10 / 10 / 2024

Türk mimarları yurtdışında tarih yazıyor!

Türk mimarları yurtdışında tarih yazıyor!

Başbakan 'ın çılgın projesini merak ededuralım, ortaya her gün yeni bir iddia atılıyor. Son iddia, İstanbul 'un yakınına kurulacak olan ve medeniyetleri buluşturan yeni İstanbul projesi




Uluslararası arenada Türk mimarları son yıllarda tarih yazıyorlar. Ancak Türk devletine iş yapmaya gelince kapı duvar oluyor.

Dünyadaki her ünlü yapının bire bir imitasyonunun yapılacağı bir şehir sıfırdan kurulacakmış.

Haberi okuyunca ‘Eyvah ' dedim, ‘ikinci bir Antalya Beldibi mimari faciası geliyor '. Bilmem aranızda son yıllarda Beldibi 'ndeki 5 yıldızlı otellere uğrayanınız var mı Titanik 'ten Kremlin Sarayı 'na kadar her biri birer mimari cinayet sayılabilecek onlarca otel yan yana sıraya dizilmiş. Bir Rusun neden Moskova 'dan kalkıp Antalya 'daki Kremlin otelinde tatil yapmaya geldiği psikolojinin ilgi alanına girse de, buradaki yapılaşmanın ve orman katliamının çarpıklığı Türk mimarlık tarihine kara harflerle yazılacaktır. Konumuza dönersek şurası kesin, özel sektör Türk mimarlarına güvense de devletimiz Türk mimarlarının yaratıcılığına ve uluslararası başarılarına güvenmiyor. En azından sırtını çevirmiş durumda. şžu anda İstanbul 'da devam eden pek çok uluslararası mimari projenin altında Türk mimarlarının imzası var.

Bir tek Türkiye 'de de değil uluslararası arenada Türk mimarları son yıllarda tarih yazıyorlar. Tabanlıoğlu, Emre Arolat, Han Tümertekin, Erginoğlu-çalışlar, Nevzat Sayın uluslararası projelerde dünyaca ünlü mimarlık yarışmalarında dereceler alıyorlar. Ancak Türk devletine iş yapmaya gelince kapı duvar oluyor. Son olarak Berlin Büyükelçiliği için açılan mimarlık yarışmasında ilk üçte Türk mimarları olsa da iş gidip Alman mimarlara verildi. Oysa devletin Türk mimarlarına iş vermesi çok önemli. Büyük işlerin altında Türk mimarlarının imzasının olması bir tek o mimarları değil Türkiye 'nin de adını dünyaya duyuruyor. Mimarların özellikle devletin finansını sağladığı büyük işlerde cesur davranmaları mimarlığın gelişimi için de büyük bir çığır açıyor. Eyfel 'in aynısını alıp İstanbul 'da taklit etmek, Malezya 'daki gökdelenin aynısını İstanbul 'a dikmek, kusura bakmayın ama Arap görgüsüzlüğünden başka bir şey değildir. Dubai örneğinde gördüğümüz üzere binaların albenisi olsa da mimari açıdan beş para etmemektedir. Üstelik Bedri Baykam 'ın bir eserinden ödünç bir cümle ile açıklamak gerekirse ‘this has been done before '. Bakınız Las Vegas... İstanbul 'un yanı başına yeni bir şehir kurulması çılgın ve müthiş bir fikir. Daha da önemlisi, yapılması şart bir proje. İstanbul 'da depreme hazırlık sıfır. Pek çok binanın depremde yıkılacağına kesin gözüyle bakılıyor. Fırsat bu fırsat, devlet depreme dayanıksız binaları yıkıp yerine yeni yeşil alanlar açabilir. Binaların hak sahiplerine de İstanbul 'un yanı başına kurulacak bu cazip şehirde yeni yerler tahsis edebilir. Lafı uzatmayalım. Sayın Başbakan, kendinizi Türk mimarlarına emanet ediniz. Pişman olmayacaksınız...

Mimarların ‘WikiLeaks 'i nasıl kapatıldı

Bir süre önce internette dolaşırken bir site keşfettim. Adı Mimarazzi 'ydi. Mimarlığa meraklı olduğum için hemen içine daldım. Kimin açtığı bilinmeyen sitede Türkiye 'deki mimarlık bürolarının isimleri vardı. Mimarlar bu bürolardaki çalışma şartları ve ünlü Türk mimarları hakkında yorum yapıyorlardı. Hafta sonu fazla mesai yapılıyor mu, mimarların sigortaları yatırılıyor mu, öğlen yemekleri nasıl, çalışma şartları nedir, mimarlar mimarları eleştiriyordu. Ama ne eleştiri... Yazan mimarların kimlikleri gizlendiği için pek çok eleştiri acımasızdı. Kimi mimarlık büroları ve mimarlar bu zor sınavdan alınlarının akıyla çıkarken kimileri de yerden yere vuruluyordu. İnternetteki sözlüklerin mimarlara uyarlanmış şekli diyebiliriz. Ancak Mimarazzi 'nin yayın hayatı kısa sürdü. Zira mimarların acımasızca eleştirdiği bürolardan biri olan Autoban, siteye bir ihtarname gönderip hakkındaki eleştirilerin Mimarazzi 'den çıkartılmasını istedi, bunun üzerine de Mimarazzi sansür girişimine boyun eğmemek için yayın hayatını durdurdu. Açıkçası pek anlamadığım bir alınganlık ve orantısız bir tepki gibi gelse de Mimarazzi kendi kendinin fişini çekti. Türk mimarları açısından kısa ve ilginç bir deneyimdi.

Siteye en son girip baktığımda Mimarazzi 'nin sahibi konuya benim ilgi göstermemden de rahatsız olduğunu belirttiği matrak ve şakacıktan ‘sinirli ' bir röportaj vermiş. Mimarazzi 'nin daha çok mimarlar arasında kalmasını istiyorlarmış, biraz da benim yüzümden iş büyümüş (Mimarazzi 'ye gelen mimar tepkilerini Dipnot Tablet 'te yayımlanan haftalık dergimize haber yapmıştım, okumanızı tavsiye ederim). Tabii bu deneyim sırasında Mimarlar Odası ve mimarlığın nabzını en iyi tutan Arkitera dergisinin tavrından da yakınıyor. Türkiye 'de her sektörde olduğu gibi mimarlık sektörü içinde de gelir adaletsizlikleri, zor çalışma koşulları, dev egolarla mücadele ve baş etme gayreti mevcut.

Mimarazzi bu anlamda önemli bir işlev yüklenmişti. Üstelik pek çok mimari büro için de kendini yenileme ve düzeltme imkanı sunmuşlardı. Siteyi kapattıran Autoban 'a bir dost olarak ‘Bu ne tahammülsüzlük... ' demekten başka söz bulamıyorum. Okan Bayülgen ile kavgalarından sonra bir de bu eklenince Autoban 'ın Türkiye 'deki yayılan şöhreti ile uluslararası şöhreti ters orantılı olarak büyüyor.
Radikal/Cüneyt Özdemir


Geri Dön