26 / 11 / 2024

Selim İnan: Mersin'de yeni imar planı hazırlanmalı!

Selim İnan: Mersin'de yeni imar planı hazırlanmalı!

Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selim İnan, 30 Temmuz'da Mersin Körfezi'nde meydana gelen depremin nedeni, Mersin ve yakın yöresinin deprem potansiyeli ile ilgili bir değerlendirme yaptı.




Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Selim İnan, Mersin Üniversitesi'nin resmi internet sayfasından yaptığı değerlendirmede; 30.07.2015 tarihinde saat 01.00.55'de Adana, Hatay, Gaziantep ve özellikle Mersin kıyı kesiminde oturanların yakından hissettiği 5.2 büyüklüğündeki depremin panik yarattığını ifade etti. Prof. Dr. İnan, bu şiddette bir depremin, bilim adamları tarafından genelde 'küçük-orta ölçekli' olarak yorumlandığını aktardı. Mersin ve yakın yöresinde gözlenen depremlerin aktif faylara (Ecemiş Fayı, Namrun Fayı, Mut Fayı, Ovacık Fayı, KarsantıKaraisalı, Karataş, Yumurtalık Fayı vb.) bağlı olarak geliştiği, bu fayların da son yüzyıl içersinde 5.5'ten büyük deprem üretmediklerine dikkat çeken Prof. Dr. İnan, gelecek yıllar içinde de büyük ölçekli (6'dan büyük) bir deprem potansiyelinin olmadığına işaret etti. Prof. Dr. İnan açıklamalarını şöyle sürdürdü: 


YENİ İMAR PLANI HAZIRLANMALI 

"Bununla birlikte,  Adana  yakın yöresi (Karsantı, Karaisalı, Yumurtalık, Pozantı güneyiGülek Boğazı vb.) ile Akdeniz'de meydana gelebilecek büyük ölçekli bir depremde (6.5 den büyük) Erdemli-MersinTarsus arasında gevşek zemin üzerine çok katlı yapılanma nedeniyle büyük hasarlara neden olabilecektir. Bu nedenle bu bölgelerde bir an önce yeni bir imar planı hazırlanmalı, çok katlı bina yapımından biran önce vazgeçilmeli ve eski yapılmış binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca deprem öncesi, sırası ve sonrasında alınacak olan bireysel önlemler hakkında bilgi sahibi olmak gerekmektedir."  


ZEMİN VE BİNA KALİTESİNE BAĞLI 

Prof. Dr. İnan'ın, depremin jeolojik özellikleri ile Mersin ve yakın yöresinin depremselliğini özetlediği açıklaması şöyle: "Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nin ölçümlerine göre deprem 30.07.2015 Mersin Körfezinde meydana gelen depreminin yeri tarihinde Adana ili Karataş ilçesinin Tuzla Köyü açıklarında 18 km derinliğinde ve 5.2 büyüklüğünde gerçekleşmiştir. İlk belirlemeler göre herhangi bir hasar görülmemiştir. Zaten bu ölçekli bir depremin hasar vermesi de beklenmemektedir. Meydana gelen bu deprem çok büyük olmamasına rağmen şiddetlice hissedilmiştir. Bunun nedenleri çoğunlukla zemin ve bina kalitesine bağlıdır. Depremler genellikle fay olarak adlandırdığımız kayaların kırılması sonucunda açığa çıkan gerilim enerjisidir. Bir bölgenin depremselliği dendiğinde o bölgedeki aktif fayların uzanımı ve deprem üretme potansiyele akla gelir. 


FAYLARIN ETKİLERİ 

Prof. Dr. İnan, Mersin ve yakın yöresinde aktif faylar ve bunların etkilerini şöyle anlattı: "Mersin ve yakın yöresi (Tarsus, Adana) için en önemli tehlikeyi, bölgedeki aktif faylar ile bu faylara olan uzaklıklar oluşturmaktadır. Orta ve Doğu Anadolu Bölgelerini içeren aktif kırık haritasına bakıldığında, Mersin'in kuzeyinde Çamardı ile Gülek Boğazı arasında doğrultu atımlı Ecemiş Fayı yer alır. Gülek Boğazı ile Karsantı-Karaisah arasında ise kuzeydoğugüneybatı doğrultusunda uzanan Karasantı-Karaisalı Fay Zonu bulunmaktadır. Son yapılan çalışmalarda, Gülek Boğazı ile Anamur arasında da yine doğrultu atımlı Namrun Fay Zonunun (segmentinin) varlığı ortaya çıkarılmıştır. Diğer önemli bir fay zonunuda 1998 Adana depremine neden olan Yumurtalık-Karataş Fayı oluşturur. Bunların dışında Akdeniz içersinde ve Kıbrıs'tan geçen önemli bir kırık hattı daha bulunmakta olup, Akdeniz'de meydana gelen depremlerin kaynağını oluşturmaktadır. Mersin ve yakın yöresine en yakın kırık hattı Ecemiş Fay zonunun bir parçasını oluşturan Namrun Fayıdır (Koçyiğit ve Beyhan,1998, İnan ve Ekingen, 2007). Namrun Fayı (segmenti) batıda, Gülek Boğazından başlar, güneybatıya doğru sırasıyla, Namrun (Çamlıyayla), Arslaııköy, Sorgun Kuzeyi, Kurtsuyu Deresi, Göksu İrmağı, ve Demirözü'nden geçerek Anamur kuzeyinde son bulur. Doğrultusu boyunca bir iki yerde sıçramalar yapar. Ayrıca Namrun Fayı ile MersinAnamur kıyı şeridi arasında kalan bölgede daha küçük ölçekli çok sayıda kırıklar da yer almaktadır. Bunların dışında Mut civarında Mut Fayı ile Ovacık-Silifke arasında uzanan Ovacık Fayı önemli kırık hatlarına karşılık gelmektedir. BbnrapMfi Bulgaria Gerek kırık (fay) haritası, gerekse deprem dağılımları haritası, Mersin'in kuzeydoğusunda yer alan Ecemiş Fayı; kuzeyde yer alan ve Ecemiş Fayının batıya devamını oluşturan Namrun Fayı ile Mut Fayı; güneyde yer alan Ovacık Fayı; Silifke ile Mersin kıyı şeridi ile Namrun Fayı arasında yer alan çok sayıda küçük ölçekli faylar ile Tarsus kuzeydoğusunda ve doğusunda uzanan fayların deprem üreten aktif faylara karşılık geldiğini belgelemektedir. Kuzey kesimleri ise (Güzeloluk, Arslaııköy, Çamlıyayla, Gözne vb.) daha sert ve sağlam kayaçlar üzerine kurulmuştur. Deprem sırasında gevşek zeminler, sağlam zemin ve kayalara oranla çok daha fazla.


55 ADET DEPREM KAYIT EDİLDİ 

1900 yılından günümüze kadar Mersin ve yakın yöresinde meydana gelen büyüklükleri 3'ten fazla olan depremlerin Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre istatistik çalışması göre, son yüzyıl içersinde, 3-3.9 büyüklüğünde 36 adet, 4-4.9 büyüklüğünde 16 adet ve 5-5.9 büyüklüğünde 3 adet olmak üzere 55 adet deprem kayıt edilmiştir. Son yüzyılda büyüklüğü 4 ten fazla olan depremlerin iki tanesi deniz içerisinde, geri kalanı karada gerçekleşmiş olup, bunlarında aktif kırıklar ile yakın yöreleri üzerinde yer aldığı görülmektedir. 5.5'ten küçük ve çoğunlukla 3-4 büyüklüğü yoğunlaşması ve fayların parçalı-küçük olması bu fayların, Kuzey Anadolu'da olduğu kadar büyük ölçekli ve yıkıcı deprem üretmeleri beklenmemelidir. Depremsellik açısından diğer önemli bir neden de bölgedeki kaya birimleri ile zemin özellikleridir. 


EN BÜYÜK HASAR GEVŞEK ZEMİNLERDE 

Erdemli-Mersin-Tarsus arasında yer alan kıyı şeridi ile yerleşim yerlerinin (Erdemli, Çeşmeli, Kargıpınarı, Tece, Davultepe, Mezitli, Mersin Merkez, Karaduvar, Kazanlı, Tarsus vb), genelde gevşek ve sıkı tutturulmamış zeminler üzerinde yer aldığı daha fazla etkilenmekte ve en büyük hasarlar burada gözlenmektedir. Bu nedenle gevşek zeminler (sulu zemin, alüvyon vb.) üzerine mümkün olduğu kadar az katlı (maksimum 4 kat) ve sağlam bina yapılmalıdır. Bununla ilgili çok kötü örnekler hem Kocaeli hem de Düzce depremlerinde yaşanmış, onbinlerce bina sırf bu nedenle yıkılmış ve binlerce insan yaşamını yitirmiştir. Tüm bunlar acı bir gerçek olarak karşımızda dururken, Erdemli-Mersin-Tarsus kıyı şeridinde 14 -20 katlı binalar kondurulmuş, daha sağlam olan kuzey kesimlerde ise tam tersine tek veya iki katlı evler yapılmıştır. Bu şekilde özellikle 6 ve 6'ya yakın bir büyüklükte meydana gelebilecek bir deprem (burada çok görülmemesine karşın), Erdemli-MersinTarsus sahil bandı ve yerleşim alanlarında ı çok büyük hasarlara (çok sayıda insanın ölümüne ve binlerce binanın yıkılmasına vb.) neden olabilir. Ayrıca, Adana ve yakın yöresinde (Ceyhan, Yumurtalık, Karsantı, Karaisalı vb.) meydana gelebilecek 7 veya daha büyük ölçekli bir deprem ile Kıbrıs yayı üzerinde gelişebilecek (Akdeniz içerisinde) bir deprem bu sahil şeridinde oldukça yıkıcı hasarlar oluşturabilir (Bina ve zemin özelliklerinin kötü olması nedeniyle). 


6' DAN BUYUK DEPREM POTANSİYELİ TAŞIMIYOR 

Eski binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr.İnan "Mersin ve yakın yöresinde gözlenen depremlerin aktif faylara (Ecemiş Fayı, Namrun Fayı, Mut Fayı, Ovacık Fayı, Karsantı-Karaisah, Karataş, Yumurtalık Fayı vb.) bağlı olarak geliştiği, bu faylarında son yüzyıl içerisinde 5.5'ten büyük deprem üretmedikleri dikkate alındığında, gelecek yıllar içinde büyük ölçekli (6'dan büyük) bir deprem potansiyeli taşımadığı söylenebilir. Bununla birlikte, Adana yakın yöresi (Örneğin, Karsantı, Karaisalı, Yumurtalık, Pozantı güneyi-Gülek Boğazı vb.) ile Akdeniz'de meydana gelebilecek büyük ölçekli bir depremde (6.5 den büyük) Erdemli-Mersin-Tarsus arasında gevşek zemin üzerine çok katlı yapılanma nedeniyle büyük hasarlara neden olabilecektir. Bu nedenle bu bölgelerde bir an önce yeni bir imar planı hazırlanmalı, çok katlı bina yapımından biran önce vazgeçilmeli ve eski yapılmış binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca deprem öncesi, sırası ve sonrasında alınacak olan bireysel önlemler hakkında bilgi sahibi olmak gerekmektedir" dedi. 


Hakimiyet


Geri Dön