Son 13 yılda en hızlı büyüyen sektör gayrimenkul oldu!
AKP hükümetinin iktidar olduğu dönemde piyasa değeri en hızlı büyüyen sektörler gayrimenkul ve ticaret, yavaş büyüyenlerse tekstil ve orman oldu.
Gayrimenkul yatırım ortaklığı hisselerinin piyasa değeri 13 yıllık zaman diliminde dolar bazında yüzde 3.878 artış gösterdi. 226 milyon dolar olan BIST Gayrimenkul Endeksi’nin piyasa değeri 9 milyar dolara çıktı. BIST Ticaret Endeksi’nin piyasa değeri de 727 milyon dolardan 13 milyar dolara yükseldi. Peki neden gayrimenkul sektörü diye baktığımızda; AKP iktidarı boyunca düşen faiz ortamının konut kredilerine ilgiyi canlı tuttuğu görülüyor. Yüzde 60’lardan yüzde 5’lere kadar gerileyen faiz oranları, konut kredilerinde yükselişe, gayrimenkul sektöründe canlanmaya neden oldu. Sektörde sıçrama yaratan bu durum faizlerin tırmanışa geçmesi halinde ise tersine dönebilir. Gayrimenkul sektörünü canlı tutan elbette sadece faiz oranlarındaki gerileme değil.
Sebebi ne?
Artan nüfus ve şehirleşmenin sonucu altyapı, ulaşım ve sosyal tesis ihtiyacı sektöre ilgiyi canlı tuttu. Genç nüfusun artan konut talebi, sektörün Türkiye’deki inşaat sektörüne yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcıları çekmesi de bir başka etken. Önümüzdeki yıllarda önemli kamu inşaat yatırımlarının planlamış ve ihale edilmiş olması, kamu yatırımları sonucu bölgesel inşaat ve konut projelerinin çoğalması, alt yapı ihtiyaçlarının devam etmesi sonucu sektörde belli bir canlılığın sürmesi, sektöre yönelimi artıran diğer nedenler.
Sektöre yönelik olası tehdit ise bankacılık sektöründe oluşabilecek bir krizde inşaat şirketlerinden kredilerin vadesinden önce kapatılması isteği olabilir. Mevcut şartlarda böyle bir risk görülmezken bu yıl da sektöre ilginin sürmesi bekleniyor.
2. çeyrekte taş, toprak kazandıracak
Yılın ilk çeyrek sanayi üretim verileri geçtiğimiz hafta açıklandı. Yılın iki aylık döneminde yıllık bazda yüzde 0,6 azalan sanayi üretimi verileri baz alındığında ilk çeyrek büyümesinin sınırlı kalacağı anlaşılıyor. Halk Yatırım Baş Ekonomisti Banu Kıvcı Tokalı, sanayi üretiminde ilk çeyrek büyüme beklentisinin yüzde 0,5 düzeyinde olduğunu, belirtiyor. Bu durumda, ekonominin genel büyüme oranının yüzde 1’ler düzeyinde kalabileceğini, ifade ediyor. Ancak hemen ardından ikinci çeyrekten itibaren daha güçlü büyüme oranları görülebileceğini dile getiriyor.
Tokalı, borsada Taş ve Toprak Sektörü hisselerinin öne çıkabileceğini, söylüyor. Sanayide beklenen iyileşme olursa inşaat, çimento, cam ve GYO’lar öne çıkacak.
Ne varsa dolarda var!
FED’in faiz artırımı konusunda kafaların karışması dolarda yükselişi getirdi. Dolar/TL haftanın son günü 2,6375’e kadar yükseldi. Düşüşlerde dolar toplayanlar yükselirken kademeli satıyor
Piyasalardaki dolar rüzgarı devam ediyor. FED’in haziran ayında faiz artırma beklentisinden moral bulan dolar kuru, 2.63 TL’yi aştı. Hafta içerisinde ABD Merkez Bankası Richmond Şubesi Başkanı Jeffrey Lacker, “Eğer, ekonomik veriler, beklentilerden büyük bir sapma göstermezse, faiz oranlarının haziranda artırılması ihtimalinin güçlü kalmasını bekliyorum” dedi. Minneapolis Fed Başkanı Kocherlakota ise faizi artırmanın ekonomiyi ‘yanlış yola’ itebileceğini söyleyince, kafalar iyice karıştı.
Yükseliş trendinde
Faizlerin artacağı konusunda herkes hemfikir olmakla birlikte zamanlaması tartışılıyor. Dolar/TL’nin de uzun vadede yükseliş trendinde olacağını herkes söylüyor. Fakat yükseliş sürekli ve ivmeli mi olacak, yoksa dönem dönem geri çekilmeler yaşanacak mı? Gelişmeler dolar rüzgarının dalgalanarak devam edeceği yönünde. Ancak rüzgarla gelen dalgalar hasar bırakabilmekte.
Oysaki büyük çoğunluk faiz artışı gelse dahi bunun birdenbire yükselen bir ivme göstermesini beklemiyor. Bir faiz artırımı gelse dahi kimse 10 yıllık faizlerin çok fazla yükseleceğine inanmıyor. Faiz artırımının dolarda fiyatlandığında birleşiliyor. Bu nedenle dolar/TL dirençlerinde zorlanılabilir.
Stratejist Okan Aybar doların bu koşullarda yine düşeceğini düşünenlerden. Dolar ve TL’nin mevcut volatilite sınırları içinde dolandığını belirten Aybar, FED, uluslararası piyasalardaki zayıflıktan korkuyor diyor. Aybar, gelirler düşük, İstihdam yüksek olsa bile insanların para harcamasına engel. Çünkü insanlar istemediği işlerde az kazanıyor ve borçlarını ödemeye çalışıyor diyor.
1 haftada yüzde 2 arttı
Bu şartlar altında FED faiz konusunda ikilemde kalıyor. Dolar bu koşullarda yukarı doğru atakları olsa da yine düşer, neticede çok fazla çıkması için bir neden de bulunmuyor. Doların hafta başına göre değer artışı yüzde 2.18 oldu. Temkini elden bırakmayarak düşüşlerde dolar toplanıyor. Yükselişlerde de kademeli satılıyor. Şunu unutmamak gerekiyor. Uzun vadede TL varlıkların değer artışı her zaman dolardan fazla kazandırdı.
Moody’s güncelleme yapmadı
Moody’s Türkiye’nin notunu güncellemedi. Cuma günü uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in İletişim Direktörü Jessica Sibado, Türkiye’nin kredi notu ve görünümüne ilişkin, “Eğer Türkiye için reyting eyleminde bulunmazsak herhangi bir açıklama yayınlamayacağız” demişti. Moody’s Türkiye’nin kredi notunu, 16 Mayıs 2013’te “yatırım yapılabilir” ülkeler kategorisine çıkarmıştı. Moody’s 11 Nisan 2014’te ise Türkiye’nin “yatırım yapılabilir” notunu teyit ederken, görünümü durağandan negatife çevirmişti. Kurum, en son geçtiğimiz mart ayında Türk bankacılık sistemine yönelik açıkladığı notta, kurlardaki oynaklık ve ekonomik büyümedeki yavaşlama nedeniyle görünümün “negatif” olduğunu belirtmişti. Bankacılık sektörü değerlendirmesinden sonra oluşan not kaygıları da şimdilik ortadan kalktı.
Yabancının Türkiye pozisyonu askıda!
Yabancılar seçimler nedeniyle Türkiye pozisyonlarını askıda tutuyor. Ancak geçtiğimiz hafta faiz avcılarının 2026 vadeli eurobondlara yoğun ilgisi vardı. Yine geçtiğimiz hafta ABD’de farklı fon yöneticileri ile bir araya gelen Garanti Yatırım Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, yabancıların Türk piyasalarına bakışlarını umut verici bulduğunu belirtiyor.
Altınsaç, ABD tarafındaki yatırımcılar her ne kadar şu anda portföylerinde tercih etmiyorlarsa da, özellikle politika ve ekonomiye detaylı düzeyde ilgi duyuyorlar, diyor. Altınsaç’ın değerlendirmesine göre yabancı fonlar Türkiye’deki gelişmeleri çok yakından izliyor.
“Fonların Türkiye’de olan biteni çok yakından izlediklerini, enflasyon, büyüme, yatırımlardaki yavaşlama, TCMB ve dış dengeye oldukça hakim olduklarını” söylüyor. “En çok konuşulan ise politika” diyor.
Altınsaç, “Ciddi soru işaretleri ve belirsizlik görmeleri nedeniyle fonlar, TL’yi ‘underweight’te tutmalarına sebep oluyor” diye devam ediyor. Seçim öncesinde risklerin daha da artacağını düşündüklerini belirtiyor. En büyük merak konusu ise; Merkez’in faiz indiriminden ziyade, özel sektörün dış borcu ve bankaların FX’te sıkıntı yaşayıp yaşamadıkları...
Zeynep Aktaş-Milliyet