Şerafettin Aşut: Arsa rantıyla yeni Türkiye mucizesi mümkün değil!
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Aşut, “Ülkemizin basit siyasi kavgalara değil, milleti birbirine kenetleyecek büyük hedeflere ihtiyacı var. Arsa rantı ile yeni Türkiye mucizesi yaratabilmek mümkün değil” dedi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Türkiye’nin 15 yıldır orta gelirli ülkeler grubundan yüksek gelirli ülkeler grubuna geçemediğini belirterek, “Ülkemizin basit siyasi kavgalara değil, milleti birbirine kenetleyecek büyük hedeflere ihtiyacı var. Arsa rantı ile yeni Türkiye mucizesi yaratabilmek mümkün değil” dedi.
MTSO Başkanı Aşut, yazılı bir açıklama yaparak, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu sıkıntıları ve üst gelir grubu ülkeler arasına girebilmesi için yapması gerekenleri değerlendirdi. 10 yıl önce orta gelirli bir ülke olan Türkiye’nin bugün hala aynı yerde olduğuna dikkat çeken Aşut, geçen 10 yılda ekonomide büyük gelişmeler yaşandığını, ancak rakip ülkelerde de gelişme olduğunu kaydetti. Bu nedenle Türkiye’nin, büyük sıçramalar yapmadan üst gelir grubu ülkeler arasına girmesinin daha uzun bir süre mümkün görünmediğine dikkat çeken Aşut, “2002-2007 yılları arasındaki o heyecan, ekonominin merkezde olduğu, AB üyelik sürecinin şaha kalktığı, henüz 2008 küresel finans krizinin yaşanmadığı o süreç devam edebilseydi, aynı zamanda, 2010’da başlayan Arap Baharı’nın beklenmeyen olumsuz sonuçlarının sınırımıza kadar dayandığı gelişmeler olmasaydı, bugün belki de 2023 hedeflerine ulaşma yolunda ilerliyor olacaktık. Tarih, keşkelerle veya şöyle-böyle olsaydı diye okunmuyor ne yazık ki. Olanlar oldu. Sorun, biz bu süreçlerde kendi içimize daha çok odaklanabilseydik, yapısal sorunlarımızın çözümlerine ağırlık verebilseydik tüm bunların etkileri çok daha hafif olurdu” ifadelerini kullandı.
“DAHA YAPISAL SORUNLARI AŞAMADIK”
Dünyanın gelişmiş ülkelerinin, ABD ve Avrupa-birligi/ " target="_blank" class="tag">Avrupa Birliği’nin (AB) gelişmiş ülkelerinin de büyük sorunlar yaşadıklarını, ancak onların sorunlarının konjonktürel, Türkiye’nin ise yapısal olduğunu belirten Aşut, şöyle devam etti: “Biz daha yapısal sorunları aşamamışız. Hala bürokrasi ile uğraşıyoruz, hala yapılacak olan bir Lojistik Merkez’in yetkisi hangi bakanlıkta bunun karmaşasını yaşıyoruz, hala Çukurova’nın tarım ve gıdasının katma değerini katbekat arttıracak, süs bitkileri gibi yeni sektörleri yaratacak, bölgenin turizmini hızlandıracak bir havalimanının zar zor ihalesini yapabiliyoruz. Makro anlamda sürekli eğitim politikaları ile oynuyoruz. Anayasa gibi milletin ortak konsensüsü gereken bir şeyi hayata geçirmek için bir ortak akıl bile oluşturamıyoruz. Ha bire siyasallaşıyor, ha bire kutuplaşıyoruz.”
“SON 12 YILDA SADECE 12 İL YÜKSEK GELİR GRUBUNA GEÇTİ”
Türkiye’nin, 15 yıldır çabaladığı halde hala orta gelirli bir ülke olarak kabul edildiğine ve yüksek gelirli ülkeler grubuna geçemediğine işaret eden Aşut, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) verilerine göre, 2001 yılından 2013 yılına kadar il bazında da sadece 12 ilin orta gelir grubundan yüksek gelir grubuna geçtiğini dile getirdi. TEPAV’ın araştırma ve raporlarının, alt yapısı iyi illerin gelişme gösterdiğini ortaya koyduğunu ifade eden Aşut, otoyolu, havalimanı, enerji alt yapısı, üniversiteleri olan illerin üretimde ve ihracatta öne çıktıklarını vurguladı. Özellikle AB’ye ihracat yapan illerin sıçrama kaydettiğinin altını çizen Aşut, “Türkiye, Edirne’den başlayarak ülkeyi çapraz kesen otoyolun Konya-Adana arasını şu son 15 yıldır tamamlamaya öncelik vermiş olsaydı, şimdi çok daha fazla sayıda ilimiz orta gelir tuzağını aşmış olurdu. Orta Anadolu, bir sanayi bölgesine dönüşmüş olurdu. Yeni ekonomi bölgeleri yaratılmış olurdu. Zenginlik ülkeye yayılmış olurdu” dedi.
Altyapı yatırımlarında öncelikleri doğru belirlemenin, zenginleşmek için ön şart olduğunu savunan Aşut, ekonomik gelişmeyi Mersin açısından değerlendirerek, şunları kaydetti: “Şartlar varsa gelişme kendiliğinden olur. Şartlar varsa girişimcimiz ne yapacağını iyi bilir. Ancak lojistik merkezi olmayan bir kentten lojistik maliyetlerde ihracatçının maliyet yükünü azaltmasını bekleyemezsiniz. Havalimanı olmayan bir bölgenin para kazandıran taze sebze ve meyvesini uzak pazarlara göndermesini ve katma değer yaratmasını bekleyemezsiniz. Sanayi arazisi olmayan ve imar planları buna göre yapılmayan bir kentin sanayi yatırımcısını çekmesini bekleyemezsiniz. Meslek liseleri ve üniversitelerin müfredatının reel sektörle uyum göstermediği bir eğitim sisteminden vasıflı bir insan kaynağı bekleyemezsiniz.”
Türkiye’de ar-ge, girişimcilik ve teknoloji anlamında destek, hibe, danışmanlık veren 20’ye yakın kurum ve 250’ye yakın destek kalemi olduğunu, ancak bürokrasinin insanları bezdirdiğini vurgulayan Aşut, 1 milyon 500 bin firmanın çok azının bu desteklerden yararlandığına dikkat çekti. Türkiye’nin bir teknolojik yenilenme yaşamadan, teknoloji transferi olmadan yeniden toparlanmasının zor olduğunun altını çizen Aşut, açıklamasında, “Doğal kaynağımız yok. Tek zenginliğimiz girişimcimiz ve el emeğimiz. Arsa rantı ile yeni Türkiye mucizesi yaratabilmek mümkün değil. Türkiye’nin inşaat ile gereken büyümeyi sağlaması mümkün değil. Dışarıdan kaynak gelmeden olmaz. Üretmeden olmaz, ihracat yapmadan hiç olmaz. Dışarıdan gelecek kaynak siyasi ve ekonomik istikrara bağlı. Üretim ve ihracat ise yapısal sorunların çözümüne bağlı. Elbette küresel ekonomiye entegre bir Türkiye uluslararası gelişmelerden etkilenmektedir. Elbette bazı şeyler bizim elimizde olmayabilir, hatta bazı dış gelişmeler bize ciddi zararlar da verebilir. Ancak, şu bir gerçek ki, hiçbir olumsuz gelişme bize kendi yapmamız geren şeyleri yapılmaması kadar zarar vermiyor” ifadelerine yer verdi.
“İŞ DÜNYASI YENİ HÜKÜMETTEN UMUTLU”
Yeni kurulan hükümetin teknokrat ve yatırımcı bir hükmet görüntüsü vermesinin iş dünyasını umutlandırdığını da belirten Aşut, sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkenin terör ve diğer olumsuz siyaset gündeminden çıkarak tekrar işe ve aşa dönüleceği beklentisini vermiştir. Ülkemizin basit siyasi kavgalara değil, büyük hedeflere, milleti bir birine kenetleyecek hedeflere ihtiyacı vardır. 2023 hedefi bu anlamında bize bir motivasyon sağlamıştır. Tekrar siyasetteki bu değişimi 2023 hedeflerimize ulaşma coşkusuna dönüştürmeliyiz. Ekonomide, adalette, demokraside, eğitimde yeni bir hedef coşkusu ve motivasyonu ile ataletten, bu durgunluktan, yapay sorunlardan sıyrılmak zorundayız. Bu, bize bu vatanı armağan eden atalarımıza, şehitlerimize borcumuz, çocuklarımıza ve gelecek nesillere karşı ise sorumluluğumuzdur.”
Adana İlk Haber