Mahalleye dayalı şehir modeli önerisi!
Kentleşme politikaları ve üretim sistemlerinin gelişmesine rağmen birçok vatandaş ev sahibi olamıyor. Yetkililer ise tüm bu sorunu çözecek çözüm önerilerinde bulundu.
Kentleşme politikaları ve üretim sistemlerinin gelişmesine rağmen birçok vatandaş ev sahibi olamıyor. Yetkililer ise tüm bu sorunu çözecek ''mahalleye dayalı şehir modeli önerisi' sundu. Milat Gazetesi yazarı Serkan Akın, bugünkü yazısında Türkiye için kentsel dönüşüm önerilerinde bulundu....
Kentleşme politikaları ile bunun sonucunda kentsel dönüşüm, imar barışı, yenileme projeleri gibi yaklaşımların: ülkemiz sosyolojisi, ekonomisi, kültürü gibi birçok önemli konuda ne kadar büyük sorunlar içerdiği ve ülkemiz ile milletimizi açık pozisyona sürüklediği ortadadır.
Genel stratejik bakış açısı dikkate alındığında bu durumun sürdürülebilir olmadığı da ortadadır.
Dışa dönük katma değer üretmeyen betona dayalı, gayrimenkul değer artışına dönük inşaat modeli, sadece belli bir kesimin zengin olmasına sebep olmaktadır.
Bu model insanların en doğal hakları olan evlerine ulaşmayı zorlaştırmakta, barınma gibi çok temel bir insani faaliyet çok pahalı, geciktirilmiş veya ulaşılamaz bir iş haline gelmektedir.
Mevcut kentleşme modelleri ve üretim sistemleri içinde ne kadar çok üretim yapılırsa yapılsın insanlar ev sahibi olamamaktadır.
Nitekim son 25 yıldaki kat karşılığı ve hasılat paylaşımlı, yüksek katlı ve çoklu üretimli konut imalatlarına rağmen ev sahiplilik oranı yüzde 75’ten yüzde 59’a düşmüştür.
Bu şekilde toplumsal adalet bozulmuş, toplumun direnç noktası olan mahalle örgüsü yok olduğu için insanlar darmadağın haldedir.
Selam ve komşuluğa dayalı yakın ilişki terk edildiği için bizi biz yapan toplumsal değerlerimiz can çekişmektedir.
Tüm bu sorunların giderilerek yeniden ayağa kalkmak ve dünya ölçeğinde olası bir savaşa ve dönüşüme hazır olmak için aşağıdaki önerilerin acilen dikkate alınması gerekir.
İnşaata dönük beton ekonomisinden acilen vazgeçmelidir.
Ranta dönük planlama çalışmaları durdurulmalıdır.
Gayrimenkul değer artışına dönük inşaat faaliyetlerine son verilmelidir.
Evi ev olmaktan çıkarıp ticari meta haline getiren faaliyetler vergilendirilmelidir.
Meskenlerde kiracılık sistemi ortadan kaldırılmalıdır.
İstanbul’un nüfusunu her türlü ihtimal dikkate alarak acilen azaltmalıdır.
Anadolu’nun ihya ve imarı acilen gündeme alınmalıdır.
Tüm Türkiye’yi kentleştiren “BÜYÜKKENT” yaklaşımından vazgeçilmelidir.
Tüm Türkiye’ye dengeli bir şekilde yayılacağımız demografik örgü yeniden kurgulanmalıdır.
Şeytani küreselcilerin “ekokent, smart kent, lojistik kent” vb. yeni nesil kavramlarına inat, bahçeli müstakil eve ve mahalleye dayalı şehir modeli öne çıkarılmalıdır.
Ülkemiz, olası bir savaşa olabilecek en teknolojik bir şekilde hazırlanmalıdır.
Diğer yandan milletin kanaate dayalı, basit ve kolay bir şekilde geçimini sağlayacağı, bunun için; kolay ev yapmaya ve toprağı işlemeye dönük yeni bir yaşam modeline geçilmelidir.
Tarihi şehirlerimiz ve eserlerimiz ne pahasına olursa olsun korunup yaşatılmalı ve örnekliğini devam ettirmelidir.
Ülke ölçeğindeki yatırım stratejileri verimlilik ve toplumsal adalet anlayışına göre yeniden belirlenmelidir.
Mesela her şehre yapılan futbol stadyumu inşaatları acilen durdurulmalıdır.
Bununla birlikte içi boş eğitimlerle meslek kazandırmayan bunun yerine sadece içi boş unvanlar veren ve ülke gençliğini önce işçileştirip sonra işsizleştiren her şehre üniversite yaklaşımından vazgeçilmelidir.
Mesleki eğitim konusu en baştan ele alınıp ortaokuldan itibaren üniversiteye kadar yeniden düzenlenmelidir.
Toplum ve politikacılar sıkıntıları anlayana ve çözüme razı olana kadar imar ve inşaata dönük faaliyetler geçici olarak merkezileştirilip, stratejik bir konu olarak değerlendirilmelidir.
Bu kapsamda “mühendislik ve mimarlık eğitimi” yeniden yapılandırılmalıdır.
“İmar barışı” kanunu iptal edilmelidir.
“Kentsel dönüşüm yasaları” iptal edilmelidir.
“Şehir yasası” çıkarılmalıdır.
“Köy yasası” çıkarılmalıdır.
“Kamulaştırma yasası” çıkarılmalıdır.
Tüm bunlar için toplumsal bir mutabakata ihtiyaç vardır.
Bu mutabakatın sağlanması için ülke ölçeğinde kampanyalar düzenlenmeli ve toplum buna ikna edilmelidir.