Sıfır enerji tüketimli binalar trend oldu!
Küresel ısınma ve doğal kaynakların tükenmesi doğa dostu ürünlere talebi artırırken, gayrimenkul sahasında da son yıllarda sıfır enerji tüketimli binalar trend oldu. Enerji tasarrufu ile 3-4 yıl gibi kısa bir sürede kendilerini amorti ediyorlar....
Küresel ısınma ve doğal kaynakların tükenmesi doğa dostu ürünlere talebi artırırken, gayrimenkul sahasında da son yıllarda sıfır enerji tüketimli binalar trend oldu. Normal bir binaya oranla yatırım maliyeti yüzde 30 daha pahalı olan bu binalar sağladıkları enerji tasarrufu ile 3-4 yıl gibi kısa bir sürede kendilerini amorti ediyorlar. Sıradan binalara oranla yüzde 40 enerji tasarrufu sağlamaları ile de dikkat çekiyorlar.
Dünyada doğal kaynakların azalmaya başlaması, küresel ısınma gibi doğal hayatı tehdit eden gelişmeler sanayileşmiş ülkelerin doğal kaynakları korumak üzere bir takım önlemler almalarına neden oluyor. Bu süreçte enerji tüketiminin azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması gibi faktörler ön plana çıkıyor. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde 2018 yılından itibaren kamu ve kamuya açık binaların kendi enerjisini üreten, yenilenebilir enerji kullanılan binalar olma zorunluluğu getirilmiş durumda. 2020 yılından itibaren de AB ülkelerinde tüm yapıların bu şekilde olması hedefleniyor. Birleşmiş Milletler raporuna göre bu çerçevede 2035 yılma kadar net sıfır enerjili binaların pazar hacminin 1.3 trilyon dolara ulaşacağı öngörülüyor.
Türkiye'de son yıllarda rağbet görmeye başlayan sıfır enerjili binalar son dönemin trendi haline gelmiş durumda. Çünkü bu binalar normal yapılara oranla yüzde 40-50 oranında enerji tasarrufu sağlamaları ile yatırım maliyetlerini 3-4 yıl gibi kısa bir zamanda amorti edebiliyorlar. Bu durum da Türkiye'de son dönemde üretilen birçok nitelikli projenin çevre dostu ve enerji tasarruflu olmalarına neden oluyor.
Bu gelişmeden yola çıkarak sıfır enerjili binaların özelliklerini, Türkiye ve dünyadaki yerlerini araştırdık. Yaptığımız çalışmada şu sonuçlara ulaştık: Dünya genelinde özellikle gelişen ülkelerde son yıllarda ön plana çıkmaya başlayan enerji tasarruflu binaların sayılarının artırılması için artık klasik sistemlerin unutulması gerekiyor.
Türkiye gibi enerji konusunda dışa bağımlı ülkelerin önümüzdeki dönemde enerji tasarrufu sağlaması ve eneıjide dışa bağımlılıktan kurtulabilmeleri için kendi enerjisini üreten binalar tasarlamaları gerektiğine işaret ediliyor.
Enerji tasarruflu binaların klasik sisteme göre ilk yatırım maliyeti yüzde 30 daha pahalı oluyor, ancak 3-4 yıl içerisinde yatırım bedeli amorti etmesiyle de diğer binalara göre tercih nedeni oluyor. Ayrıca yüzde 40 daha fazla verim alınması ile de bu binalar ciddi enerji tasarrufu sağlıyorlar.
PAZAR HALA GELİŞEMEDİ
Türkiye'de çevre dostu bina değerlendirme danışmanlığı, enerji verimliliği hizmetleri başta olmak üzere daha yeşil bir dünya için hizmet vermek üzere kurulan Altensis firması, bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında 30'a yakın projeye danışmanlık yaptı. BREEAM, LEED gibi çevre dostu sertifikaların alınmasında verilen danışmanlık hizmetiyle alanında Türkiye'deki en eski firmalardan olan Altensis, halen pazarın yüzde 70'lik dilimine sahip.
Altensis Kurucu Ortağı Serkan Emin, dünyanın geleceği açısından yeni kentlerin yeşil binalar üzerine konumlandırılmasının bir gereklilik olduğunu söylüyor. Emin, çevreye uyum, doğa dostu olma, insan sağlığına katkı, sürdürülebilirlik, yeşil bina kriterlerinin tüm yapılacak binalarda olmazsa olmaz kriterler haline gelmesi gerektiğini de vurguluyor.
Türkiye'de pazarın hala yeterince gelişmediğine de dikkat çeken Emin, ancak kentsel dönüşüm ve yeni imar yönetmelikleri ile binaların çevre dostu ve enerjiyi daha verimli kullanır hale getirilmesinde yol kat edildiğini de belirtiyor.
Yeşil binaların enerjiyi hızla tüketen dünya için bir ihtiyaç ve zorunluluk olduğuna ancak yatırımcıların bu konuda harekete geçmesi için hala teşvik ve yasal düzenlemelere gerek duyulduğuna işaret eden Emin şunları söylüyor: "Türkiye'de de yavaş yavaş örnekleri görülmeye başlayan çevre dostu binalar, enerji ve su kullanımında Türkiye'deki ortalama bir binaya göre yüzde 40-50'lere varan oranda tasarruf sağlıyor. Binalarımızda malzeme ve enerjinin doğru kullanılmaması nedeniyle işletme giderleri olarak yüzde 30-40 daha fazla para ödüyor ve aynı zamanda atmosfere salınan karbondioksitin (C02) oranını yüzde 40-50 artırıyoruz. Sırf bu rakamlar bile geleceğin kentlerinin neden yeşil üzerine inşa edilmesi gerektiğini gözler önüne sermeye yetiyor."
SAYILARI ARTACAK
Türkiye'de enerji tasarruflu bina sayısı Avrupa ülkelerindeki seviyede olmasa bile son dönemde üretilen yeni projelerdeki binaların ağırlıklı olarak enerji tasarruflu binalar olmaları da Türkiye'de önümüzdeki dönemde bu binaların sayısının artacağının göstergesi oluyor. Net sıfır enerjili binaların yaygınlaştırılması için her yıl bir AB ülkesinde Uluslararası Iklimlendirme Kongresi (CLIMAMED) düzenleniyor. Bu kongrelerde sıfır enerjili binaların önemine dikkat çekilirken, ülkelerin de bu binaların sayısını artırmak üzere neler yapılabileceği konuları da tartışılıyor. Bu yıl 3-4 Ekim tarihleri arasında Türkiye'de düzenlenen CLIMAMED kongresinde, sıfır enerjili binalar konusunun da aralarında yer aldığı birçok konu tartışıldı.
CLIMAMED Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Ünlü, Türkiye'de yılda 82 milyar dolarlık enerji tüketildiğini, bunun 60 milyar dolarının ithal edildiğini, Türkiye'nin enerjide dışa bağımlı bir ülke olduğunu söylüyor. Türkiye'de tüketilen enerjinin yüzde 35'lik bölümü binalarda kullanılırken yüzde 36'sı da sanayide kullanılıyor.
AB ORTALAMALARINDAN UZAK
Türkiye'nin enerji yoğunluğu değerlerinin AB ülkeleri ortalamalarından çok uzak olduğunu belirten Ünlü, Türkiye'de enerji kayıplarının önüne geçilebilmesi için birçok sahada iyileştirmeler yapılması gerektiğini vurguluyor.
Bunun için de fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kullanımının artırılması gerektiğine de dikkat çekiyor. Türk Tesisat Mühendisleri Derneği (TTMD) Yönetim Kurulu Başkanı Bahri Türkmen, doğal gaz çevrim santrallerinde elektrik üretimi için harcanan enerji sırasında gökyüzüne atılan ısıyı tekrar kullanarak büyük tasarruf sağlama potansiyeline sahip olunduğunu söylüyor. Türkmen, "Enerji tasarrufu için artık klasik sistemlerin unutulması gerek. Önümüzdeki dönemde enerji tasarrufu sağlamak ve enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak için kendi enerjisini üreten binalar tasarlamamız lazım. Bu binaların klasik sisteme göre ilk yatırım maliyeti yüzde 30 daha pahalı ancak 3-4 yıl içerisinde yatırım bedeli amorti ediliyor. Bundan sonra da gelecek her yılda yüzde 40 daha fazla verim alınıyor" diyor.
OFİSTEN KARMA PROJEYE...
Esin Yapı'nın Zincirlikuyu'da hayata geçirmeye hazırlandığı konut, ofis ve sosyal alanlardan oluşan 46 katlı İstanbloom projesi, enerji tasarruflu bina olması ile dikkat çekiyor.
Uluslararası nitelikli A sınıfı bina kriterlerine göre inşa edilen ve ABD'deki Çevre Dostu Binalar Konseyi tarafından verilen LEED sertifikasının bütün gerekliliklerini sağlayan İstanbloom, akıllı teknolojisi ile modern çevre, enerji ve tasarruf çözümlerinin tümünü sunuyor. Proje, altyapı sistemlerinde iklimlendirme, havalandırma ve izolasyon konularında sağladığı tasarruflu çözümleriyle aidat tutarlarını da düşürmesi ile dikkat çekiyor. Uluslararası standartlara uygun ses izolasyonlu cihazlar konut sakinlerini rahatsız etmezken maksimum izolasyon ve ısı geri kazanım sistemiyle enerjide de yüzde 20 tasarruf elde ediliyor. İstanbloom'da güneş kolektörlerinden elde edilen elektrikle genel mekânların maliyetsiz aydınlatılması sağlanıyor.
Bina çatısı ve dış cephede kullanılan malzemeler ise güneş ışınları emisyonundan koruyor. İstanbloom temiz enerji ile ayııı elektrik gerilimini muhafaza ederek elektrikli cihazların aydınlatma armatürlerinin ömürlerini de uzatmayı unutmuyor. Ayrıca projede evsel atıkların ayrılması sistemiyle plastik, cam, kağıt gibi atıkların tekrar değerlendirilmesi ve konutlarda içme suyu kalitesinde su kullanımı için her türlü altyapı çalışması hazır bulunuyor.
Yapı, çevre dostu projede, 1 + 1'den dublekse tam 11 tip daire seçeneği ile ihtiyaca göre ister modüler ister yekpare alanlara dönüşen ofisler, iş hayatına akılcı çözümler getiriyor.
KONYA'YA ENERJİ TASARRUFLU PROJE
Enerji tasarruflu binalar sadece İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde değil Anadolu'nun gelişen kentlerinde de hayat bulmaya başladı. Örneğin, Konya'nın en büyük konut üreticilerinden biri olan Seha Yapı, kendi elektriğini kendisi üretebilen Seha Panorama Evleri ile Konya'yı eneıji tasarrufu binalar ile tanıştırmaya hazırlanıyor. Seha Panorama Evleri'nde, doğalgaz ile çalışan mikrokojenerasyon sistemi sayesinde ısınırken kullanılan enerji elektrik enerjisine çevriliyor. Bu sayede temiz enerji kullanmanın yanı sıra elektrik ve doğalgaz giderlerinden de yüzde 20 civarında tasarruf sağlanabiliyor. Sistemin diğer bir avantajı olan 'serbest tüketici' olma avantajı sayesinde enerji tedarikçi (üretici) firmalarından toplu anlaşma ile elektriği ve doğalgazı daha ucuz alabiliyor. Konya Selçuklu'nun Yazır bölgesinde geliştirilen Panorama Evleri toplam 137 konuttan oluşuyor. Proje, Ağustos 2015 yılında tamamlanarak daire sahiplerine teslim edilecek. Proje 130 adet 4+1 tipinde ve zemin katlarda bulunan 7 adet 3+1 tipinde olmak üzere iki tip konuttan oluşuyor. Projedeki konutların fiyatları: 7 adet 3+1 tipinde dairenin fiyatları 181 bin TL ile 182 bin 900 TL, 130 adet 4+1 tipinde dairenin fiyatları ise 248 bin 400 TL ile 309 bin 600 TL arasında değişiyor. Seha Yapı Genel Müdürü Hüdaverdi Dursun, Seha Panorama Evleri projesi ile birlikte Konya'yı enerji tasarruflu, çevre dostu evlerle tanıştırdıklarını söylüyor. Konya'ya yenilikleri getiren öncü inşaat şirketi olarak, bölgenin gelişimine ve dönüşümüne katkı sağlamak kadar çevreyi korumak gibi önemli bir misyonları da olduğuna işaret eden Dursun, "Bu kapsamda yeşil enerji üretimine imkan tanıyan kojenerasyon sistemini Konya'da ilk kez Seha Panorama Evleri'nde kullanarak çevre bilincine sahip bir projeyi Konya'ya kazandırıyoruz" diyor.
KİRLİLİĞİ ÖNLÜYOR Kojenerasyon sistemiyle ısınırken kullanılan doğalgaz ile birlikte aynı anda elektrik üretimi yapıldığından havaya salınan karbon miktarı da en düşük seviyeye getirildiğini ve böylece hava kirliliğinin en önemli nedenlerinden birinin ortadan kaldırıldığını belirten Dursun, sistemin avantajlarını şöyle özetliyor: "Sistemin bir diğer önemli sunduğu avantajı ise ekonomik yönde oluyor. Bu sistemin sağladığı serbest tüketici olma avantajı sayesinde enerji tedarikçi (üretici) firmalardan toplu elektrik ve doğalgaz alım imkanı ile her iki enerji kaynağını daha ucuza alma imkanına kavuşuluyor." İstanbul'un merkezlerinden Şişli Esentepe'de yapımı süren Q Studio Esentepe'de de akıllı ev sistemi ve çevreci uygulamalar mevcut.
Akıllı ev özelliği ile ev sahiplerinin perde/jaluzi, ev içi güvenlik, aydınlatma kontrolü gibi elektrikli tüm sistemlerin kontrolü, yönetim ile bağlantı/haberleşmenin de dahil olduğu tüm ihtiyaçlarını touch panel üzerinden karşılaması sağlanacak.
Stüdyodan 3+1'e kadar uzanan daire seçenekleri ile QStudio Esentepe'de, iPad/iPhone ve bilgisayar bağlantısı ile perdeler, aydınlatma ve iklimlendirme sistemleri uzaktan kumanda edilebiliyor. Ev sahipleri istediği alanlarda tek tuş ile kontrolü ayrı olarak sağlayabiliyor; ışıklar, perdeler ve iklimlendirme sistemi ihtiyaca göre ayarlanabiliyor, açılıyor ve kapatılabiliyor Projede kullanılan 'akıllı ev otomasyon sistemi', her dairede yüzde 15'e varan enerji tasarrufu sağlanıyor.
O Studio Esentepe'de bulunan iklimlendirme kontrolü ile farklı odalarda ayrı sıcaklık seviyeleri oluşturulabiliyor. Ev sahipleri yatak odasının sıcaklığını sağlıklı uyku seviyesinde ayarlarken çocuk odasının ısısını yükseltebiliyor, iklimlendirme sisteminin tüm gün çalıştırılması yerine, akıllı ev sistemi sayesinde eve gelmeden 1 saat öncesinde çalıştırılarak enerji tasarrufu sağlanabiliyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR VİLLA
Yalçınlar Group'un, doğa ve enerji kaynaklarının her geçen gün tükendiği gerçeğinden yola çıkarak Bııyükçekmece Gölü kıyısında yaptığı çevre dostu proje GölMahal Villaları, daha iyi bir gelecek için sürdürülebilirlik yaklaşımıyla ayrışıyor.
Akıllı ev sistemi ile donatılmış villalar ısıtma, soğutma ve su sistemlerinde minimum enerji kullanıyor.
Yalçınlar Group Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Yalçın, kentsel dönüşüm projeleri ile yapılacak yeni binalarda da sürdürülebilirlik kavramının ön plana çıktığını ve bunun artık günümüzde çok önemli bir hale geldiğini söylüyor.
Yalçın "Sürdürülebilirlik, insanlığın, gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarını temin etmesi şeklinde tanımlanabilir. Çevresel, ekonomik ve sosyal boyutlar şeklinde kategorize edilen sürdürülebilirlik doğal enerji kaynaklarının aşırı tüketimini engellemek adına bir takım çabaları da içerir. Günümüzde sürdürülebilirlik, küresel durumların hızla değişmesi ve zorlaşması ile daha önemli bir hale geldi" diyor.
GölMahal Villalarında sürdürülebilirlik adına önemli adımlar attıklarını da belirten Yalçın yaptıkları çalışmaları şöyle özetliyor: "Bu projede özellikle kendi enerjimizi kendimiz üretmek istedik. Bütün ısı, soğutma, su ve elektrik sistemlerinde yenilenemeyen enerji kaynakları yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli olarak kullandık. Doğaya karşı sorumluluğumuzu yerine getirerek yeni nesillere sürdürebilir bir gelecek bıraktığımızı düşünüyorum. "
Standart binalara göre yüzde 20 ile yüzde 50 arasında enerji tasarrufu sağlayan GölMahal Villaları, sitede kurulan güneş enerji panelleri ile kendi elektriğini kendisi üretiyor, herhangi bir maliyet olmaksızın sıcak su sağlanıyor. Özel tasarımlı çatılardan gelen yağmur suları arıtılarak geri dönüşümü sağlanan sular, yeniden kullanıma veriliyor.
Doğalgaz kullanılmayan GölMahal'de ısınma, ısı pompası ile sağlanıyor. Dolayısıyla çevreye karbon salımı yapılmıyor ve çevre kirliliği yaratılmıyor. Isı pompası yazın da villalarda serinletmeyi sağlıyor. GölMahal'de ayrıca, merkezi klima ve fan coil sistemi de yer alıyor. Evdeki çatıdan bodruma kadar inen iç bahçe ile tüm evde maksimum gün ışığından faydalanılabilen villalarda, ses ve ısı yalıtımı, çatı ve temel izolasyonu da öne çıkıyor.
KENTSEL TASARIM PROJESİ
Türkiye'nin en büyük gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketi Emlak Konut GYO master planı hazırlanan Bahçekent Emlak Konutları Projesi ile İstanbul'a bir kentsel tasarım projesi kazandırıyor. Başakşehir'de yeni bir çekim merkezi oluşturacak proje ile İstanbul aynı zamanda ilk kez 'Merkez Park' kavramı ile tanışıyor. Toplam inşaat alanı 308 bin 809 metrekare olan Bahçekent 1. Etap Emlak Konutları toplam 1506 adet konut ile 282 adet ticari üniteden oluşacak.
Emlak Konut GYO Genel Müdürü Murat Kurum, yüzde 83'ü yeşil alana ayrılan ve ayrıca çevreci özelliklere sahip olan Bahçekent Emlak Konutları'nda yenilenebilir enerji kaynaklarına ve atık geri dönüşüm sistemlerine yer verileceğini söylüyor.
Temiz enerjinin elde edilmesi amacıyla proje kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı amaçlanıyor. Bu doğrultuda, projesinde belirtilen bloklarda 4 kW'lık güneş paneli tesis edilerek üretilen enerji, blokların ortak kullanım alanlarında tüketilecek.
Konutlarda oluşan evsel atıkların geri dönüşümünün sağlanması ve ekonomiye kazandırılması amacıyla projesinde belirtilen bloklarda atık geri dönüşüm sistemi kurulacak. Sistem otomatik olarak çalışacak ve kullanıcılarına 4+1 ( Evsel atık, metal, plastik, cam veya kağıt ile atık yağ) seçenek sunacak.
Sisteme erişim katlarda bırakılacak olan şaft kapakları üzerinden yapılacak ve merkezi bir konteynır içerisinde atıklar toplanacak. En az yüzde 85 civarında kazanım sağlanarak kaynağında ayrıştırma ile dönüşüm sağlanacak.
Yine radye jeneral temel ve tünel kalıp sistemi ile depreme dayanıklı olarak inşa edilecek projedeki otoparklar içerisinde belirli sayıda elektrikli araç şarj üniteleri de konulacak. Proje bünyesinde 1404 araçlık kapalı, 901 araçlık da açık otopark alanı yer alıyor.
Levent Gökmen Demirciler/ EKONOMİST