yok. İşyeri kiralarından kesilen verginin, kira geliri sebebiyle beyanname verildiği zaman hesaplanan vergiden mahsubu için stopajın yatırılması şart değil. Siz de vereceğiniz beyannamede işyeri kiranızdan kesinti yapılması gereken Gelir Vergisi'ni hesaplanan vergiden mahsup edebilirsiniz. Mahsup sonrasında duruma göre iade edilecek vergi bile çıkabiliyor. Ancak iadenin alınabilmesi için mahsup konusu yapılan Stopaj Vergisi'nin (kiracı tarafından kesilmesi ve vergi dairesine verilmesi gereken) ödenmiş olması şartı aranıyor. |