04 / 11 / 2024

Mavişehir'de imara açık olmayan alanda 33 katlı bloklar yükselecek!

Mavişehir'de imara açık olmayan alanda 33 katlı bloklar yükselecek!

Hürriyet Gazetesi Ege eki muhabiri Turan Gültekin'in haberine göre; Mavişehir’in Gediz Deltası, Gediz Nehri’nin Ege Denizi ile buluştuğu, imarla ilgili haritalarda “35 numara” olarak belirtilen noktaya 24-33 kat arasında değişen bloklar inşa edilecek...




“SULAK alan tampon bölge sınırı”, “Sulak alan koruma bölge sınırı”, “Ekolojik etkilenme bölge sınırı”, “Mutlak koruma bölge sınırı...” Bunlar, Çevre Kanunu’na göre bırakın yapılaşmayı, bilimsel araştırma yapılırken bile izin alınmasını gerektiren, özel alanların sınırlarını tanımlamak için kullanılan terimler. Mavişehir’in Gediz Deltası, Gediz Nehri’nin Ege Denizi ile buluştuğu, imarla ilgili tüm haritalarda “35 numara” olarak belirtilen bu noktada üst üste kesişen bu terimlere bir de “rant” sınırı eklendi. Yasalarla çivi bile çakmanın yasak olduğu, üremek için  İzmir  Kuş Cenneti’ni seçen başta flamingolar olmak üzere ördek ve kıyı kuşlarının yoğun olarak barındıkları bölgenin sınırında yakında yükseklikleri 24 ile 33 kat arasında değişen bloklar yükselecek.


Yine bakanlığın planı

Mavişehir’de yerleşimin başladığı 1985’ten bu yana imar konusu tartışmaların odağında oldu. Bugüne kadar toplam 17 imar planı yapıldı. Ancak hiçbiri 2012’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yapılan plan kadar tepki toplamadı. Çok sayıda iptal davasının açıldığı planla birlikte yeniden toplu konut alanı ilan edilen ve bütün boş alanların satıldığı Mavişehir’deki son gelişme ise Gediz Nehri’nin denizle buluştuğu, tüm koruma statülerinin sınırlarının üst üste olduğu noktada bulunan “denize sıfır” parsellere yapılacak yüksek katlı binalar oldu.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yapılan 1/1000 ölçekli imar planına karşı açtıkları davanın henüz sürdüğünü belirten Karşıyaka Belediyesi yetkilileri, inşaat ruhsatlarının da yine aynı bakanlık tarafından verildiğini ifade ederek, “Alana 24, 27, 29 ve 33 kattan oluşan 4 ayrı blok yapılacak. Yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtık ancak mahkeme tarafından reddedildi” dedi.


Semt sakinleri rahatsız

Karşıyaka bisiklet yolu üzerinde yaptıkları cuma eylemleri ile seslerini duyurmaya çalışan Mavişehir Çevre Platformu Sözcüsü Hülya Yalçın, arazileri alan firmaların çalışmaya başladığını ancak çok katlı binaların deltanın sonunu getireceğini savundu. Sulak alanların harita üzerinde kara olarak gösterildiğini ileri süren Yalçın, “Kıyı kenar çizgisi 2004’te yapılan değişiklikle Gediz’in ağzından suyun içinden geçirilmiş. Haritada kara olarak gösterilen yerler aslında deniz ve bataklık. Mutlak koruma alanı sınırında bulunan bu parsellere yükseklikleri 24 ile 33 arasında değişen apartmanlar dikilecek. Bu binaların yapılması durumunda kuşların yaşam alanı yok olacak” dedi. Hülya Yalçın, “Albatros Blokları’ndan ev alırken önümüzün kapanmayacağını söylediler. Normal fiyatların üzerinde para ödeyerek ev sahibi olduk ama şimdi kapanıyor” diye konuştu.

 

Gölgesi bile yeter

Öte yandan, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Ortaç Onmuş, Güney Gediz Deltası ya da Çiğli Bataklığı olarak anılan bölgenin İzmir için çok önemli olduğunu dile getirdi. Mavişehir’le Degaj Tersanesi olarak anılan bölgede Çamaltı Tuzlası’ndaki kuş sayısından daha fazla kuşun barındığını ve ürediğini ifade eden Dr. Onmuş, “Kışın bu bölgede 10 bine yakını flamingo olmak üzere yaklaşık 30 bin su kuşu barınıyor. Bu kadar kuş Çamaltı’nda bile yok. Bu, o bölgenin korunmasının ne kadar önemli olduğunun göstergesi. Bu alanın sınırına yapılacak çok katlı binaların gölgesi ve yayılacak ışıklar ışık kirliliği yaratır. Bu gölge ve ışık kirliliği kuşların üremesini olumsuz etkiler, üreme başarısı düşer” dedi.


Dünya mirası olarak kabul edilen İzmir’in en değerli alanlarından birinde bu tür yapılaşmanın önüne geçilmesini isteyen Dr. Ortaç Onmuş, “Biz bu alanda bilimsel araştırma yapmak için bile izin alıyoruz. İnşaat yapılacak parsellerin tüm koruma alanlarının sınırının dışında kalması olumsuz etkilerinin önüne geçmez. Bölgenin doğal karakterinin korunması gerekir” görüşünü dile getirdi.


Turan Gültekin/Hürriyet Ege eki


Geri Dön