23 / 12 / 2024

Mobilyada çağdaş sanatçılar marangozlar!

Mobilyada çağdaş sanatçılar marangozlar!

Habertürk Gazetesi köşe yazarı olan Fatih Altaylı bugünkü köşe yazısında mobilya tasarımlarını değerlendirdi. Altaylı, en iyi tasarımların İspanyol ve İtalya'dan çıktığını söyledi.



Bazı art niyetliler var. Sağolsun, ekonomi müdürümüz Yavuz Barlas’ın bana verdiği bu köşede haftalardır yazdıklarıma siyasi anlamlar yüklemeye çalışanlar var. Haşa. Ben kim, siyaset yazmak kim. Burası benim kendi halimde takıldığım bir bölge. Keyif aldığım şeyleri paylaştığım, kendi çapımda tavsiyeler vermeye çalıştığım bir alan.

O yüzden de ricam, burada yazdıklarıma siyasi anlamlar yüklememeniz, birileriyle dalga geçtiğimi falan düşünmemeniz.

Bu mecburi girizgâhtan sonra gelelim bu haftaki konumuza.

Konu diyorsam yalan.

Konumuz falan yok.

Geçen hafta bir arkadaşımın zorlamasıyla bir ev davetine katılmak durumunda kaldım.

Son yıllarda parayı bulmuş bir işadamının, yeni evinde verdiği bir davete. İşadamı ev sahibimiz adı son zamanlarda hayli duyulan “Residence”lardan birinde hayli büyük bir daire satın almış.

Ben diyeyim 700, siz deyin 1000 metrekare.

Arkadaşımla birlikte rezidansın kapısına geldik. Renkli mermerlerle döşeli, yüksek tavanlı, lüks bir evin salonunu andıran dekorasyonlu bir giriş. Üniformalı iki görevli listeden adımızı kontrol edip bizi asansöre bindirdi. Asansör oldukça şık ama her tarafı ezik büzük, çizikler içinde. Bunları incelediğimi gören görevli, “Taşınmalar yoğun. Bazıları bu asansörü kullanıyor. Herkes taşınınca asansörlerin içi yenilenecek” deme ihtiyacını hissetti.

Asansörden indik ve gideceğimiz daireye doğru granit zeminde ilerlerken benim ayağım kaydı ve duvara doğru uçtum. Ve felaket. Duvar çöktü. Meğer şahane bir duvar kâğıdı ile kaplı duvar aslında alçıpandan yapılmış. Panik içinde “Tamir ettiririm” gibisinden bir şeyler saçmalarken görevli “Önemli değil başka yerler de var kırılan. Hepsi elden geçecek zaten” dedi. Dikkat edince duvarın yer yer çatladığını, alçıpanların ek yerlerinden ayrıldığını gördüm de içim rahatladı.

Sonunda sağsalim misafir olacağımız eve geldik.

Kapı biz çalmadan açıldı ve içeri girdik.

Genişçe bir antreden tahminen 200 metrekarelik salona geçtik.

Aman Allah’ım.

Hayatımda daha iç karartıcı bir yer görmedim.

Kocaman mobilyalar, kadifeler, deriler, yerlere uzanan dev perdeler. Düzensiz bir aydınlatma, kimi yerde aşırı loş, kimi yerde uzaydan görülecek kadar parlak ışıklandırmalar.

Yüzümdeki hayret ifadesini gören ev sahibi yanımıza geldi. Hoşgeldiniz dedikten sonra “Güzel olmuş değil mi?” diyerek son yıllarda hayli popüler olmuş bir mimarın adını söyledi ve çok önemli bir siyasetçimizin eşinin de bu mimarla çalışmaktan hoşlandığını ayrıca belirtti. “Muazzam olmuş” dedim. Ciddi olup olmadığımı anlamak için yüzümü inceledi ve “İsterseniz evi gezdireyim” dedi. “Teşekkür ederim. Gerek yok. Çok güzel olmuş, nazarım değer” diyerek teklifi geri çevirdim. Çok popüler bir rezidansın, çok güzel görünen ama aslında alçıpan olan duvarlarını, kısa sürede zengin olunabileceğini ama kısa sürede zevk sahibi olunamayacağını, benim burada ne işim olduğunu falan düşündüm sonra da... Madem bu konuya girdik bugün size çok saygı duyduğum iki mobilya üreticisinden söz edeceğim. Sakın yanlış anlamayın, dünyada ve hatta Türkiye’de şahane mobilyalar üreten birçok marka var. İtalyanların, Fransızların, Belçikalıların, Danimarkalıların, İngilizlerin hatta Amerikalıların bile iyi mobilya markaları, güzel mobilyaları var.

Ama bugün size sözünü edeceğim iki marka benim açımdan çok özel. Çünkü hem dizayn olarak önemliler, hem de muhteşem bir marangozluk geleneğini çağdaşlaştırarak sürdürüyorlar. Bu markalardan ilki bir İspanyol marangoz: Jaime Tresserra.

Diğeri Giorgetti.

HER BİRİ BİRER SANAT ESERİ TRESSERRA

Jaime Tresserra... Çok eski bir marka değil. Marka olarak kuruluşu 1987 yılına gidiyor. Çok yetenekli bir mobilya tasarımcısı ve marangoz olan Jaime Tresserra kendi markasını üretmeye 1987 yılında karar veriyor.

Bu muhteşem Katalan marangoz ilk dükkânını Barcelona’da kuruyor ve bugün de öyle her yerde dükkânı olanlardan değil. Bildiğim kadarıyla bir de New York’ta açtığı mağazası var. Ancak bugün ahşabı onun kadar iyi işleyen, tahtaya onun kadar can katan bir başka üretici bence yok.

En iyi kalite ahşapla deriyi ve köseleyi ustaca buluşturan, zaman zaman camla kaynaştıran, paslanmaz çelikle birleştiren, ahşabın üzerinde ahşabı bu kadar iyi kaydırmayı başaran başkası kalmadı diyebilirim.

Kitaplıkları, çalışma masaları, koltukları, oyun masaları ve bilardo masaları hepsi birer sanat eseri kıvamında. Saat dolapları, dolaptan çok heykele benziyor. Sadece ev değil, dünyanın en şık ofis mobilyalarını da Tresserra üretiyor.

GİORGETTI

Giorgetti, Tresserra gibi yeni bir marka değil. Kökü 1890’lara kadar uzanan, çok eski bir İtalyan mobilyacı Giorgetti. Ancak son 30-40 yılda yaptıkları çok önemli. Giorgetti de Tresserra gibi müthiş bir ahşap işçiliğini ön plana çıkaran bir marka. Tresserra’dan farkı uzun yıllardır çok önemli mobilya tasarımcıları ile çalışıyor olması.

Bence bunların en önemlilerinden biri Leon Krier. Krier tasarımı Mensa Magna masaların her biri birer başyapıt. Ya da koç boynuzunu hatırlatan tasarımlarıyla Aries koltukları bugün açık artırmalarda alıcı buluyor.

İkonik bir mobilya tasarımı haline gelmiş Progetti koltuklarıyla, Eames ve Corbusier’nin chaiselong havalı koltukları kadar olmasa da ahşap işçiliği ile onlardan daha öne çıkan Branca’sıyla Giorgetti gerçekten şahanedir. Yatak odası mobilyalarındaki zarafeti ise eşsizdir.

Leon Krier’nin yanı sıra benim için çok önemli olan Chi Wing Lo ve Roberto Lazzeroni gibi tasarımcıların da markanın ölümsüz mobilyalarında imzası vardır.




Fatih ALTAYLI/Habertürk Gazetesi 


Geri Dön