Müteahhitlerin sınırlandırılması yönetmeliği!
Sosyolog Faruk Özcan Müteahhitlerin sınırlandırılması yönetmeliğini değerlendirdi. Özcan, "Müteahhitlerin Sınıflandırılması Yönetmeliği, ülkemiz inşaat sektörünün adeta narkozsuz/bayıltmadan açık kalp ameliyatı yapılmasıdır." dedi.
Müteahhitlerin Sınıflandırılması Yönetmeliği, ülkemiz inşaat sektörünün adeta narkozsuz/bayıltmadan açık kalp ameliyatı yapılmasıdır. Unutulmamalıdır ki, hastayı masada kaybetmenin kaybedeni hepimiz oluruz. Çünkü ülkemiz ekonomisinin kalbi inşaat sektörü, inşaat sektörünün kalbi de müteahhitlerdir.
* * *
2019 yılında bu sütunlardaki yazımızda; “İnşaat sektörünün özellikle konut kredi faizlerindeki yükseklik nedeniyle bir satış krizine girmiş olması fırsat bilinerek, sektörün örneğin bilgi toplumunun gerektirdiği teknolojilerde ülkemizi geliştirmek için vazgeçilebilir olduğu şeklinde konunun toplumsal ve ekonomik arka planını yoksayan kestirmeci görüşler dile getirilebilmektedir. Halbuki inşaat sektörünün sağladığı aynı istihdamı, aynı vergi gelirlerini, 250 alt sektörü ayakta tutacak bir başka sektör oluşturmadan eldekinin hırpalanması, en kibar ifadeyle dimyatta pirince giderken eldeki bulgurdan olmakla sonuçlanır” demiş ve “Neden çoklu değil de, illaki tekli düşünüyoruz? Milli ekonomimizin sadece bir tane dinamosu olsun, o da sadece inşaat sektörü olsun diyen tek bir inşaat temsilcisi mi var? Veyahut da örneğin bilgi toplumunun gerektirdiği teknolojilerde ülkemizi geliştirmeyelim diyen tek bir inşaat temsilcisi mi var? Kesinlikle yok! ... Ülkemiz inşaat sektörünün gücünü muhafaza ederek, bilgi toplumunun gerektirdiği teknolojilerde ülkemizi geliştirmeye çalışalım. Söylediğimiz illa sadece birini seçmemiz gerekmediğidir. İkisini de yapalım” demiştik. Halbuki bu yönetmelik, ülkemizde inşaat sektörü, diğer sektörlerin gelişimini engelliyor-budayalım mantığıyla hazırlanmış gibi.
Sözü uzatmadan doğrudan söylüyorum: müteahhitlik sektörüne “bu işte para var motivasyonuyla” dışardan bilinçsiz girişleri önlemesi haricinde Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması Ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik, müteahhitlik sektörünü sınıflar gibi görünse de, aslında sınırlandırmaktadır. Hem de bunu, kaş yaparken göz çıkarmak pahasına yapmaktadır. Ancak, yanlışa karşı yanlış yapmakla doğruya erişen yoktur. İki yanlıştan bir doğru çıkmıyor, bilakis yanlış daha da pekişiyor. Yani;
-Ülkemizde müteahhit sayısının çokluğunun yanlışlığı evet doğru,
-Her önüne gelenin müteahhit olmaması gerektiği evet doğru,
-Müteahhitlerin bir sermaye yeterliliğine sahip olmaları gerektiği evet doğru,
-Sat-yap’dan yap-sat’a geçilmesi gerektiği evet doğru,
evet bunların hepsi doğru ve haklı. Ancak, yıllarını inşaat sektörüne vermiş, her yaptığı inşaatı bir eser gözüyle gören, sermayesi olan, değil sat-yap peşinde koşmak, hatta yap-sat’ı da geçiniz, yapı kullanma almadan satışa başlamayan müteahhitler bile, şuanki haliyle müteahhit sınıflamasında layık olduğu sınıfı alamayabilmektedir. Dolayısıyla sorun inşaat sektörünün yüzakı firmaların layık oldukları/hakettikleri sınıfı alamayabilmeleridir ve bu sadece onların değil hepimizin sorunudur.
Gelin sırayla hepsini ayrı ayrı görelim. Neden inşaat sektörünün yüzakı firmaları layık oldukları sınıfı alamayabilmektedirler:
İŞ DENEYİM BELGESİ: 02.03.2019 tarih, 30702 sayılı Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması Ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik, müteahhitlik sınıflarını belirlemek isteyen müteahhitlerden yapı kullanma izin belgesi almış olduğu projelerin bağlı olduğu belediyelerden, iş deneyim belgesi almalarını gerektirmektedir.
Bu amaçla belediyelere giden müteahhitler, belediye yetkililerinin konuyu 30702 sayılı bu yönetmelik çerçevesinde değil de, Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği çerçevesinde değerlendirmeleri nedeniyle, iş deneyim belgesini % 25 kayıpla ancak alabilmektedir. Ancak Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik’te yetki belgesi grubunun tespitini düzenleyen 16. Maddesinin hiçbir fıkrasında “hesaplanan bedelin % 75'ı esas alınır” hükmü yoktur. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na atıf yapılmaktadır. Ancak, kamuya iş yapan müteahhitler ile, özel sektörde şahıs ve kurumlara iş yapan yapı müteahhitleri arasında gerek paydaşları, gerekse de işleyişleri bakımından çok büyük farklılıklar olmasına rağmen, iş deneyimlerini belgelendirirken, özel sektörde şahıs ve kurumlara iş yapan yapı müteahhitler ile, kamuya iş yapan müteahhitler bir tutulmaktadır.
Bunun sonucunda da, özel sektörde şahıs ve kurumlara iş yapan yapı müteahhitleri, kat iş deneyim belgesini yaptıkları işin sadece % 75’ı kadar alabilmektedirler. Çözüm, sınıflama için iş deneyim belgesi yerine, yapı kullanma izin belgesinin alındığı belediyeden ‘aslı gibidir’ yapılmış suretinin ve orada yazılan değerlerin eskale edilmeleri ve % 100’ünün kabulüdür.
NOTER ONAYLI SÖZLEŞME ŞARTI: 02.03.2019 tarih, 30702 sayılı Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması Ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik amir hükümleri çerçevesinde, kat karşılığı işlerde müteahhitlik sınıfının tespit edilmesinde yapılacak iş karşılığı bedel içeren noter onaylı sözleşme bulunmadığından iş deneyim belgesi alamayanlar olmaktadır. Bu durum, her türlü resmi izinleri alınarak başlanmış ve yapı kullanma izin belgesi alınarak tamamlanmış projelerin iş deneyimi olarak kullanılamamasına neden olduğundan, deneyimli müteahhitlerin sınıflarının düşük çıkmasına neden olmaktadır.
Halbuki kat karşılığı ve özel sektöre yapılan taahhüt işlerinde, iş deneyimine konu işin gerçekten yapılıp yapılmadığının ve kapsamının ne olduğunun denetimine imkan sağlayacak tek unsur, bedel içeren noter onaylı sözleşme değil, aynı zamanda yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgeleridir. Yapı denetim firmalarınca da inşaatların denetlendiği unutulmamalıdır. Bu nedenle, kat karşılığı işlerde müteahhitlik sınıfının tespit edilmesinde yapılacak iş karşılığı bedel içeren noter onaylı sözleşmenin olmadığı durumlarda, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgelerinin iş deneyimi olarak sayılması gereklidir.
CİRO KRİTERİ: 02.03.2019 tarih, 30702 sayılı Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması Ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmeliğin Ekonomik ve Mali Yeterliği düzenleyen 12.maddesiinin 4.bendi amir hükümleri çerçevesinde, Ek-2: Ekonomik Ve Mali Yeterlik Bildirim Formu’nda cironun ortaya konulmasında sadece satışların esas alınmasından doğan mağduriyetler yaşanmaktadır.
Burada belirtilen ciro şartını sağlayamayan müteahhitler iş deneyim belgeleri uyarınca yerleşmeleri gereken sınıfa değil de, bir alt sınıfa düşürülmektedirler. Ancak ülkemizde Ağustos 2018 tarihinde yaşanan döviz şoku ve sonrasında halen yaşadığımız Covid-19 salgını nedeniyle azalan gayrimenkul satışları dönemsel olarak ciroyu düşürmüştür. Ayrıca kamuya iş yapan müteahhitlerden farklı olarak, özel sektöre iş yapan müteahhitler, yapı kullanma izin belgesi aldıkları bir işin bedelini hemen elde etmek yerine, kiralayarak uzun vadede tahsil etmeyi de tercih edebilmektedirler. Dolayısıyla ister dönemsel olarak satamamaktan, isterse de satmayıp kiralamayı tercih etmekten ötürü özel sektöre iş yapan müteahhitlerin cirosu düşük çıkabilmektedir. Bu nedenle, yönetmeliğin ekonomik ve mali yeterliliği düzenleyen 12.maddesiinin 4.bendinin sonuna,
Bu kriteri başvurunun yapıldığı yıldan önceki yıldan başlamak üzere birbirini takip eden son altı yılda sağlayamayanlar, sundukları iş deneyim belgelerindeki satılmamış bağımsız bölümlerin belediye rayiç bedellerini gösteren belgelerini sunabilirler. Bu takdirde, sunulan satılmamış bağımsız bölümlerin belediye rayiç bedelleri son takvim yılındaki ciroya eklenerek, yeterlik kriterlerinin sağlanıp sağlanmadığına bakılır.
İfadesinin eklenmesi önemlidir.
ÜÇ KATI ŞARTI: 02.03.2019 tarih, 30702 sayılı Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması Ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmeliğin, yetki belgesi grubunun tespitini düzenleyen 16.maddesinin ikinci maddesinde: sunulan iş deneyimlerinin değerlendirilmesinde başvuru tarihinden geriye doğru son on beş yıl içerisinde alınmış iş deneyim belgelerinin en fazla miktarda olanın iki katı alınarak veya daha büyük sonuç vermek şartıyla, bitirilen işler içinde geriye doğru son beş yıl içinde bitirdiği işlerin bedelinin toplamı alınarak iş deneyim tutarı belirlenirken, bu madenin devamında geçen “Toplama işleminde son on beş yıl içerisindeki en büyük işin iş deneyim miktarının üç katından fazlası dikkate alınmaz” ibaresi, her türlü resmi izinleri alınarak başlanmış ve yapı kullanma izin belgesi alınarak tamamlanmış projelerin iş deneyimi olarak sayılamamasına neden olduğundan, deneyimli müteahhitlerin sınıflarının düşük çıkmasına, sektör dışına itilmelerine neden olmaktadır. Bu nedenle bu ibarenin kaldırılması önem arzetmektedir.
Dolayısıyladır ki;
-İş deneyim belgesi yerine yapı kullanma izin belgesi kullanılırsa,
-Kat karşılığı işlerde noter onaylı sözleşme şartı ve sınıflamada “son on beş yıl içerisindeki en büyük işin iş deneyim miktarının üç katından fazlası dikkate alınmaz” ibaresi kaldırılırsa,
-Satılmamış bağımsız bölümlerin bedelleri belediye rayiçlerinden hesaplanarak ciroya eklenirse,
Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması Ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmeliği’nin gerçekten sektörü sınıflandırmayı amaçladığı söylenebilir. Aksi takdirdeyse, bilerek veya bilmeyerek, inşaat sektörünü sınırlandırmayı amaçladığı söylenebilir, meydanı süpermarketlere bırakmak için, bakkalları sindirme yönetmeliğidir.
Sosyolog Faruk Özcan
Bursa/2020