Sektörel

Sanal gerçekliğin gayrimenkul sektörüne getireceği 5 çözüm!

Cushman & Wakefield Yönetici Ortağı Tuğra Gönden Gayrimenkul Notları’nda bu hafta sanal ve artırılmış gerçekliğin gayrimenkul sektörüne getireceği 5 çözümü mercek altına aldı.

Bir konut satın almak, iş yerinizi taşımak ya da yeni bir mağaza açmak oldukça önemli kararlar. Karar süreçlerini daha da zorlaştıran en önemli unsur ise gayrimenkulün en azından nihai halini görmeden almak durumunda olmak. Örneğin maketten satın alınan konut henüz inşa edilmediği için farklılık gösterebilirken, yeni bir iş yeri veya mağazanın dekorasyonunun tamamıyla değişmesi gerekebiliyor. Dolayısıyla henüz ortada olmayan bir gayrimenkulü hayal edememek ve bunun sonucunda doğru kararı verememek süreci birebir etkiliyor. Günümüzde örnek kat planları, maketler, 3 boyutlu görseller gibi alıcının karar verme sürecine yardımcı olması için hazırlanan pek çok araç kullanılsa da ilgili alanda yaşamın nasıl olacağına dair bir deneyim ne yazık ki yaşatılamıyor. 

Teknolojinin müthiş bir hızla geliştiği günümüzde sanal ve artırılmış gerçekliğin gündemdeki yerini aldığını gözlemliyoruz. Pokemon Go ve benzeri oyun uygulamalarını takiben, başta gayrimenkul sektörü olmak üzere tüm reel sektörlerde, sanal ve artırılmış gerçeklik konusunda uygulama olanakları arayışı başladı. Hatta bu arayış öylesine büyük ki Goldman Sachs’ın raporuna göre gayrimenkule odaklı sanal ve artırılmış gerçeklik pazarının 2020 yılında $2.6 milyara ulaşacağı öngörülüyor. Peki bu sektöre ne sağlayacak? Sanal ve artırılmış gerçekliğin gayrimenkul sektörüne getireceği 5 çözümü aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:

1.    Maliyetler – Özellikle konut projelerinde pazarlama maliyetleri toplam proje maliyetlerinin %5-10’u civarında seyrediyor. Gazete ilanlarından televizyon ve radyo reklamlarına kadar birçok mecrada yüksek bütçeler ile yer almak ise pazarlamanın olmazsa olmazı olarak kabul ediliyor. Satış ekibi ve çağrı merkezindeki personellerin aylık giderleri bütçede ciddi bir maliyet kalemi olarak yer bulurken, büyük projelerde satış ofisi ve hatta örnek dairelerin yapım maliyeti bile birkaç milyon TL’ye mal olabiliyor. Proje alanının kısıtlı olduğu durumlarda ise yakın çevrede yüksek rakamlara geçici satış ve pazarlama ofisleri kiralanabiliyor. Tanıtım sunum ve videoları, matbu broşürler, satış katalogları ve hatta kullanılan 3 boyutlu render yani konut görsellerinin maliyeti görsel başına birkaç bin $ tutabiliyor.

Konut satışları ve özellikle satışların hızı müteahhitler için kritik önemde olduğu için bu bütçe kalemleri çoğu zaman sorgulanmadan onaylanıyor. Oysa sanal ve artırılmış gerçeklik çözümleriyle tüm bu kalemleri dijital ortama taşıyıp gerçeği aratmayan görüntüler ile canlandırarak bütçeleri düşürmek ve daha da önemlisi satış odaklı ilerleyerek hızlı sonuçlar almak mümkün. 

2.    Erişim – Sanal ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojik çözümlerin diğer önemli avantajlarından biri de internet üzerinden potansiyel müşterilere 7/24 erişim sağlaması. Çalışma saatlerinden bağımsız olarak ilgili müşteriler bilgisayar, tablet veya mobil her türlü platform üzerinden erişim sağlayabilirken,  özellikle yabancı alıcılarda yaşanan ve satış ofisine fiziki olarak gelemeyen alıcı modeline satış yapmak bu yöntemle mümkün oluyor. Karar sürecini hızlandıran ve hem alıcı hem de satıcı nezdinde ciddi zaman tasarrufu sağlayan bu teknolojilerin internet ortamında olması ise sosyal medya ve tüm dijital mecralar aracılığıyla hedef kitleye erişimi artırıyor. 

3.    Ölçüm – Geleneksel pazarlama araçlarındaki en büyük sorun offline olmaları sebebiyle geri dönüş ve etkilerin ölçümünün çok kısıtlı ve hatta imkansız olması olarak karşımıza çıkıyor. Halbuki sanal ve artırılmış gerçeklik çözümleri, teknolojik alt yapıları gereği tüm dijital pazarlama çözümlerine entegre olmaları nedeniyle ölçümlenerek, pazarlama yatırımlarının şekillenmesine katkıda bulunuyor. Örneğin Google Analytics, Similarweb gibi internet trafik analiz çözümlerinden faydalanarak ziyaretçi sayısı, hangi ülkelerden trafiğin geldiği ve ne kadar vakit geçirildiği gibi bilgileri analiz etmek mümkün. Maalesef Türkiye’de önemli proje ve müteahhitlerin web sitelerinde bu metriklerin oldukça düşük olduğunu ve uluslararası karşılaştırmalarda emsallerin çok altında kaldığını görüyoruz. En çarpıcı detay ise bu web sitelerine gündemde yoğun şekilde yerini koruyan Arap ülkelerinden gelen ziyaretçi sayıların yok denecek kadar az olması. Yani bu sektörün çok güçlü ve nokta atışı yapılabileceği bir pazarlama aracından yoksun olduğunu görebiliyoruz.

4.    Deneyim – Maalesef ki çağımızda, yukarıda sözü geçen tüm pazarlama araçları, alıcıya deneyim sağlama konusunda kısıtlı kalıyor. Broşür ve sunumlarda kullanılan 3 boyutlu görsel ve videolarda gösterilen örnek dekorasyonlar tek tip oluyor. Örnek daireler varsa yüksek maliyetler nedeniyle az sayıda ve yine tek tip dekorasyon örnekleri ile hazırlanıyor. Dolayısıyla alıcıya ilgilendiği dairede yaşamın nasıl olacağı ile ilgili herhangi bir fikir veremiyor. Sanal & artırılmış gerçeklik çözümleri ise bu konuda önemli avantajlar sunarak, kullanıcıya değişik açılar, tercih ettiği renk, malzeme, mobilya ve dekorasyon seçimleri sunuyor. Diğer yandan sabit ekran üzerinden görüntülemenin yanı sıra sanal gerçeklik gözlükleri ile alıcılar artan bireyselleştirme eğilimine gerçeğe yakın deneyim sağlayarak cevap veriyor.

5- Etkileşim – En önemli bilgi kaynağı olan internette temel bilgilerin doğru aktarılmaması büyük kayıplara yol açabiliyor. Web sitelerinin trafiğini artıran ve etkileşimi sağlayan en önemli kaynak içeriktir. İnternet, sosyal medya ve tüm dijital kanallar ile entegre olabildiğinden sanal ve artırılmış gerçeklik çözümleri bütünsel etkileşim sağlayabiliyor. Bu sayede ise müteahhitler konut alıcılarını tanıyıp tercihlerini daha iyi anlayabilir ve daha güçlü müşteri ilişkileri kurabilir. Uzun vadede yapay zeka ile sanal ve artırılmış gerçeklik çözümlerin etkileşimi sayesinde alıcı tercihlerini daha iyi yansıtan ve dolayısıyla daha hızlı satılan projeler geliştirilebilir.

Gayrimenkul pazarlama araçlarına bakıldığında, satış ofisi ve örnek daire üzerine kurulu, hala alışagelmiş yöntemlerin kullanıldığı görülüyor. Bunun dezavantajı ise alıcı satış ofisine gelmediği sürece gerçek anlamda etkili olamaması. Halbuki sanal gerçeklik çözümleri ile fiziken var olmayan bir projeyi bile alıcıyla buluşturmak mümkün. Özellikle konut sektörü için güçlü bir pazarlama aracı olduğuna kuvvetle inandığım bu teknolojinin sektörde daha fazla örneğine rastlayacağımızı düşünüyorum.