Sektör nereye koşuyor..
Geçen hafta ki yazımızda geleceğe dair piyasa ve sektörle ilgili hedefler ve beklentiler üzerine çok güzel düşünceler sarf etmiştik ama nafile, piyasalar hafta içinde gene sarsıldı.
İçte ve dışta yaşanan kriz, beklenti ve siyasi süreç hiç te iç açıcı değil.
Piyasa aktörleri bu sürece bakarak Ekim ayında bir krizden bahsetmeye başladı.
Hatta bu gelişmeler ışığında hafta içinde USD nin artacağı yönünde genel bir beklentinin olduğunu da söyleyebiliriz.
Bu arada kredi faizlerinin yükselmesi yönünde bir trende girilmesi sektör açısından hiçte hoş olmayacaktır.
Sonuç olarak AKP nin kapatma davasından kaynaklanan beklentiyi de bu olumsuzlara eklersek önümüzde çok parlak bir tablo gözükmüyor.
Piyasalar özellikle inşaat sektörü açısından önümüzde ki 6 aylık zaman dilimi muğlak ve belirsizliklerle dolu.
Aslında bu durum ayağı yere basan büyük inşaat şirketlerini çok fazla etkileyecek mi diye sorarsanız, bence hayır.
Hatta inşaat proğramlarını da çok fazla aksatmayacaktır.
Çünkü ticari kredi ve borçla iş yapmayan şirketler hedefledikleri proğram çerçevesin de kendi yoluna devam eder ve yatırımlarını da kesmez.
Niye bu kadar iddialı söylüyorum çünkü kendi çalıştığım Saral İnşaat'ta sektörde faaliyet gösteren ayakları yere basan nadir şirketlerden biri.
Şu anda Silivri, Ömerli, Hadımköy ve Kemerburgaz Sunflower projelerini ahşap sistemli villalar konseptinde inşa ediyoruz.
Ticari konseptte ise Maslak Plaza, Gayrettepe ve Silivri İş merkezlerini ise kiralama amaçlı olarak inşaatlarına başlıyoruz ve yapılan proğramlar çerçevesinde yolumuza devam ediyoruz.
Bizler 37 yıldır sektör de faaliyet gösteren bir grubuz ve Türkiye'nin aydınlık geleceğine ve yarınlarına inanıyoruz.
Rahmetli Vehbi Koç büyüğümüzün '' Ülke varsa bende varım'' sözü her zaman bizlere ışık tutacaktır.
Bakmayın siz felaket senaryolarına, bu ülke bunca badireden sonramı yıkılacak! Şaşarım bu kafalara.
Bizler zaman zaman sektörel eleştiriler, uyarılar ve ikazlar yapıyoruz ama ülkenin kaderi ve geleceği bizim/hepimizin olduğu için bu durumu ayrı tutmak gerektiğinin de bilincindeyiz.
Bu sürecin önümüzde ki Ekim ayına kadar devam ettiğini varsayarsak önümüzde ki 6 aylık periyotta emlak ve proje satışlarında hem fiyatlarda hem de genel satış cirolarında ciddi düşmeler yaşanması bekleniyor.
Tabi bu durum emlak ve inşaat piyasasında özellikle satış ve pazarlamalarda yeni argümanların ve tekniklerin devreye sokulmasını zorunlu kılacak.
Bugün sektörde ciddi ve büyük proje üreten ve inşa eden şirketler/yatırımcılar teslimatlarda ve sonrasında özellikle müşteri memnuniyeti konusunda sıkıntı yaşamaktadır.
İnşa ettikleri projelerin dış cepheleri ve mimarisi görkemli hatta allı-pullu ama sonrasında müşteriyi kendi kaderiyle baş başa bırakan, her tarafından problem fışkıran ve muhatapsız projeler inşa edilmesi bana göre beceriksizlik ve talihsizliktir.
Sektörde faaliyet gösteren şirketlerin büyük kısmı doğru-düzgün iş yapmadığı veya yapamadığı için TOKİ ve Kiptaş gibi kuruluşlar bu açığı dolduruyor.
Bugün İstanbul'da inşa edilip teslimatı yapılan projelerin web'te bir forum açılsa ve insanlara satın aldıkları projelerden memnuniyetleri sorulsa inanın % 90'ı sınıfta kalacaktır.
Satış organizasyonlarının başında ki insanlar ve üst düzey yöneticiler site yönetim ve işletme konusunda kendilerden sonra ki dönem için müşteri memnuniyetini de ihmal etmemelidir.
Ben sattım benim işim bitti mantığı yanlış bir bakış açısıdır.
O müşteri/alıcı sizin hep müşteriniz olacak, memnuniyetini her zaman dile getirecek, tavsiye edecek veya vesile olacaktır.
Kısaca özetlersek müşteri memnuniyeti satışın en büyük adımlarından biridir.
Bu memnuniyet aynı zamanda itibar yönetiminin de bir ayağı ve kurumsal bir sunumudur.
Tabi Alıcı' lar da bu konularda soru sormalı ve devamında ki hizmet ve işletmeyi sorgulamadan ev almamalıdır.
Bakın projelerde ki iskan konusunu hiç açmıyorum o konu zaten Allah'a kalmış.
Sektörde faaliyet gösteren şirketler ticari ve etik değerler, misyon ve zihniyet üzerine kendi anayasalarını hazırlamak ve personelini de eğiterek yetiştirmek zorundadır.
Bu konuda en büyük görev profesyonellere düşmektedir.
Böyle dönemler şirketlerin eksiğini, gediğini ve misyonunu yeniden düzenleme için tam zamanıdır diye düşünüyorum.
Herkesin şapkasını önüne koyup nerede yanlış yapıyoruz diye sormasının zamanı gelmedi mi?
Biz Sunflower projelerini müşteri memnuniyeti üzerine satıyoruz, bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi?
İyi Haftalar.