26 / 11 / 2024

Salih Kuzu orta gelirlilere rezidans yapacak

Salih Kuzu orta gelirlilere rezidans yapacak

Eston'da genel müdürlük görevinin ardından kendi şirketi Dekar Yapı'yı kuran Salih Kuzu, orta gelirliler için rezidans yapacak. Şirket, ilk projesine 2009'da başlayacak.




Öncelikle konutta markalaşmak istediklerini dile getiren Kuzu, AVM'lerin yanı sıra, önümüzdeki dönemde lojistik ve depo alanlarında da faaliyet göstereceklerini belirtiyor.
Eston'da çalıştığı 15 yılın ardından, geçtiğimiz aylarda Dekar Yapı'yı kuran Salih Kuzu, yeni şirketiyle, konut ve alışveriş merkezi projelerinin yanı sıra, orta gelirliler için rezidans yapmaya hazırlanıyor. Eğitimli genç nüfusun, nitelikli fakat küçük konut talebinin olduğuna dikkat çeken Kuzu, metrekare fiyatları 6 bin dolarları bulabilen rezidanslarda, şehir merkezlerinin dışında ve hizmet maliyetlerini de düşürerek, orta ve orta üst gelire hitap etmenin mümkün olduğunu ifade ediyor. Konut projelerinin yanı sıra alışveriş merkezi (AVM) ve lojistik tesis inşa etmek istediklerini ifade eden Dekar Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Salih Kuzu'yla hedeflerini ve gayrimenkul sektörünü konuştuk.

Dekar Yapı olarak önümüzdeki yıllarda hangi inşaatlarla ön plana çıkacaksınız?
Biz öncelikli olarak Dekar Yapı'yı bir konut markası olarak yerleştirmek istiyoruz. İkinci hedef noktamız AVM'ler. Bu tabi şu için özellikle büyük kentlerde ve İstanbul'da doygunluk noktasına geldi. Ama Anadolu hala bakir. Konut tarafına baktığımızda zaten Türkiye'de bitmez tükenmez bir ihtiyaç var. Bu nedenle tüm bu alanlarla ilgileniyoruz. Şu anda depolama ve lojistik alanlarla ilgili çalışma yapıyoruz. Uygun arsalar bulunabilirse, lojistik köyler kurulması, bu yönde alanlar oluşturulmasıyla ilgili çalışmalarımız olabilir. Tabi şu anda Bahçeşehir'deki Günışığı Evleri, yine Yakuplu'da villa projeleri gibi bazı inşaat taahhüdümüz olan projelerimiz de sürüyor.

Son yıllarda sayıları hızla artan rezidanslarla ilgili sizin de planlarınız var mı?
İstanbul'da son birkaç yıldır konut talebinde ciddi bir değişiklik var. Eğitimli ve genç nüfus, üç, dört odalı daireleri bir kenara bırakıp, nitelikli fakat küçük konut talebinde bulunuyor. Hem İstanbul'da hem de İstanbul dışında bu kesime yönelik projeler yapmayı düşünüyoruz. Çünkü bu kesimin önümüzdeki yıllarda talebinin daha da artacağını düşünüyorum.

Yani bu üst gelir kesimine yönelik konutlar yapacağınız anlamına mı geliyor?
Türkiye'de konut talebi artık orta ve orta üst gelir gruplarına ait. Onun için ulaşılabilir evler yapmak çok önemli. Bizim de ana hedefimiz bu zaten. Bugün şehir içindeki rezidansların metrekare fiyatları 5-6 bin doların altına düşmüyor. Orta gelirliler için konut fiyatlarının metrekaresi ise bin 500 YTL ile 2 bin 500 YTL civarında olması gerekiyor. Bunu rezidanslar açısından ele aldığınızda, hizmetleri ne kadar verdiğinize bağlı olarak maliyet de artar ya da azalır. Her şeyin birinci sınıf olduğu, şehir merkezinde bir rezidans da yapabilirsiniz, şehir merkezi dışında yine bu hizmetlerin daha makul bir fiyata verildiği bir yer de yapabilirsiniz. Bu, hizmetleri ekonomik vermenin bir yolunu bulmakla alakalı. Projelere 2009'da başlayacak

2008'de başlayacağınız projeniz olacak mı?
2008 yılını biz, hazırlık ve projelendirme yılı olarak görüyoruz. 2009 yılında bazı projelerimize başlayacağız. Tabi bunun satış aşamasına gelmesi 2009 Mayıs ayını bulacak. Kesin anlaşmaları yapmadık. Ama ilk projemiz, Avrupa yakasında 350 konutlu bir proje olacak.
"2008'in de kayıp yıl olacağını düşünüyorum"
2008'de gayrimenkul sektörünü nasıl görüyorsunuz?
2006'nın nisan ayından beri konut sektörü durgun. Herkes "2007'de 2008'de geçecek" dedi. Şimdi bu beklentiler 2009'a kaydı. 2008 yılı için "kayıp yıl" demek artık çok da yanlış değil. Çünkü bu şartlarda talebin patlaması beklenemez. 2009 için "İyi olur" öngörülerine de bugünkü şartlarda katılmak çok mümkün değil. Çünkü ABD'de yaşanan, bir kriz mi, bunun devamı gelecek mi, bilmiyoruz. Bugün yapılacak bir tahminin sağlıklı olacağını düşünmüyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki, en geç 3 yıl sonra gayrimenkul sektörü büyük bir patlama yaşayacak.

Ekonomideki durgunluk, Türkiye'deki inşaat şirketlerini nasıl etkileyecek?
Türkiye'de sektör henüz yolun başında. Benim düşüncem, bazı şirketlerin markalaşıp öne çıkacağı yönünde. Çok büyük boyutlu şirketlerin oluşacağını düşünüyorum. Şu anda şirketler çok küçük. Türkiye'de 10 yıl sonra yıllık cirosu milyar dolarların üzerinde şirketler olacak.

Durgunluğu aşmak için yabancı ortaklık düşünüyor musunuz?
Biz, sektörün Türkiye ayağını biliyoruz. Gayrimenkul geliştirme işini de biliyoruz. En büyük eksiğimiz, Türkiye'deki diğer şirketlerde de olduğu gibi finansman. Bu nedenle, olası bir yabancı ortaklıkta, en önemli beklentimiz, finansman olacak. Özellikle alışveriş merkezi projelerinde finansmana ihtiyacımız olacak. Çünkü geri dönüşü konuttan daha uzun zaman alıyor. Üstelik işletilmesi de gerekiyor. Tabi Türkiye'de kalıcı olmak isteyen şirketlerle bu işi sürdürmek de önemli. Bu paydalarda anlaşabileceğimiz bir yabancı yatırımcıyla ortaklık düşünebiliriz.'
Taksim, İstanbul'un vazgeçilmez merkezi olmaya devam edecek'
Konut projelerinde marka bilinirliğini arttırmak için hangi yolu izleyeceksiniz?
İşe, müşteri gibi düşünmekle başlayacağız. Markalaşabilmek için, onların beklentilerine uygun, onların kafasındaki konutu yapmak için çalışmak gerekiyor. Tabi ki kaliteli inşaat yapmak da çok önemli ama kalitenin devamını sağlamak bizim için vazgeçilmez olacak. Yaptığımız konutları sattıktan sonra müşterilerin muhatap olabileceği sistemler kuracağız. Bu merkez, 24 saat çalışan ve her türlü sorunun giderileceği bir servis olacak.

Şu anda arsa üretim çalışmaları yapan bir şirket olarak, İstanbul'da arsa arz ve talepleriyle ilgili bir değişiklik gözlemliyor musunuz?
İstanbul'un hep bilinen bir gerçeği var. Güney ve kuzeye ilerlemek mümkün değil. Bu nedenle kent, doğu-batı hattında gelişiyor. Şu anda doğu tarafında Çekmeköy'den başlayarak, Kurtköy, Gebze'ye kadar olan yerde yoğun yapılaşma var. Batı tarafına geldiğinizde ise ağırlıklı olarak Bahçeşehir, Beylikdüzü, Büyükçekmece ve Küçükçekmece ön plana çıkıyor. Taksim, İstanbul'un vazgeçilmez merkezi. Burayı baz aldığınızda birinci bölge, 30 kilometrelik daire içinde yer alıyor. Bu alan içindeki gayrimenkul her zaman değerli olacaktır. Bundan sonraki alan, 30 kilometreyle, 50 kilometre arasında kalan alan. Bugüne kadar Avrupa yakası işyeri, Anadolu yakası da konut olarak kullanılıyordu. Şehrin bir yarısını bu tarafa taşımak, bu tür bir hareketlilik çok kolay değil. Ama zaten bugün bunun değişmeye başladığını görüyoruz. Şu anda Avrupa yakasında konut sayısı artıyor. Anadolu yakasında da Kavacık, Kozyatağı, Ataşehir gibi işyeri alanları oluşuyor.

'Kentsel dönüşüm bizim de hedef alanımız'

Kentsel dönüşüm projeleri içinde yer alacak mısınız?
Özellikle İstanbul'da kentsel dönüşüm kapsamında, çok büyük ölçekte yenilemeye ihtiyaç olan konutlar bulunuyor. Bizim önemli hedeflerimizden birisi de bu alanda yer almak. Şu anda bazı yasal zorluklar var ama aşılmaya çalışılıyor. İstanbul'da Suriçi'nin, tarihi yarımadanın yeni baştan yapılması gerektiğini düşünüyorum. Tabi tarihi eserleri koruyarak... Buradaki yapılar hem çok eski ve dayanıksız hem de görüntüleri itibarıyla kötü. Onun dışında Beyoğlu ve Şişli'ye kadar olan bölge, Tarlabaşı, Kasımpaşa, Beşiktaş'ın da dönüşmesi lazım. Haliç'in sağı ve soluyla Anadolu yakasında Üsküdar, Kadıköy'ün de bu kapsamda yer alması gerekiyor. Bu durum görülmüş olmalı ki hem Üsküdar hem de Kadıköy'de zaten bununla ilgili bir hareketlilik var; evler yıkılıp yerlerine yenileri yapılıyor.

'Durgunluk dönemlerinde iş kurmanın avantajı var'

Sektörün durgun olduğu bir sırada kendi işinizi kurduğunuz için pişmanlık duyuyor musunuz?
Eskiden beri kendi şirketimi kurma düşüncem vardı. Ama gayrimenkul sektöründe belli bir birikime ulaşmadan iş kurmak çok kolay değil. Eston'da kendi açımdan öngördüğüm hedeflere ulaşmıştım. Ben de kendi işimi kurmak için uygun zaman olduğunu düşündüm. Gayrimenkul uzun vadeli bir iş. Onun için 6 aylık, 1 yıllık durgunluğu göz önüne alıp iş kurmaktan vazgeçmek mümkün değil. Özellikle gayrimenkul geliştirme için aslında sektörün biraz durgun olduğu böyle bir zaman avantajlı bile kabul edilebilir.

EBRU ERDOĞAN / SABAH

 

Geri Dön