Alkollü içkiler üzerindeki ÖTV oranının çok yüksek oluşu bu kaçak içki üretiminin ana nedenlerinden biridir diye düşünüyoruz. Kamuoyu belki bu konuda yeterince bilgi sahibi değil. Ama o insanların ölümüne sebep olan içkilerin hepsi bandrollü ürünler. Bu bandrollerin nasıl ve nereden alındıkları bellidir. Bandrolü siz kamu kurumlarından alırsınız. Söylemek istediğim, bu tür denetimlerin çok sağlıklı bir şekilde yapılıp işletilmesi gerekir.
Turizm sektörünün biraz daha farklı bir gözle bakılarak ele alınması lazım. Sektör mensuplarının birçok anlamda direncinin arttırılmasına ihtiyaç var. Çünkü Türkiye’nin petrolü yok ama böyle bir zenginliği var. Biz bunu doğru değerlendirir, doğru kullanırsak bu gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz en önemli değerlerimizden birisi olacaktır. Onun için bu sektöre stratejik bir sektör olarak bakıp değerlendirmeliyiz.
Artık turizm mevsimi geldi. Sektörde neler olup bitiyor? Bu sorulara en iyi yanıt verecek isim Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık. Bir konferansa katılmak için hazır Antalya’nın doğusundaki Belek’e gelmişken Osman Ayık’la konuşmamak olmaz. Ama onun işyeri tam da aksi yönde Beldibi’nde. Arada onlarca kilometre uzaklık var. Yine de Osman Ayık oralardan kalkıp söyleşimiz için geldi. Söyledikleri özetle, turizm sektöründe hâlâ sorunlar olsa bile Türk turizmi dünyada parlayan yıldız. Önümüzdeki iki yıl içinde de Türkiye dünya turizm sıralamasında ilk beş ülke arasına girecek.
KKTC’den yeni döndünüz ve benimle konuşmak için ayağınızın tozuyla Belek’e kadar geldiniz. KKTC’de turizmin ve otelcilerin durumu nasıl?
O.A.- Son yıllarda Türkiye’nin yaşadığı gelişmelerin benzeri KKTC’de de yaşanıyor. İstatistiklere bakıldığında Türkiye turizm açısından dünyanın en parlak ülkelerinden birisi konumunda. Bunun paralelinde KKTC’de de çok ciddi bir hareketlenme var. Geçen yıla kıyasla KKTC ziyaretçi sayısını yüzde 40 dolayında arttırmış. Kuzey Kıbrıs’ta devam eden çok ciddi turizm yatırımları ve projeleri de var. Yatak kapasitesi 20 binlerle ifade edilebilir noktalara ulaşmış. Bütün bunların yanında 12 aya yayılan turizm yapmak Kuzey Kıbrıs’ta şu anki şartlar altında çok da kolay değil. Bunun temel nedeni Kuzey Kıbrıs’a uygulanan ekonomik ambargolar. Bunun devamı olarak Kuzey Kıbrıs uçuşlara kapalı bir bölge. Uçuşlar sadece Türkiye üzerinden yapılabiliyor.
Bütün bu sorunlarının dışında Kuzey Kıbrıs, Güney Kıbrıs’a kıyasla var olan ya da işletmeye açılacak olan tesisleri itibarıyla çok daha dinamik, ürün anlamında da çok daha güzel konumda olan bir bölge. Oradaki arkadaşlarımız çok arzulular; iyi iş yapmak, iyi sonuçlar almak istiyorlar. Kamu yöneticileri de aşağı yukarı onlarla paralel düşünüyorlar. Turizmi kendileri için stratejik önemi olan bir sektör olarak görüyorlar. Turizm Kuzey Kıbrıs’ın refahına ciddi katkılar sağlayacak bir enstrümandır. Biz de Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) olarak oradaki arkadaşlarımızla her türlü işbirliğine varız; olmaya da devam edeceğiz.
Türkiye genelinde otellerde yatak sorunu oluşmaya başladı. Özellikle İstanbul otellerinde, en ölü mevsimde bile artık oda bulmak hemen hemen imkânsız hale geldi. Öte yandan her yanda otel açma faaliyetleri de bütün hızıyla sürüyor. Bu sıkıntının kaynağı nedir?
O.A.- TÜROFED ülkede 12 bölgenin katılımıyla oluşmuş bir federasyon. Biz Türkiye’nin konaklama sektörünün şemsiye örgütü, en büyük temsil yapısıyız. Türkiye bu sektörde dünyada en önde koşan ülkelerden birisi. Türkiye, pazarın gelişimine en hızlı ayak uyduran, en hızlı refleks gösteren, en dinamik ülkelerden birisi. Sürekli ürün gelişimi sağlıyor; ürün yelpazesini geliştiriyor. Aynı zamanda da pazara sürekli yeni ürünler sokabiliyor. Dolayısıyla da bu dünyada büyüyen ve gelişen talebe çok seri cevap veriyor. Yeter ki İstanbul’da gereken birtakım düzenlemeler yapılabilsin. Bugün İstanbul’un en temel sorunu trafik. İstanbul’a ulaşımda sorun yok. THY’nin son yıllardaki girişimleri sayesinde İstanbul dünyanın en önemli atlama noktalarından birisi haline geldi. Ama ziyaretçi havaalanına iner inmez şehir içindeki trafik sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Bu aşıldığı takdirde İstanbul çok yakın bir zamanda ifade ettiğim ziyaretçi sayısına ulaşabilir. İstanbul’un mevcut yatak kapasitesi çok fazla değildi. Yeni yatırımlarla bu belli bir seviyeye gelmeye başladı. Şu an için İstanbul’da bir tıkanma noktası da gözükmüyor. Önümüzdeki birkaç yıl içinde İstanbul’da yeni 20 bin yatak devreye girecek.
Kaçak içkinin nedeni yüksek ÖTV
Bir de insanların ölümüne yol açan kaçak içki konusunda ne yaptınız?
O.A.- Bu çok önemli bir sorundur. Ama sektörün burada ciddi bir sorumluluğu yoktur. Sorumluluk üretim ve denetim aşamasındadır. Bunu kamunun turizm sektörü üzerinden değil, bilfiiil yerinde yapması lazım.
Alkollü içkiler üzerindeki ÖTV oranının çok yüksek oluşu bu kaçak içki üretiminin ana nedenlerinden biridir diye düşünüyoruz. Kamuoyu belki bu konuda yeterince bilgi sahibi değil. Ama o insanların ölümüne sebep olan içkilerin hepsi bandrollü ürünler. Bu bandrollerin nasıl ve nereden alındıkları bellidir. Bandrolü siz kamu kurumlarından alırsınız. Söylemek istediğim, bu tür denetimlerin çok sağlıklı bir şekilde yapılıp işletilmesi gerekir. Belki turistik işletmelerde farklı bir ÖTV uygulamasına gidilmesi sonuç verici olabilir. Birçok tesisimizin ana kalem olarak kullandığı ürünlerden birisi alkollü içeceklerdir.
Gıda üretiminde de benzer sorunlar var. Türkiye’de merpen altı üretimler hâlâ sürüyor. Bunlar pazarda satılabilir konumdadır.
İstanbul’un yeniden planlanması gerekli
Tüm Marmara Bölgesi önemli bir turizm merkezi haline getirilebilir. Ama Marmara’nın en öne çıkan sıkıntısı çevre sorunları. Kirlenme söz konusu
Peki, sorun sadece yatak kapasitesinin azlığı ve trafik mi? İstanbul’un yeniden planlanmaya ihtiyacı yok mu?
O.A.- İstanbul’u bir havza olarak düşünüp yeniden planlamak lazım. İstanbul çok yakın mesafelerde İstanbul’a birçok şeyi sunabilir. Bunu sadece İstanbul şehir merkezinde oluşan bir turizm hareketi olarak da görmemek gerekiyor. Hem yurtiçi hem yurtdışında İstanbul üzerinde dönen bir trafik zaten var.
İstanbul’un artık yakın çevresi ve havzasını da çözmemiz lazım. Bunun için de yeni bir planlamaya ihtiyaç var. İstanbul ve Marmara Bölgesi’ni artık bir bütün gibi düşünüp ona göre bu plan yapılmalı. Bu şekilde tüm Marmara Bölgesi önemli bir turizm merkezi haline getirilebilir. Ama Marmara’nın en öne çıkan sıkıntısı çevre sorunları. Kirlenme söz konusu. Bütün bunları gündeme alıp sürdürülebilir anlamda bir çözüme kavuşturduğumuz zaman İstanbul’un yaratmış olduğu bu sinerjiyle biz tüm bölge için sadece sanayi bir kaldıraç olmaz. Turizm de ülke için ekonomik bir kaldıraç haline gelebilir. Bence siyasi otoritenin bunu çok hızlı biçimde düşünüp bir planlama yapmasında sonsuz fayda vardır.
Genelde turizm sektöründe ciddi sorunlardan birisi ÖTV oranının yüksek oluşu. Başka sorunlar da var. Bunları nasıl aşabiliriz?
O.A.- Biz hep Türkiye’nin en reel sektörünün turizm olduğunu söyleriz. Çünkü Türkiye ekonomisine gerçek anlamda en yüksek katma değeri sağlayan sektörlerden birisidir. Belki de en baştakidir.
Bu sektör aracılığıyla elde edilen gelirin yüzde 95’inden fazlası ülkede kalıyor. En yüksek istihdamı sağlayan bu sektördür. Gelir dağılımına en fazla katkıyı da sağlar. 50’nin üzerinde farklı sektöre de kaynak aktarır; sinerji verir. O nedenle de bu, Türkiye’nin stratejik sektörlerinin başında gelir.
Turizm sektörünün biraz daha farklı bir gözle bakılarak ele alınması lazım. Sektör mensuplarının birçok anlamda direncinin arttırılmasına ihtiyaç var. Çünkü Türkiye’nin petrolü yok ama böyle bir zenginliği var. Biz bunu doğru değerlendirir, doğru kullanırsak bu gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz en önemli değerlerimizden birisi olacaktır. Onun için bu sektöre stratejik bir sektör olarak bakıp değerlendirmeliyiz.
Turizm zaten son açıklanan teşvik uygulamalarına göre eğitim ve sağlıkla birlikte stratejik sektör olarak öne çıkmadı mı?
O.A.- Böylece doğru bir iş yapıldı. Ama uygulamada da bunun sağlanmasıyla ülke ekonomisine en büyük fayda ve katkı sağlanmış olacaktır. Bunların yanı sıra birtakım sıkıntılar sürüyor. Bunların başında özellikle kıyılardaki tesislerimizin 12 ay süreyle kullanılabilmesi için istihdam üzerindeki vergi yükünün mutlaka düşürülmesi lazımdır. Bunun düşürülmesi sektöre yapılacak en önemli desteklerden birisi olacaktır.
Yüksek KDV oranı bizim için sorundu. Ama siyasi otorite önemli bir hamle yaparak KDV’yi turizm sektörü için yüzde 18’den yüzde 8’e düşürdü. Bu bizim sektör için çok önemli bir destek oldu.
Bir de sektörde hijyen konusunun sorun olmaya devam ettiği söyleniyor...
O.A.- Bu konuda çok önemli yol almamıza rağmen Sağlık Bakanlığı’nın sıkı denetimleri sürüyor. Sektöre bu bakımdan yapılan acımasız eleştirilerin arkası gelmiyor. Sektörü bu konularda rahatlatmak lazım.
PORTRE OSMAN AYIK
Sivas, 1958 doğumlu. Ünlü milli güreşçilerimizden Ahmet Ayık’ın oğlu. ODTÜ Metalürji Mühendisliği Bölümü’nde yüksek öğrenimini yaptı. Kanada’da Queens Üniversitesi’nde metalürji mühendisliği alanında lisansüstü derecesini aldı. 1985’te Türkiye’ye döndü. 1986’dan beri turizm sektöründe aktif olarak çalışıyor. 2003-2008 arası Akdeniz Otelciler Birliği Başkanlığı’nı yürüttü. Aralık 2011’de de Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanlığı’na seçildi.
Cumhuriyet Gazetesi/LEYLA TAVŞANOĞLU