Özbekistan'daki tarihi kentlerdeki ecdat yadigarı eserler korunuyor!
Özbekistan'ın devlet kurumları, Taşkent, Buhara, Semerkand gibi tarihi kentlerde ecdat yadigarı eserlerin korunmasına büyük önem veriyor. Taşkent, Buhara ve Semerkand'da önemli yapılar birer birer restore ediliyor..
Özbekistan'ın Taşkent, Buhara ve Semerkand gibi Türk tarihinde büyük öneme sahip kentlerinde bulunan ecdat yadigarı eserler, devlet korumasına alınmasının ardından birer birer restore ediliyor. Bu çalışmalarla tarihi ve kültürel miras, canlı tutulmaya çalışılıyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 10 binden fazla tarihi ve kültürel varlık bulunan ve yaklaşık 7 bin 500'ünün devlet tarafından koruma altına alındığı Özbekistan'da, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesine, 1990 yılında Hive şehrindeki İçhan Kale, 1993'te Buhara, 2000'de Şehr-i Sebz, 2001'de ise Semerkand şehirleri olmak üzere 4 kültürel varlık dahil edildi.
Özbekistan Hükümeti, ülkede bulunan kültürel varlıklar arasındaki Ak Astana Baba, Arap Ata, Dilkuşa, Mir Said Bahram türbeleri, Bahaddin Nakşibendi, Çar Bekir, Şeyh Muhtar Veli, Hekim at-Tirmizi, Rabat-i Melik külliyeleri, Carkorgan ve Vobkent minareleri, Kırkkız kalesi ve diğer tarihi yapıtlar olmak üzere 36 kültür varlığının da bu listeye alınması için çalışmalarını sürdürüyor.
Tarih Araştırmacısı ve Yazar Erol Çağlar, AA muhabirine, "Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti" etkinlikleri kapsamında Orta Asya'dan Balkanlar'a geniş coğrafyada ilişkileri daha da kuvvetlendirmek, insanlar arasındaki gönül köprülerini sağlamlaştırmak ve "Dilde, fikirde, işte birlik" sloganını gerçek manada harekete geçirebilmek için gençler başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden birçok insanın heyetler halinde yurt dışına gönderildiğini söyledi.
Proje kapsamında Eskişehir'den iki grup halinde kendisinin de yer aldığı, yaklaşık 350 kişi bulunan heyetin, iki hafta önce Özbekistan'a ilk kez üst düzey ve geniş katılımlı "Ana Yurttan Ata Yurda (Türkistan)" adlı kültür gezisi gerçekleştirildiğini belirten Çağlar, heyetin, Taşkent, Buhara, Semerkand kentlerindeki tarihi ve kültürel eserleri yerinde görme imkanı bulduğunu anlattı.
Özbekistan'ın, Orta Asya, Türk cumhuriyetleri arasında en fazla tarihi esere sahip ülke konumunda olmasının önemine değinen Çağlar, Türkistan'ın, Türk-İslam medeniyetinin teşekkül edip mayalandığı, ilim, sanat, edebiyat, mimari, dini ve irfani alanda birçok alim, sanatkar, edip ve arifin yetiştiği, pek çok eserin ortaya konulduğu, bu eserlere Türk mührünün vurulduğu bir coğrafya olduğunu aktardı.
- "Sahip çıkılan tarihi ve kültürel varlıklar korunmuş"
Taşkent, Semerkand ve Buhara olmak üzere ülke genelinde tarihi eserler üzerine restore edildiğini ya da çalışmaların sürdüğünü dile getiren Çağlar, şöyle devam etti:
"Özbekistan'ın Sayın Cumhurbaşkanı İslam Kerimov başta olmak üzere hükümetin bu konuda çabalarını yerinde gördük. Medrese, cami, türbe gibi tarihi eserlerin elden geçirildiğini, yıpranan yerlere anında müdahale yapıldığını, restore çalışmalarının başlatıldığını müşahede ettik. Kış mevsimi gelmiş olmasına rağmen bu çalışmalar devam ediyor. Gittiğimiz her yerde gözümüze takılan ilk şey, buydu. Ayrıca tarihi ve kültürel eserlere sahip çıkılmış, korunmuş. Bu gayret memnuniyet verici. Bu hassasiyetin hem Özbekistan hem de Türk dünyası adına önemli bir çalışma olduğunu düşünüyorum."
Çağlar, Özbekistan'da yeni inşa edilen eserlerin, tarihi yapılarla tezat oluşturmayacak şekilde özen gösterildiğini bildirdi.
Buna en güzel örneklerden birinin, Hast-ı İmam Meydanı ve Külliyesi olduğu bilgisini veren Çağlar, "Bu eserlerin çoğu 15-16'ncı yüzyılda yapılmış olmasına rağmen 2000'li yıllarda yapılan Hast-ı İmam Camisi, birbiriyle tezat teşkil eden hiçbir mimari öge içermiyor. Sanki meydana yapılan aynı bir eser ve 15-16'ncı yüzyıl Özbek mimari üslubunu korumuş. O üslupla yeni ve güzel yapılarda inşa etmişler. Bu gayret memnuniyet verici. Bu hassasiyet hem Özbekistan hem de Türk dünyası adına önemli bir çalışma" ifadesini kullandı.
- "Milli birliğin ve şuurun kazanılmasının adımları atıldı"
Kültür gezisiyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Çağlar, geziyi, kültür birliğinin tabandan tavana her kesimin duyarlı olmasını sağlayacak önemli bir faaliyet olarak nitelendirdi.
İnsanların gelirken büyük bir zenginliği görmeyi hayal etmediğini, dönerken ise çok daha farklı bir bakış açısına sahip olduklarını kaydeden Çağlar, şöyle konuştu:
"Millet olarak neler yapmışız, ne gibi eserler bırakmışız, dünya bilim tarihine ne gibi katkılarda bulunmuşuz ve eğitimle nerelere gelinmiş, bunları gördük. Özbekistan'daki bir medresenin giriş kapısında aslan ve ceylan figürü dikkatimizi çekti. Eğitimle aslan, ceylan kadar zarif olabilecekti. Medresenin giriş kapısına ecdat bunu işlemiş. Bu medeniyet, bu zariflik Anadolu coğrafyasına yine Türkler vasıtasıyla gelmiş. Hem ilim yoluyla hem sufiler yoluyla gelmiş. Gruplarımız bunu yerinde gördü.
Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı, çok önemli bir işe imza attı. Bu kültür gezilerinin, milli birliğin ve şuurun kazanılmasında büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz."
AA