Genel

TMB: 2010 yılındaki cari açık, bugüne kadar ki en yüksek açık!

2010 yılı sonu itibariyle cari açığın 45 milyar dolara kadar ulaşmasının beklendiği ifade edilen raporda, bunun şu ana kadar gerçekleşmiş en yüksek cari açık rakamı olacağını belirtti

Türkiye Müteahhitler Birliği raporunda, cari açığın 2011 yılında da ülke ekonomisinin temel
 sorunlarından birini oluşturmaya devam edeceği belirtilerek, sıcak parayla
 finansmanın yarattığı riske vurgu yapıldı.
               
2010 yılı sonu itibariyle cari açığın 45 milyar dolara kadar ulaşmasının
 beklendiği ifade edilen raporda, bunun şu ana kadar gerçekleşmiş en yüksek cari
 açık rakamı olacağını belirtti. Cari açığın büyüklüğü kadar finansmanının da önem
 taşıdığına dikkat çekilen raporda, şu ana kadar finansmanda sıcak paranın payının
 yüzde 60"ı geçmediği, ancak 2010 Eylül ayı itibariyle oranın yüzde 84"ü bulduğu
 ifade edildi. Bu noktada sıcak paranın ani çıkış olasılığının risk yarattığı
 belirtilerek, ABD Merkez Bankasının (FED) gevşek para politikasını terk etmeye
 hazırlandığını duyurmasının çıkışı tetikleyebileceği kaydedildi.
               
Türkiye Müteahhitler Birliği, '2011"e Girerken Ekonomik Gelişmeler ve
 İnşaat Sektörü' başlıklı rapor yayımladı.
               
Raporun Türkiye ekonomisinden beklentilere ilişkin bölümünde, önümüzdeki
 dönemin temel sorununun, büyüme hızını sürdürmek olacağı belirtildi. Raporda,
 'Seçim yılı olan 2011"de mali disiplinden taviz vermeyen, reform takvimini
 detaylandırıp uygulamaya yansıtabilen ve kurumlarını güçlendirmeye devam eden bir
 Türkiye"nin yüksek büyüme oranlarını tutturması olanaklıdır' değerlendirmesi
 yapıldı.
               
'Önümüzdeki dönemde Türkiye"yi en fazla zorlayacak riskler arasında yer
 alan cari açık ve bunun sıcak parayla finansmanı ise devam ediyor ve ciddiyetini
 koruyor' tespitine yer verilen raporda, cari açığın Ocak-Ekim 2010 döneminde
 37,5 milyar dolar olduğu, bunun yüzde 84"ünün (31,5 milyar dolar) sıcak parayla
 finanse edildiği kaydedildi. Söz konusu dönemde ülkeye gelen doğrudan yabancı
 sermaye yatırımının 6 milyar dolarda kaldığına da dikkat çekildi.
               
-'SICAK PARANIN PAYI YÜZDE 60"I GEçMEMİşžTİ'-
               
Küresel ekonomideki gelişmeler nedeniyle son 2 yılda Türkiye"ye kısa
 vadeli sermaye girişinin büyük artış gösterdiği belirtilen ve bu noktada cari
 açığın büyüklüğü kadar, sıcak parayla finansmanının da sıkıntı yarattığı
 vurgulanan raporda, şu değerlendirmeler yer aldı:
               
'Yıl sonunda cari açık, 45 milyar dolara ulaşır ve doğrudan yabancı
 sermaye yatırımı da 8 milyar dolarda kalırsa, 2010 yılındaki cari açığın yüzde
 82"si sıcak parayla finanse edilmiş olacak.
               
2010 yılındaki cari açık, 2008"de 41,2 milyar dolar cari açık vermiş olan
 Türkiye"nin bugüne kadarki en yüksek cari açığı olacaktır. 2008 yılında cari
 açığın 18 milyar dolarlık kısmı doğrudan yabancı sermaye girişiyle, kalanı ise
 sıcak parayla finanse edilmişti. Bir başka ifadeyle, cari açık finansmanının
 yüzde 56"sı sıcak para finansmanıydı. Bugünkü yüzde 82"lik oran, 2008 yılına
 kıyaslandığında oldukça yüksek bir oran. Türkiye"nin yüksek cari açık verdiği
 kriz öncesi yıllarda doğrudan yabancı sermaye girişi cari açığın yüzde 40-50"si
 arasında gerçekleşmiş, sıcak para, cari açık finansmanının yüzde 60"ını
 geçmemişti.'
               
-'MEVCUT DURUMUN AYNEN SÜRDÜRÜLMESİ MÜMKÜN DEĞİL'-
               
Ülkenin 2006 ve 2007 yıllarında da yüksek cari açığı bulunduğu
 anımsatılan raporda, bu yıllarda açığın finansmanında kısa vadeli yabancı fon
 kullanılmadığı, aksine her iki yılda da Türkiye"nin yurtdışından yeni aldığı kısa
 vadeli borcun daha fazlasını geri ödediği kaydedildi.
               
Cari açığın sıcak parayla finansmanında temel riskin, 'ani çıkış'
 olasılığı olduğu ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi:
               
'Önümüzdeki dönem için en büyük risk, içeride birikmekte olan yüksek
 tutarlı sıcak paranın, 2004-2006 yıllarında olduğu gibi hızla dışarı çıkarak bir
 kur şoku yaratmasıdır.
               
Cari açığın sürekli büyüyemeyeceği ve mevcut durumun aynı şekilde
 sürdürülmesinin mümkün olmadığı bilinmektedir. Bilinmeyen ise muhtemel kur
 şokunun zamanlamasıdır. Önceki deneyimler, süre giden durum belirli bir doyma
 noktasına geldiğinde şokun bir bahaneyle gerçekleştiğini göstermektedir. Bu
 sefer, bu bahanenin büyük olasılıkla ABD Merkez Bankasının gevşek para
 politikasını terk etmeye hazırlandığını ilan etmesi olabileceği, ekonomi
 çevrelerince dile getirilmektedir. Yurtiçinde ve yurtdışında beklenmedik siyasal,
 ekonomik gelişmelerin de sıcak para çıkışını tetikleyebileceği ifade
 edilmektedir.
               
Yaşanacak kur şokunun net ihracatın (yüksek ithalatın) ekonomi üzerindeki
 olumsuz etkisini bir ölçüde giderebileceği ancak aynı zamanda tüketim ve
 yatırımlara da ciddi darbe vurabileceği endişesi bulunmaktadır.'
               
-CARİ AçIK, BÜTçE DENGESİNE YARIYOR-
               
Cari açıktaki gelişmeyle ülkedeki bütçe açığındaki düşüş arasında
 bağlantı da kurulan raporda, bütçenin, artan ithalattan elde edilen vergi
 gelirleriyle 'denkleştiği' kaydedildi.
               
Raporda, 2009 Ocak-Ekim döneminde 43,2 milyar lira olan bütçe açığının,
 2010"nun aynı döneminde 23,1 milyar liraya gerilediği belirtilerek, 'Bu
 sıkılaşmanın ardında yatan nedenin ise cari açığa bağlı olduğu gözlenmektedir.
 Faiz dışı giderler enflasyonun üzerinde yüzde 12 artarken, vergi gelirleri
 neredeyse 2 katı kadar yüzde 22 oranında artış gösterdi. Ayrıntılara
 bakıldığında, bu artışın çok büyük bölümünün ithalde alınan KDV ile ithal edilmiş
 malların satışından alınan ÖTV"deki artıştan kaynaklanmakta olduğu görülüyor.
 Başka bir deyişle, ithalat arttıkça vergi gelirleri artmakta ve bütçe
 denkleşmektedir' yorumu yapıldı.
AA