Tarihi İzmir evleri koruma bekliyor!
19. ve 20. yüzyıldan kalma, çoğu yok olan tarihi İzmir evleri koruma bekliyor. Derlenen bilgilere göre, İzmir'in değişik semtlerinde günümüze kadar gelebilen eski yapılar, farklı dönemlerin izlerini taşıyor...
Tarihi 8 bin 500 yıl öncesine dayanan İzmir'in tarih boyunca geçirdiği depremlerde, 1825 yılı ile İzmir'in kurtuluşu sırasındaki büyük yangınlarda kentteki eski yapıların büyük çoğunluğunun yok olduğu biliniyor. Günümüze gelebilen az sayıdaki sivil mimari örneklerinin çoğu, 19. yüzyılın sonlan ve 20. yüzyılın başlarında inşa edilen yapılar olarak dikkat çekiyor. Bu yapılarda Rum mimarisinin yanı sıra batılılaşma sürecine giren Osmanlı İmparatorluğunda sivil mimarideki değişim de görülüyor.
Çoğunlukla Kadifekale çevresi ile Basmane semtinin Tilkilik ve Namazgah olarak bilinen geniş bölgesinde yer alan eski yapılar "İzmir'in tarihi" olarak kabul ediliyor.
Çoğunlukla iki katlı olan ve dış sofalı plan düzeninin uygulandığı bu evlerde baş odaların ahşap payandalarla desteklendiği, dışarıya doğru çıkıntılı inşa edildiği görülüyor. Bodrum katı depo işlevi için ayrılmış evlerde yatak odaları çoğunlukla ikinci katta bulunuyor. Evlerin hemen hepsinde girişte bir avlu, bu avlu-içerisinde eve girişi sağlayan merpenler, duvarlarda nişler, avlu ortasında fıskiyeli havuz ve kuyular bulunuyor.
Evlerin zemin katı selamlık, üst katlar ise haremlik şeklinde iki ayrı bölümden oluşuyor. Ahşap saçakları, ahşap doğramaları, kirişleri, payandaları ile cumbalı balkon ve pencereleriyle dikkat çeken bu evlerin, belirli bir yüksekliğe kadar taştan, üst kısımlarının ise ahşap karkastan yapıldığı görülüyor.
"İZMİR KÜLTÜREL DEĞERLERİNİ KORUYAMADI"
Araştırmacı Yazar Orhan Beşikçi, yaptığı açıklamada İzmir'in Helenistik dönemden, Roma, Bizans, Osmanlı dönemlerinden günümüze gelen kültürel değerlerini koruyamadığını söyledi, izmir'in tarihi değerlerine sahip çıkılamadığını belirten Beşikçi, "Koruma altına alınmayan birçok eser kaderine terk edildi. Kaybolan izmir evleri değil, insanlıktır" dedi.
Kadifekale ile Basmane arasında kalan bölgede eski İzmir mimarisinin en güzel örneklerini halen görmenin mümkün olduğunu dile getiren Beşikçi, bu eserlerin keyfi uygulamalardan kurtarılması gerektiğine dikkati çekti. Basmane ve çevresinin yaklaşık 2 bin 500 yıldan beri yaşantının kesintisiz devam ettiği bölge olduğuna işaret eden Beşikçi, şöyle konuştu: "Bu bölge kültür varlıkları yönünden son derece zengin eserler barındırıyor. Basmane bölgesinde Helenistik, Roma, Bizans, Osmanlı döneminden kültürlerin bıraktığı değerleri görebiliyoruz. Günümüze kadar gelebilen ender eserler, İzmir'in kültürel varlıklarıdır. Arkeolojik olarak çok zengin bu bölge eski camileri, mescitleri, çeşmeleri, evleri, eski İzmir sokaklarını barındırıyor. Koruyabiliyor muyuz? Hayır." Bölgedeki eserlerin envanterinin çıkanlamadığını belirten Beşikçi, kültür varlıklannın korunması ve yaşatılması için çok ciddi projelerin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
"Oteller Sokağı'na girildiğinde çok güzel tarihi örnekleri görmek mümkün" diyen Beşikçi, restore edildikten sonra Tarihi Kentler Birliği'nden İzmir'e "Kentsel Dönüşüm Ödülü"nü kazandıran sokağın yeniden eski haline dönmeye başladığını ifade etti.
Beşikçi, "Latife Hanım'ın doğmuş olduğu Uşakizade Köşkü bu sokakta bulunuyor. O sokak yine eski haline geldi. 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan yangında harabeye dönen bina ön cephesi kaplanarak öylece bırakıldı. Binaların dış cephelerinde keyfî uygulamalar görüyoruz" diye konuştu.
Ayakta kalan nadide eserlerin zaman zaman çıkan yangınlarda yok olduğunu söyleyen Beşikçi, Dönertaş Sebili'nden Altınordu Spor Kulübü'ne giden Osmanzade Yokuşu'ndaki çıkmaz sokakta bulunan binada iki yıl içinde iki defa yangın çıkmasının tesadüf olamayacağını dile getirerek, "Bu çıkmaz sokaktaki yapılar her şeyiyle eski İzmir'in mimarisini taşıyor. Bu mimariye sahip binada 2 defa yangın çıktı. Geçen yıl çıkan son yangında bir kişi hayatını kaybetti. Bu yangınlar mimari-j yi, eski sokak dokularını yok ediyor" dedi.
"RESTORASYONDA ÇOK BAŞARILI DEĞİLİZ"
Beşikçi, eski yapıların restorasyonunda çok başarılı örneklerin sergilenemediğini savunarak, restore edilen bazı binaların özünü kaybettiğini kaydetti.
Bölgede bulunan çok sayıda, cami, türbe, han, hamam, sebil gibi eserlerin etrafının adeta işgal edildiği için görünemediğine değinen Orhan Beşikçi, buradaki tarihi camilerin minaresi görünmediği için cami veya mescit olduğunun anlaşılmadığına dikkat çekti.
Eserlerin her şeyiyle gün yüzüne çıkması için ciddi çalışmalar gerektiğini belirten Beşikçi, "izmir'in tarihini koruyamıyoruz. Koruma üzerine birçok proje geliştirildi ama hiç biri hayata geçirilmedi. Burası İzmir eski sokağı, koruyalım denilen bir bölge yok. Korumak için bilinçlendirmek lazım. Bu evlerde oturan ailelere destek olmak lazım. Bir disiplin içinde ilgili yerel yönetimlerin daha çok dikkatli olması, keyfi uygulamalara son vermesi, korunamayan terk edilmiş eski İzmir evlerinin yaşatılması için proje üretüjmesi gerekiyor" dedi.
Egede bugün