Sel ve düşündürdükleri...
Geçtiğimiz günlerde Silivri, Selimpaşa ve Trakya'nın bazı bölgelerinde meydana gelen yağmur ve selin açtığı felaketler inanılmazdı..kimsenin aklına gelir miydi?
Doğal felaketler insanoğluna ihmallerini ve hatalarını gösteriyor ve uyarıyor; işini doğru yap diye.
Büyük geçmiş olsun.
Her musibet ve felaket insanoğlunda onulmaz yaralar açıyor..ancak derslerde veriyor.
Bakınız bu felaketten sonra yetkililer bir açıklama yaptı ve ıslah edilmesi gereken İstanbul da mevcut 70 derenin olduğunu söyledi.
İyi de bu zamana kadar bu derelerin ıslahı neden yapılmadı derseniz cevap olarak bahane ve sebeplerin bini bin gidiyor.
Peki kamuoyunun beklentisine ciddi cevap vermek ve bunları imar dışına alıp ıslah etmek gibi bir görevimiz olduğunu bu derslerden inşallah anlarız.
Bu durum şu sözü akla getiriyor; Bir musibet bin nasihattan iyidir derler.
Bazı işleri insanoğlu bu tür felaketlerle öğreniyor.
Hiç değilse bu sefer işi ciddiye almak lazım.
Yaradan diyor ki ''ey insanoğlu, benim yaratığım eserlerimi bozma'' diyor.
Biz ne yapıyoruz, inadına tabiatta ki bu muhteşem tabloyu bozmak için yarış ediyoruz!
Dere var, kenarına ev yapıyoruz..toprağın topoğrafik yapısını bozuyoruz .
Akabinde de yağan yağmur sel oluyor ve ortaya çıkan tablo inanılmaz..trilyonluk zarar, ziyan, ölü ve yaralı.
Fay hattının üzerine yüksek binalar yapıyoruz, sonuç hep felaket.
Peki bu musibet ve felaketler neden hep bizi buluyor derseniz bu tamamen insanoğlunun açgözlülüğü, basiretsizliği ve bilgisizliğinden kaynaklanmıyor mu?
Boğazını düşünen insanoğlu tad ve lezzet için organik tarıma inanılmaz paralar harcıyor ama proje ve yatırım oldu mu gözü hiçbir şey görmüyor!
Bu durum sadece Silivri ve bölgesi için geçerli değil tabi ki..İstanbul un her tarafı böyle.
Bakın Güneşli de Ayamama deresi var..Ne oldu, gene ıslah edilmeyen dere yatağı taştı ve büyük zarar-ziyan ve canı yanan aileler..
Bakınız küçük bir örnek vereyim; Kanada da inşaat izni verilirken arsanın topoğrafik yapısı aynen korunarak ve hiç hafriyat yapılmadan evlerin inşa edilmesi zorunlu tutuluyor.
Neden, çünkü tabiatta meydana gelebilecek bu tür doğal afetlere karşı doğanın yaratılış dengesi bozulmasın ve önlem olsun diye alınıyor.
Silivri bölgesini iyi bildiğimiz için açık ve net konuşuyorum; Geçmişte toprağın topoğrafik yapısını bozan, imara açan ve oynayan kim varsa burada suçlu odur.
Geçen dönem bölgenin altyapısının yapıldığını söyleyen yetkili zevat ise neyin alt yapısını yapmış, işte orası belli değil.
Mimar Sinan 500 sene evvel Silivri ye 5 gözenekli bir köprü inşa etmiş.
Geçmiş dönemlerde ki yönetimler ise bu köprünün 3 gözeneğini kapatmışlar,
iyi mi!
Sonuçta ne oldu derseniz, tabiat intikamını bizlerden çok acı bir şekilde aldı.
500 sene evvel bunu düşünen, derenin debisini hesap eden Mimar Sinan ise haklı çıktı..bugüne bakıyorum da bilgi, teknoloji ve donanım olarak her şey var ama felaket ve helaket asrında ortalıkta kılavuz yok!
Demek ki akıl çağda değil insanda.
Bilgi çağında yaşadığını iddia eden bizlerin 500 sene evvel yaşayan bir dahinin tabiatta gördüğünü bizler hala göremiyorsak o zaman yaşadığımız bu zaman da bu havayı solumamız bile haramdır.
İyi haftalar.
[email protected]