23 / 12 / 2024

Tarihi kadınlar İzmir Kadın Müzesi'nde!

Tarihi kadınlar İzmir Kadın Müzesi'nde!

Basmane’ de İzmir Kadın Müzesi açıldı. Türk tarihine yaptıklarıyla imzalarını atan kadınların portreleriyle dolu müze hem Basmane’nin çehresini değiştiriyor hem de kadına hakkını teslim ediyor...




İzmir’de kadın müzesi açıldı hem de İzmir’in çok da uğrak olmayan Basmane semtinde… İzmirlilerin de, kenti ziyaret edenlerin de uğramadıkları bir yer Basmane... Artık güzel bir vesile sebebi... 


Basmane İzmir’in en eski kapısı.  İzmir  yangınını bilirsiniz. İşte bu yüzden şehirde eski bina o kadar azdır ki, tarihin en önemli olaylarının geçtiği kent sanki hiçbir şey yaşamamış gibi yeni durur. Binalar, sokak araları... Ama Basmane öyle değil. Geçmişin izlerini taşıyan bir semt. Çok sayıda Türk evi ve Kurtejo dedikleri; bir avluya açılan tek odalı Yahudi evleri görebilirsiniz. Şimdilerdeyse kenar mahalle ve bir göç semti... Konak Belediyesi tarafından açılan müzenin konumu tam da bu yüzden seçilmiş. Etkileşim! Kentsel dönüşümün bir başka hali... Halkı ayrıştırmak yerine kaynaştırmak... İyi fikir. Bu arada kentin en iyi lokmacısı, Öztat Kardeşler de orada, Anafartalar Caddesi’nde... (Aklınızda olsun.)


KADIN MÜZESİNDE NE OLUR? 


Gelelim İzmir’in Akıncılar Mahallesi 1298 numaralı sokağındaki Kadın Müzesi’ne... Bir kadın müzesinde ne olur? Bununla ilgili şakalaşmalar oldu elbet... “Makyaj malzemesi mi teşhir ediliyormuş” diyen de çıktı, “Elbise ve ayakkabı vardır ne olacak başka” diyen de... Şakaydı elbet ama içinde gerçeklik payı da taşıyordu. Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde ödül kazanan, 30’un üzerinde film çekmiş ve kadın haklarının saygın savunucusu Bilge Olgaç der ki; “Bir kadın ne yapabilir diye bakıyorlardı. Kuşkulu bir bakıştı.” Yaptığı işle imzasını atmış her bir kadının portresini bulabiliyorsunuz. 3 katlı eski binanın içini gezerken karşınıza Afife Jale çıkıyor. “Hayatımda mesut olduğum ilk gece... Sanatın, ruhuma verdiği güzel sarhoşluk içinde idim. Rol aldığım piyeste güzel bir sahne vardır; ağlama sahnesi... Orada taşkın bir saadetle ağladım. Sahiden ağladım... Alkış, alkış, alkış... Perde kapandı; açıldı, bana çiçekler getirdiler. Muharrir Hüseyin Suat Bey, kuliste bekliyormuş; ben çıkarken durdurdu; alnımdan öptü: ‘Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı; sen işte o fedaisin’ dedi.”  Türkiye’nin ilk kadın tiyatrocusu elbette müzedeydi... Ya da Sabiha Gökçen... Dünyanın ilk kadın savaş pilotu olmuş bir kadın... 1996’da havacılık kariyerinin en büyük ödülüne de sahip olmuştur. Amerikan Hava Kurmay Koleji’nin mezuniyet töreni için düzenlenen Kartallar Toplantısı’nın onur konuğu olarak katıldığı Maxwell Hava Üssü’ndeki törende “Dünya tarihine adını yazdıran 20 havacıdan biri” seçildi. 


Topkapı Sarayı, Sultan Selim Medresesi, Mustafa Paşa Külliyesi, Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı, Rumeli Hisarı, Aya İrini Kilisesi, Khora Manastırı ve daha bunlar gibi tarihimizin çok önemli eserlerinin restorasyon çalışmalarını layıkıyla yapmış Cahide Tamer Aksel’i tanır mısınız? Türkiye’nin ilk kadın restoratörlerinden biridir. Anılarından birinde şu satırlara rastlayabilirsiniz. “Arkeoloji Müzesi’nin çatısını restore ederken kötü bir müteahhide düşmüştüm. Başımı çok ağrıtmıştı. Elbette serde acemilik ve gençlik var. Kadın mimar görünce önemsememeye çalışıyorlar. Sonra pişman oluyorlar ama!” 

Bu müzede ne yana baksanız bir başka kadın görüyorsunuz, her biri bir başka kapıdan girdiğin hikâye... Türkiye’nin ilk hemşiresi Esma Deniz’le de tanışıyorsun, olimpiyatlarda yarışan ilk Türk kadını Üner Teoman’la da... Sadece portreler yok. Mesela ‘Kadın ve İsyan’ başlıklı bir oda var ki kadınların isyanlarına tanıklık ediyorsunuz. Mesela ilk kadın hareketi 1825’de İzmir’de ekmek zammı yüzünden çıkmış. Kadınlar çocuklarını da yanına alarak meydanlara dökülmüş. Tabii ki başarıyla sonuçlanmış... Müzenin girişinde genişçe bir salon ve bahçe var. Bahçede bir bank, bankta oturan Nazım Hikmet heykeli. Atatürk fotoğrafından sonra müzedeki tek erkek.


BU SANATÇIYI TAKİP EDİN


Müzede en dikkat çeken bölümlerden biri de sanatçı Çağdaş Ülgen’in video enstalasyonuydu. Ancak onu da çok kenarda köşede bir yerde sergilediklerinden keyfini çıkarmamız pek mümkün olmadı. Genç sanatçı Ülgen, geçmiş bir eylemde röportaj yaptığı bir kadının ağzından kadın haklarını dinlemiş, 2 dakikalık bir sunumla kendi çizdiği animasyonları projeksiyon yöntemiyle kadın bir mankenin üzerine yansıtmış. Cansız manken dile gelmiş konuşuyor hissi yaratan Ülgen’in diğer eserlerini de görmeniz için kendi adını taşıyan internet adresine girebilirsiniz. 


ALO ALO, BURASI TELSİZ TELEFONU


İzmir, Konak Belediyesi’nin girişimleriyle son yıllarda açtığı beşinci müze bu. Bundan iki ay önce de Radyo ve Demokrasi Müzesi’ni açmışlar. O müzeyi de gezme fırsatı buldum. Dünya ve Türkiye’nin radyo tarihini görebildiğiniz çok ‘çılgın’ bir müze... Her odası başka bir dönemi anlatan müzede Türkiye ve dünyanın savaş ve siyasi tarihine de tanıklık ediyorsunuz. Özellikle 6 Mayıs 1927’de Türkiye’de yapılan ilk radyo anonsunu duymak keyif verici: “Alo alo, muhterem sâmiîn burası İstanbul Telsiz Telefonu. Gece neşriyatımız başlamak üzeredir...” İzmir’e yolunuz düştüğünde, dibek kahvesi içmenin dışında Basmane’ye uğrayarak lezzetli lokmaların tadına bakıp, çok renkli çarşının içinden yokuş yukarı yürüyerek ulaşabileceğiniz bu ilk müze size başka bir İzmir vaat edecek. Bundan emin olabilirsiniz... 


Zeynep Bakır/Akşam


Geri Dön