14 / 05 / 2024

'Topkapı Sarayı'ndan gecekondu çıktı'

'Topkapı Sarayı'ndan gecekondu çıktı'

Bakan Günay, Frankfurt Kitap Fuarı ve 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti projesini anlattı.



Ertuğrul Günay 1974 yılında CHP Ordu İl Başkanlığı'na seçildiği günden bu yana aktif siyasetin içinde. 1977'de dönemin en genç milletvekili olarak Meclis'e giren Günay, 2007 genel seçimleri öncesi sürpriz bir kararla Adalet ve Kalkınma Partisi'ne geçerek İstanbul milletvekili seçildi. 60. Hükümette de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Kültür ve Turizm Bakanı olarak atandı.

Referans'tan Müge Akgün, Günay'la konuştu:
 
Ertuğrul Günay bir yıldır görevini başarıyla sürdürüyor. Eminim ki, bir kamuoyu araştırması yapılsa hükümetin en güven veren bakanlarından biri seçilir. Frankfurt Kitap Fuarı ve 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti projesindeki gelişmeleri konuşmak üzere yoğun temposu arasında Yıldız Sarayı'nda buluştuğumuzda içtenliği, heyecanı, dürüstlüğü, konulara vakıf olması ve dakikliği etkileyiciydi.
 
Türkiye onur konuğu olduğu 60. Frankfurt Kitap Fuarı'na heyecanla hazırlandı. Açılışı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve sizinle birlikte Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk yapıyor. Ne bekliyoruz bu fuardan? Nasıl bir getirisi olacak Türkiye'ye?

Frankfurt Kitap Fuarı sadece Alman okur yazarlarına, kitaplarla ilgilenenlere yönelik değil, yüzlerce ülkenin katıldığı dünyanın en önemli kitap fuarı. Gerçekten de Cumhurbaşkanımızın ve Orhan Pamuk'un katılımıyla görkemli bir açılış yapacağız. Türkiye'den yüz yayıncı, üç yüzden fazla edebiyatçı olmak üzere sekiz yüzü aşkın kültür sanat insanı hep birlikte gidiyoruz. Türkiye'nin çoğulculuğunu, düşünsel zenginliğini, gelenekselden güncele uzanan kültür birikimini dünyaya sunmaya çalışacağız. Fuarı, Türkiye'nin kültür sanat alanlarındaki olumlu yüzünü tanıtmak için büyük bir fırsat olarak değerlendiriyorum.
 
Orhan Pamuk Nobel aldığı zaman biz buna milletçe gereği gibi sevinip mutlu olamadık. Milli maçlardaki coşkuyu göremedik, kültüre, edebiyata verdiğimiz önemin tezahürü müydü bu tutumumuz?

Hayır, Türkiye'deki siyasi ufuksuzluğun yarattığı bir olumsuzluk yaşandı. Orhan Pamuk'un o dönemde söylediği gerçekten tartışmalı bazı görüşleri onun edebiyat alanındaki bu başarısını gölgeler biçimde siyasi malzeme konusu yapıldı. Ve ne yazık ki devletin tepesine kadar bu sevimsiz tavır yansıdı. Halbuki Orhan Pamuk'un Türkiye'ye getirdiği ödül yıllardan beri özlemini çektiğimiz, dünyanın en büyük edebiyat ödülüydü. Türk dilinin dünya çapında aldığı başarıydı da. Bunun yeteri kadar tadını çıkaramadık.
Fuarda Nobel ödülü almış bir yazarın orada bulunuyor olması ve açış konuşmasını yapması bizim için fevkalade önemli, dünya çapında Türkiye'nin itibarını yükseltecek bir olaydır. Sanıyorum ki genç kuşaklar, siyasetin bu sevimsiz gölgesi işin üzerinden kalktıkça Pamuk'un değerini anlamaya başlayacaktır. Dünyanın her yerinde Nobel almış yazarların kendi ülkelerinin eksik gerçeklerini tartışmaları olagelmiştir geçmişten beri. Olmasa belki resmi görüş çok daha rahat eder, ama esas olan kültür sanat alanında sağlanmış olan başarıdır.
 
Uluslararası toplantılarda 301. madde en çok sizin karşınıza engel olarak çıkıyor olmalı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda, ya da nasıl cevaplıyorsunuz bu gibi soruları?

Ben göreve başladığımda 301 daha büyük bir sıkıntıydı. Bu bir yıl içinde 301'le ilgili yasal bir düzenleme yapıldı. Artık eskisi gibi önüne gelen savcı bakan izni olmaksızın aklına esen yazar hakkında dava açamıyor.
 
Ama 301 yerinde duruyor?

Duruyor ama kamusal süzgeçten geçiyor ve gerçekten çok başımızı ağrıtacak konularda yeni bir kontrol mekanizması var. Tabii tümden kalksa daha iyi olur ama Türkiye'de muhalefet bu gibi konularda o kadar tutucu, hatta reaksiyonel bir tavır sergiliyor ki tümüyle kaldırmak mümkün olmadı. En azından bir bariyer oluşturmaya çalıştık. Geçmişe oranla 301'den açılmış davaların sayısında ciddi bir düşüş oldu. Artık yazarlarımız bir dönem olduğu gibi 301'den sürekli mahkeme kapısına gitmiyorlar. Şükürler olsun ki şu anda onlara mahkeme kapısında yumurta atmaya kalkan insanların içyüzü de ortaya çıkmaya başladı.
 
Kara bulutlar beklemede, düşüncenin üzerinden baskı kalkmadı...
Şimdi daha özgürlükçü bir anayasa taslağı düşünüyoruz. Ama Türkiye'de demin söylediğim gibi geçmişte söylediklerini inkar eden, çok tepkici bir muhalefet anlayışı var. Siyaseten ulusal bir gerdirme yapılmaya çalışılıyor. Bu gerdirmelere fırsat vermemek için erteleme yapıldı


Geri Dön