Eğitim

Selim Sesler: Romanım diye ev satmadılar

Diğer açılımlar kadar gündemi meşgul etmeyen 'Roman açılımı' mevzu bahis topluluk arasında konuşulmaya devam ediyor

Sanatçı duyarlılığıyla meseleye yaklaşan dünyaca ünlü müzisyen Selim Sesler, bir 'Roman' vatandaş olarak yaşadıklarını anlattı. Roman olduğu için oğlu konservatuara alınmayan, ev dahi satılmayan Sesler, açılımı sevinçle karşıladıklarını söylüyor. 
 
Beyefendiliğini perçinleyen, üzerinden hiç çıkarmadığı takım elbisesi ve mütevazı tavırlarıyla dikkat çeken Selim Sesler, siyasilerin konuştuğu meseleler hakkında yorum yapmaktan çekindiğini söyleyerek konuya giriyor. Etnik kimliğinin getirdiği kaygılarla yaşanan süreci merakla izlediğini ifade ediyor. Yakın çevresinin yaşanan gelişmelerden ötürü umutlu olduğundan bahsediyor. Romanların pek çok meseleye pozitif yaklaştıkları gibi açılımı da sevinçle karşıladıklarına değiniyor.

Edirne Keşan doğumlu klarnet ustası, müzik hayatı boyunca etnik kimliğini hiç saklamamış. Yıllardır yabancı sanatçılarla tanışıp konserler veren Sesler, "Biz kendi Roman açılımımızı zaten yaptık. Ben bütün Avrupa'ya Amerika'ya yıllar önce açıldım." diyerek konuyu aşan bir yorum yapıyor.

"Oğlumu konservatuvara almadılar"

14 yaşından bu yana profesyonel olarak müzik icra eden Selim Sesler, Roman olduğu için sosyal hayatta yaşadığı dışlanmışlığı birkaç örnekle anlatıyor. 15 sene önce konservatuvarda eğitim almasını istediği oğlu Ramazan Sesler, iki kez başvuruda bulunduğu halde giriş sınavlarına dahi alınmamış. Yaşadıklarına rağmen ideallerinden vazgeçmeyen genç Sesler de bir müzisyen ve babasının grubunda çalıyor. Son yıllarda konservatuvarların Roman çocuklara açık olmasına seviniyor Selim Sesler ve yıllar önce yapılan bu adaletsizliğin şimdi giderildiğine inanıyor.

Roman mahallelerinin böylesine dışarıya itilmiş olmalarını eleştiren Sesler, birkaç yıl önce memleketi Keşan'da ev almak isterken kapıdan çevrildiğinden bahsediyor. Ev sahibesi, emlakçıya bir an önce evi satmak istediğini söylese de evin yeni adayını kapıda gördüğü anda fikrini değiştirir. Sesler, "Evi görmek için gitmiştik. Kapıyı açtığı anda yüzünün şekli değişti. Daha sonra evi satmaktan vazgeçtiğini söyledi." diyor.

Birkaç akşam önce ise hali vakti yerinde, eğitimli bir topluluğun Roman kelimesi üzerine alaycı konuşmalarına ve gülüşmelerine şahit olmuş. Sesler, "Niçin öyle yapıyorsunuz? Roman insan değil mi? Bir değişiklik mi var bende? Dilim yanlış mı konuşuyor? Hayır efendim. Hepimiz Muhammed'e inanıyoruz. Dinimiz İslam. Bu kadar basit. Türk olan öldüğü zaman başka yere, Roman olan başka bir yere mi gömülüyor? Her ikisi de toprağın altına giriyor? Herkes toprağa giriyor." diye tepkisini ifade ediyor.

'Orduda üst rütbeli Romanlar var'

Selim Sesler, sanat dünyasında Roman olduğunu gizleyen ünlülerin varlığından bahsediyor. İsim vermek istemiyor, "Gidin adamı bir de memleketinde, sülalesiyle görün. Anlarsınız. Hüsnü Şenlendirici gibilerin haricinde pek çoğu kimliğini gizler. Ama ne var yani saklanacak? Roman olmak ayıp mı? Ama ne yaparsa yapsınlar, onları sazı ele veriyor. Bunu en iyi Romanlar çalar. Madem gizliyorsun bırak mesleği, başka iş yap. Ticaretle uğraş. Müzisyenlik yapma. Ama biz gocunmuyoruz." diye konuşuyor. Etrafında eğitimli Romanların fazla olmadığına değinen Sesler, kamuda yüksek mevkilerde ve orduda rütbeli Romanların olduğunu söylüyor. Bunların ancak kendilerini maskeleyerek mesleklerini icra ettiklerini söylüyor.

Roman vatandaşların önündeki iki büyük sorun işsizlik ve eğitimsizlik Selim Sesler'e göre. Konuyla ilgili yakın bir akrabasının yaşadıklarını anlatıyor: "Benim amcamın torunu lisede okul birincisiydi. Kuzenim, evini satıp oğlunu üniversiteye sokmak istedi. Çok başarılı, üstün zekalı bir çocuktu. Ama sonunda babası üniversiteye gönderemedi. Liseden mezun oldu. Şimdi oturuyor ıvır zıvır işler yapıyor. Lise mezununun da yapacağı işler var elbette, ama iş vermiyorlar."

İşyerlerinde Romanların çalıştırılmadığına dikkat çeken Sesler, mağazaların, marketlerin, fabrikaların kaç tane Roman çalıştırdığını gözlemlememizi istiyor. Ayrıca Romanların suça meyilli olduğu önyargısına katılmıyor ünlü klarnet ustası: "Al bakalım çalıştır, bir dene ne yapacak? Çalıştığı zaman güzel para kazanacak, çoluk çocuğuna ekmek götürecek. O zaman o da insan gibi yaşayacak. Ama sabahın köründe kalkıyor, gidiyor kâğıt, pet şişe topluyor. Bununla geçinmeye çalışıyor. Rahat bir yaşamı, sosyal güvencesi, sigortası olsun bakalım, sonra ne oluyor?"

Avrupalı Romanların şartları bizden iyi
Avrupa'daki Romanların Türkiye'dekilerden daha refah bir yaşam sürdüğü görüşünde Selim Sesler. Birçoğu göçebe hayatı sürdüren Avrupa Romanları, özellikle İspanya'da kültürel bir zenginlik olarak kabul ediliyor. Sesler, eğitimli olanlarının sayısının yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Ayrımcılığın Bulgaristan, Romanya, Yunanistan gibi Balkan ülkelerinde belirginleştiğine değiniyor. Bu durumu ülkenin gelişmişlik düzeyine bağlayan Sesler, "Doğu'ya geldikçe ayrımcılık artıyor. Bu biraz da ülkenin gelişmişliğiyle ilgili. Avrupa bunları aşmış, orada kültürel çeşitlilik daha çok. İnsanı insan gibi görüyorlar. Bir sürü ırk bir arada yaşıyor. Türkiye'de de farklı etnik kökenlerden çok sayıda insan var. Ama burada tek tipleştirme politikaları var." ifadeleriyle duruma yorum getiriyor.
 
Her ülkede hayranı var
1957 Keşan doğumlu Selim Sesler'in kökenleri Selanik'e kadar uzanır. 9-10 yaşlarında klarnet çalmaya başlayan sanatçı, müzisyen bir aileden gelir. 14 yaşında düğünlerde çalarak profesyonel meslek hayatına atılır. Kışlada bandocu olarak askerlik görevini icra ettiği yıllarda nota öğrenir. Müzikte ilerlemek adına iki yıl sonra eşi ve çocuğuyla birlikte İstanbul'a yerleşir. Repertuvar ve nota geliştirmek için musiki derneklerine üye olur. Solistlerin arkasında gazinolarda ve restoranlarda çalar. Müzeyyen Senar, Şükran Ayla,Osman Yağmurdereli klarnetiyle eşlik ettiği isimler arasındadır. Zamanla, kendi deyimiyle 'evrensel otantik müzik' çalışmalarına ağırlık verir. İlk albümü 'Grup Karşılama'yı 1997'de Kanadalı müzisyen Brenna Mccrimmon'la ortaklaşa çıkarır. Daha sonra festivallerde çalmak için Kanada'ya gider. Sesler'in ilk yurtdışı müzik deneyimi ise 1993 yılında ünlü prodüktör Selahattin Erköse organizasyonuyla Berlin Duvarı'nın yıkılış kutlamalarında gerçekleşir. İkinci albümü 'Keşan'a Giden Yollar' 2002 yılında çıkar ve Amerika müzik listelerinde ilk sıralara yükselir. Sinema dünyasında görünmesi ise Türk asıllı Alman yönetmen Fatih Akın'ın ödüllü filmi 'Duvara Karşı'da, Sesler'e müziğiyle yer vermesiyle olur. Akın, bir diğer belgesel filmi 'Köprüleri Aşmak: İstanbul Hatırası'nın açılışını yine Selim Sesler ve müziğiyle yapar. İlerleyen zamanlarda müzik dünyasının Amerika'daki iki önemli mekanı 'Carnie Hall ve CazzPup'ta konserler veren klarnet ustası, Avrupa, Amerika, Japonya ve Kanada gibi ülkelerde hayranlarıyla buluşmaya devam ediyor.
Zaman/Esin Kaya