Mimar Ufuk Bahar: Milyarderlerin danışmanı!
Urbanist Architecture'ın başarılarının ardında genç bir Türk Mimarın imzası var; Ufuk Bahar... Bahar, Urbanist Architecture ile Londra'da bir Türk mimar olarak imza attığı başarılarını anlattı...
Merkezi Londra’da bulunan Urbanist Architecture kurulduğu günden bu yana başta Londra olmak üzere İngiltere’nin pek çok şehrinde, toplam değeri 1 milyar Sterlin’i bulan 500’den fazla projeye imza attı. Şirketin projelerini yürüttüğü isimler arasında başta milyarder iş insanları olmak üzere sanayiciler, emlak girişimcileri, sanat ve spor dünyasının yıldız isimleri yer alıyor. Urbanist Architecture, bu başarısıyla Londra iş dünyasının prestijli ödüllerinden Best of Royal Greenwich Business Awards’a da aday oldu. Urbanist Architecture’ın tüm bu başarılarının ardında ise genç bir Türkün imzası var; Ufuk Bahar... Türkiye’de başladığı mimarlık eğitimini İtalya ve İngiltere’de tamamlayan Bahar, aynı zamanda University of Westminster’da genç mimar adaylarına mentor olarak destek veriyor...
Dünya Gazetesi editörleri kendisiyle Urbanist Architecture ile Londra'da bir Türk mimar olarak imza attığı başarılarını konuştu...
Turk Mimar Londra Ufuk BaharUfuk Bey sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Mimarlığa ilgim 9-10 yaşlarındayken başladı. İlgi alanım, mesleğim oldu. Çocukluğumdan beri yaşadığım, çalıştığım, eğlendiğim, ziyaret ettiğim mekanları sürekli inceler, çizimler yapardım. Severek yaptığım işimin profesyonel bir alana dönüşmesi ise yıllarımı aldı. Bu yolculuğun aslında sadece mimarlık olmadığını öğrendim. Aslında mimarlık insanların hayatlarına dokunmakmış. Bir girişimci ve mimar olarak hedefim ise her zaman fark yaratmak oldu. Bir nebze de olsa bunu başardığım için şanslıyım. Yaptığınız şeyin insanlara yarar sağladığını gördüğünüz zaman ilham alıyorsunuz. Mimarlığın zarafetine, güzelliğine ve zenginliğine katkıda bulunmayı seviyorum.
Londra maceranız nasıl başladı?
Mimarlık eğitimime Türkiye’de Bilkent Üniversitesi’nde başladım. Ardından İtalya ve İngiltere’de aldığım eğitimlerle mimarlık disiplinini öğrendim. Daha sonra Westminster Üniversitesi'nde master yapmak için Londra’ya taşındım. Londra’nın etkileyici mimari kimliğine ve zengin kültürüne aşık oldum. Westminster Üniversitesi'nde eğitimimi de tamamladıktan sonra Londra’da yaşamımı sürdürmeye karar verdim.
Urbanist Architecture’i bize anlatır mısınız?
Mimari, tasarım ve gayrimenkul geliştirme bilgi ve birikimimi kullanarak endüstrideki eksiklere çözüm bulmak için kendime bir misyon yükledim ve kendi mimarlık şirketim olan Urbanist Architecture isimli mimarlık ofisimi bundan altı yıl önce kurdum.
Urbanist Architecture’un temelleri, bireylerin yaşadıkları çevrede, hayat kalitelerini yükseltecek ve fark yaratacak tasarımlarla, fikirlerini gerçeğe dönüştürmelerinde yardımcı olmak hedefiyle oluştu. Küçük bir mimarlık ofisi olarak başlayan Urbanist Architecture son altı yılda İngiltere’de 500’den fazla projeye imza atarak çok köklü bir multidisipliner firmaya dönüştü. Çabalarımız ve güçlü vizyonumuzun sonucu olarak bugün Londra’nın en hızlı büyüyen mimarlık bürolarından biri olarak gösteriliyoruz. Urbanist Architecture Londra’da bir Türk’ün kurduğu ve İngiliz Kraliyet Mimarlar Enstitüsü’ne (Royal Institute of British Architects-RIBA) kayıtlı olmayı başaran tek Türk mimarlık şirketi.
Bugüne kadar hangi önemli mimari projelere imza attınız?
Her projenin kendine has özellikleri olduğuna inandığımızdan, her müşterimize kendisine özel ve benzersiz yaklaşımı hak ettiği bilinciyle yaklaşıyoruz. Bu yüzden bizler için her projenin ayrı bir önemi var. Farklı ölçeklerde ve tipolojilerde çalışmalar sürdürüyoruz. Örneğin, devam eden projelerimiz arasında Londra’nın St Margarets Twickenham bölgesinde yer alan, değeri 50 milyon pound (yaklaşık 350 milyon TL) olan Gordon House isimli bir sarayın restorasyon çalışmaları var. Öte yandan Londra'nın merkezinde değerleri 3 ila 15 milyon pound arasında değişen konutların renovasyon çalışmalarını yürütüyoruz. Bunların yanı sıra Londra dışında sit alanlarında konumlandırılmış çoklu konut projelerinin master planlarını ve imar ruhsatlarını hazırlıyoruz. İngiltere dışında ise özellikle Dubai ve Katar’da olmak üzere konut ve iş merkezi projelerini yürütüyoruz.
Yurtdışında yaşayan bir Türk olarak imza attığınız pek çok önemli proje var. Bu oldukça gurur verici bir konu olsa gerek. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Mimarlık ve tasarım endüstrisi sürekli gelişiyor ve değişiyor. Bunun sonucu olarak, günümüzün yenilikçi teknolojik gelişmelerine cevap verebilmek için aynı derecede benzersiz ve yaratıcı çözümler sunmamız gerekiyor. Biz sadece bu gelişimin bir parçası olmak istemedik. Kalıpları kırarak trendlere yön vermeyi amaçladık ve birçok konuda öncü olduk. Örneğin, Urbanist 4D Sanal Gerçeklik projesi ile mimari tasarım süreçlerinde VR teknolojisini (Virtual Reality - Sanal Gerçeklik) kullanan ilk ofislerden biri olduk. İş yaşantım ne kadar yoğun olsa da alanımla ilgili yeni şeyler öğrenme fırsatını asla kaçırmam, eğitime ve bilgiye her zaman açım. Araştırmayı, yeni olasılıkları keşfetmeyi, yeni beceri ve teknikler öğrenmeyi seviyorum. Deneysellik benim için çok önemli. Çağdaş tasarımı, yaşamları değiştiren ve bilgiyi derinleştiren değerler ve yenilikçiliğe odaklanan ilkelerden ilham alarak yorumlamayı seviyorum. Bu vizyon ile imza attığım tüm projelerimden gurur duyuyor ve geleceğe yön veren mimari akımların öncülerinden biri olmayı umut ediyorum.
Firmanın projelerini yürüttüğü isimler arasında kimler yer alıyor?
Müşterilerimizin arasında başta Forbes milyarderler listesindeki iş insanları olmak üzere sanayiciler, emlak girişimcileri, sanat ve spor dünyasının yıldızları yer alıyor.
Türkler arasında ise Londra’ya taşınmayı düşündükleri için emlak satın alanlar olduğu gibi yatırım amaçlı emlak satın alan müşterilerimiz de var.
Siz yurtdışında emlak yatırımı yapmak isteyen Türk iş adamlarına da gayrimenkul danışmanlığı yapıyorsunuz. Biraz bu yönünüzü de anlatır mısınız?
Tabii. Multidisipliner bir yapıya sahip olduğumuzdan dolayı gayrimenkul sahipleri ve proje geliştirmek isteyen müşterilerimizin neredeyse tüm ihtiyaçlarına çözüm sağlıyoruz. Bu hizmetler onlar için doğru gayrimenkul fırsatını bulup fizibilite etüdünü gerçekleştirme adımıyla başlıyor. Sonrasında onlara gayrimenkul alımında doğru teklif vermekten mortgage başvurusu yapmaya kadar yardımcı oluyoruz.
Müşterilerimizin yaşam stillerini anlıyor, ihtiyaçlarını dinliyoruz. Onlara iyi bir tasarım ile daha iyi bir geleceğe yatırım yapmalarını sağlıyoruz. Mimari ve iç mimari proje ile beraber proje kontrolü, yönetimi ve uygulamasını da kendi ekibimizle gerçekleştiriyor ve müşterilerimize anahtar teslim çözümler sunuyoruz.
Yurt dışında gayrimenkul almayı düşünenlere nerelerde yatırım yapmayı önerirsiniz?
Benim önerim Londra’nın ‘platinum üçgeni’ olarak bilinen Mayfair, Belgravia ve Knightsbridge bölgelerine yatırım yapmaları. Bu bölgeler çok etkileyici mimari kimliği olan binalara, meydanlara ve sokaklara ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda Londra’nın en gözde parkları, restaurantları ve tiyatroları bu bölgelerde yer alıyor. Binaları, meydanları ve sokakları ile beraber Hyde Park, St James’s Park ve Green Park gibi yemyeşil parklara ve açık alanlara sahip olması bu ‘Platinum Üçgeni’ni cazip kılan etkenler arasında. Türkler bu yapıları satın alarak iç mimarisini değiştiriyor ve kendi çağdaş yaşam kültürlerine hem görsel hem de işlevsel olarak hitap eden yeni yaşam alanları oluşturuyorlar. Yani bir diğer deyişle geleneksel İngiliz mimarisini Türk kültürüyle harmanlayarak, çağdaş ve fonksiyonel tarzda yapılara dönüştürüyorlar.
Örneğin bir müşterimiz Belgravia bölgesinde yatırım amaçlı dört katlı bir ev aldı. Ön ve arka cephesini koruyarak tüm evi baştan aşağı tekrardan tasarlayarak inşa ettik. Müşterimiz bu evin satın alınması için 4.5 milyon Pound (31 milyon TL), yenilenmesi için ise 500 bin Poundluk bir yatırım yaptı. Bugün evin değeri 7 milyon Pound’u (yaklaşık 49 milyon TL), aylık kira getirisi ise 22 bin poundu (yaklaşık 153 bin TL) aştı. Bir başka Türk müşterimiz ise Londra’ya seyahat ettiğinde konaklamak için Mayfair bölgesinde bir ‘penthouse’ satın aldı. İç mimarisini tamamen değiştirdiğimiz bu evde çağdaş ve inovatif çözümleri binanın tarihi dokusunu korumaya yönelik bir yaklaşımla gerçekleştirdik. Müşterimiz 7.2 milyon Pound’a (yaklaşık 52 milyon TL) aldığı bu evin yenilenmesi için 650 bin Pound değerinde bir yatırım yaptı. Bugün bu evin değeri 10 milyon Pound’dan (yaklaşık 70 milyon TL) fazla.
Türkiye dışında yatırım yapmanın sağladığı çeşitli avantajlar da oluyor. Ülkeden ülkeye değişmekle beraber biraz bunlar hakkında da örneklerle bilgi paylaşır mısınız?
Yurt dışı yatırımlarında istikrar yakalamak isteyen yatırımcılar için Londra çok değerli fırsatlar sunuyor. Öncelikle son 450 yılda Londra’da emlak fiyatları bir saat mekanizması gibi sürekli artış gösterdi. Bu 450 yıl boyunca yaşanan sadece üç istisna vardı. Bu bağlamda İngiltere ve Londra konut piyasasının yatırım olarak çok güvenilir bir grafik çizdiğini söyleyebiliriz. Yeni konut inşaat vergisinin yüzde 0 olduğu Londra’da, mevcut binaların dairelere dönüştürülmesinde ise sadece yüzde 5 inşaat vergisi alınmaya başlandı. 2019 yılının gayrimenkul trendleri arasında yatırımcıların gayrimenkullerini firmaları üzerinden satın almaları var. Günümüzde mortgage başvurularının yüzde 80’e varan kısmı firmalar tarafından gerçekleştiriyor. Bunun ana sebebi gayrimenkul yatırım ve gelirinin kişinin kendi gelirinden ayrı tutularak vergilendirilmesi. Bu vergi fırsatları ile yatırımcılar karlılık vergisi, mortgage faizi ve miras vergisi noktalarında muazzam bir tasarruf yapma imkanı yakalıyorlar.
Türkiye’ye hangi sıklıkla geliyorsunuz? Burada olamadığınız zamanlarda en çok neleri özlüyorsunuz?
Yılda sadece bir ya da iki hafta tatile çıkıyorum. Her yıl olmasa da iki yılda bir ziyaret ediyorum Türkiye’yi tatil için. Her ne kadar yıllardır Londra’da yaşasam da köklerim Türkiye’de. Çocukluğumdaki yemyeşil doğası en çok özlediklerim arasında. Pek çok anım var Türkiye’ye dair ve sevdiklerim orada yaşıyor. Önümüzdeki yıllarda ülkemi daha çok ziyaret etmeyi planlıyorum.
Boş zamanlarınızda neler yapmaktan keyif alırsınız? Hobilerinizden bahseder misiniz?
16 yaşımdan beri aktif olarak bilgi ve varoluş felsefesi ile ilgileniyorum. Hem dönemsel hem de kavramsal yönden bu felsefe disiplinlerinin dünya düşünce hayatını nasıl etkilediğine yönelik kitaplar okur, araştırmalar yaparım. Bununla beraber klinik ve sosyal psikoloji disiplinleri hakkında kitaplar okumaktan çok keyif alırım. Bugünlerde spor ile de yakından ilgilenmeye başladım. Orta okulda ve lisede profesyonel olarak oynadığım ancak sonrasında bıraktığım masa tenisini tekrar oynamaya başladım. Öte yandan, keşfetmek için seyahat etmeyi, yeni bir coğrafyayı görerek öğrenmeyi ve yeni kültürlerle tanışmayı çok severim.
Son olarak eklemek istediklerinizi sorarak noktalayalım...
Genç mimarlara küçük bir tavsiye vererek noktalayalım derim.
Öncelikle, ilhamları tükenmeden hemen mesleklerine başlamaları gerekiyor. İkincisi, kendilerine inanmaları gerekiyor. Birçok insan başarısız olur çünkü herkesin daha iyi olduğunu düşünürler. Ancak öncelikle kendinizi desteklemeniz gerekir, çünkü kendinize inanmazsanız, başka kimse size inanmaz. Ve son olarak hedeflere, özellikle de büyük hedeflere ulaşmak için zamana ihtiyaç vardır. Bu sürede şu üç özelliği unutmamalarını öneririm. Bunlar, sabırlı olmak, sorumluluk almak ve disiplinli çalışmak.