Sinancan Öziçer: Deprem olmazsa dünyadaki yaşam 10 yılda biter!
Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Başkanı Sinancan Öziçer, deprem hakkında ve İzmir'deki yanlış kentleşmenin depremde yarattığı risklerle ilgili değerlendirmelerde bulundu…
İstanbul’da meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki deprem Türkiye’ye izleri silinmeyecek büyük acılar yaşatan ‘99 depremini hatırlattı. İstanbul’un hazırlıksızlığını gösteren 5.8’lik deprem, ‘99’daki gibi büyük acıların yaşanacağı endişesi yarattı. Aynı endişeleri yaşayan İzmir’i Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer ile konuştuk. Türkiye’nin deprem kuşağında bir bölge olduğunu hatırlatan Öziçer, yanlış kentleşmenin depremde ciddi kayıplara yol açacağına dikkat çekti.
‘Eski binaların çoğu kötü zeminde’
Evrensel’den Eda Aktaş ve Berkay Beyaztaş’ın haberine göre, İzmir’de yaklaşık bir milyonluk yapılaşmanın mevcut olduğunu belirten Öziçer, deprem anında en çok eski yapıların etkileneceğini söyledi. Eski binaların zemininin ciddi anlamda kötü olan bölgelerde bulunduğuna dikkat çeken Öziçer, “Kalın alüvyon, yumuşak, tarım toprağı, balçık, sıvılaşına riskinin yüksek olduğu zeminlerin üzerinde. Bunlar Bornova’dan tutun Manavkuyu, Karşıyaka, Çiğli taraflarına kadar uzanıyor. Deniz kenarını hilal olarak aldığımız zaman İzmir Körfezi’ndeki tüm bölgeler bu şekilde” diye konuştu. İzmir’in kentleşmesi anlamında ciddi bir revizyona tabi tutulması gerektiğini dile getiren Öziçer, “Bu da kentsel dönüşümün hızlanması anlamına geliyor. Fakat bu kentsel dönüşümün insanlara sosyal, kültürel, ekonomik anlamda zarar vermeden yapılması lazım. Ayrıca kat, parsel bazında ya da yapısal değil ada bazında ele alınmalı” dedi.
‘Gökdelenler yer altı sularında problem olabilir’
İzmir’de bulunan gökdelenlerin deprem durumunu değerlendiren Öziçer, “Bu deniz kenarındaki 40 ve üzeri katlı gökdelenler çok özel zemin projeleri ve ciddi bir iyileştirme ile yapılan binalar. Statik anlamda şu anda bir sıkıntı yaşanmayacak, ufak depremlere karşı bu büyük yapılar dayanıklı ve belli bir esnekliğe sahip. Yaşanacak büyük bir depremde ise yıkılma değil daha çok çökme meydana gelebilir. İzmir’deki hava sirkülasyonunun doğu batı yönünde olduğu için gökdelenlerin çoğalması nefes alabilirliği düşürebilecektir. Gökdelenler yaklaşık 70-80 metre derinlikte kazık temelden oluştuğundan ve hepsinin yan yana dikilmesinden kaynaklı bunlar yer altında bir baraj meydana getirebilir. O baraj da yer altı suları ile ilgili bir taşkınlığa ya da yer altı suları ile bir probleme neden olabilir” diye konuştu.
İzmir’de 362 toplanma alanı mevcut
İzmir’deki 362 toplanma alanınınişlevsel halde olduğunu ifade eden Öziçer, belediyelerin bu konuda çalışmalar yaparak toplanma alanı sayısının artırıldığım söyledi. Depremlerin insanları korkutmasının aksine dünyaya yararı olduğunu belirten Öziçer, “Deprem olması dünyamızın nefes aldığını gösteriyor. Eğer hiç deprem olmazsa dünyada 10 yılda tüm yaşam biter. Ülkemiz kıtalar arasında, dünyanın en aktif deprem bölgesi olan Himalaya’nın tam ortasında. Kuzeydoğu ve Ege Bölgesi’nde olan birçok fayın bulunduğu coğrafya aktif bir deprem kuşağında. Son 100 yılda bir milyon yapının yıkıldığını söyleyebiliriz. Resmi rakamlara göre 100 bini aşkın vatandaşımız hayatını kaybetmiştir” dedi.
‘Zemin etüdünü uzman kişiler yapmalı’
Zemin etütleriyle ilgili denetimlerin meslek odalarının sorumluluğundan alındığını belirten Öziçer, “Zemin etütlerini yapma görevi artık yerel yönetimlere verildi. Zemin etütlerinin doğru yapılıp yapılmadığının takibi için her belediyede jeoloji ve jeofizik mühendisinin olması şart” dedi. Öziçer, “Deprem anında yapmamız gereken temel şeyden biri üzerinize düşecek, zarar verecek, hareket alanınızı zorlaştırıp engelleyecek tüm malzemeleri sabitle-mek. Cenin pozisyonunda sırtımızı sert bir eşyaya yaslamalıyız. Aynı zamanda deprem panelleri, deprem seminerleri, öğrencilere deprem hakkında eğitimler, mahalle gönüllüleri ile muhtarlarla anlaşılarak toplum afet gönüllüleri çalışmaları yapılabilir” dedi.