Türk müteahhitleri dev projelerde yalnız olmalı!
Habertürk Gazetesi köşe yazarı olan Güntay Şimşek bugünkü yazısında ülkemizdeki inşaat sektörünü değerlendirdi. Şimşek, Nihat Özdemir’in “Türk firmaları artık yanına yabancı bir ortak almadan köprü gibi büyük projeler yapabilmeli” açıklamasını hatırlattı.
Dünyanın en önde gelenlerinden olduğumuzu gösteren ve bizim bakış açımızla da övünmemize vesile olan klasikleşmiş bir olayımız var. “Neresinden bakılırsa en iyi görünürüz” mantığıyla kamuoyuna pompalanan bu yaklaşımı, tahmin edeceğiniz üzere inşaat sektörü ve müteahhitler çok önemsiyor. Çünkü bundan faydalanıyorlar. “Dünyanın en büyük uluslararası müteahhitleri” arasında Çin’den sonra Türkiye’nin yine ikinci sırada yer aldığını anlatan bu haberler için defalarca yazı yazdım. Malum bakış açısının doğru olmadığını, bizimkilerin çoğunlukla taşeronluk yaptıklarını, işin mühendislik ve tasarım, ana üstlenicilik gibi taraflarında olmadıklarına dikkat çekerek bu alanda kazanmamız gereken daha çok kabiliyetler olduğunu ve yolumuzun da sanıldığı gibi kısa olmadığını, becerebildiğim kadarıyla anlattım.
Dünya uluslararası inşaat sektörünün rehberi pozisyonunda olan ve önemsenen dergisi Engineering News Record (ENR), müteahhitlerin bir önceki yıl, ülkeleri dışındaki faaliyetlerinden elde ettikleri gelirleri esas alan bir liste yayınlıyor. Mesela “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” listesinde 2014 yılında 42 olan Türk müteahhitlik firması sayısı, 2015 yılında 40’a gerilemişti. Bu sayı ile bile Türk müteahhitleri, 65 firmayla birinci sırada yer alan Çin’den sonra dünya ikincisi olmuşlardı. Yine aynı listede, müteahhit çokluğu açısından ABD de 39 firma ile 3. sıradaydı. Ama tüm Türk şirketlerinin San Francisco merkezli Bechtel’in yarısı etmediğini biliyoruz. Çünkü dünyada bu sektörün kaymağını yiyenler, en büyük geliri elde edenler, yaklaşık olarak ilk 15’te yer alan şirketlerden oluşuyor. Gerisi ya onlara hizmet ediyor ya da onların ilgilenmediği kâr marjları düşük işlerle meşgul oluyor.
Eğer dünya müteahhitlerinin gelirlere göre sıralandığı “TOP 250”nin ilk 15’inde bir tane bile şirketiniz yoksa bu alanda çok etkin olduğunuz söylenemez. Hatta yaptığınız iş ile elde ettiğiniz gelirlerin performans ilişkisinin sorunlu olduğu da söylenebilir.
Yine 2013’te böyle bir liste 2012 gelirlerine göre yapılmış ve Türkiye dünya sıralamasında ikinci olmuştu. Türkiye’yi dünya ikinciliğine taşıyan bütün Türk şirketlerinin gelirlerini üşenmeden araştırdım. Gelir rakamlarını topladığımda, bizim bütün şirketlerin gelirlerinin Avusturya Viyana merkezli Strabag SE şirketine ancak denk geldiği gerçeğiyle karşılaştım. Dolayısıyla kalabalık müteahhitlerle değil, yani nicelik yerine artık nitelikle övünmemizi gerektiren işlere imza atmanın yollarını aramalıyız. Böyle bir konuma gelebilmek için iyi mühendislerin, tasarım ofislerinin, müteahhitliği bir basamak daha yukarı çekmeyi başarabilen işadamlarımızın olması gerekiyor.
Hâsılı Çanakkale Köprüsü’nü Türk mühendisleriyle tek başına yapacak işadamlarımız olmadığından, bütün müteahhitlik şirketlerimiz Viyana’daki bir şirket etmiyor. Birkaç gün önce Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir’in yukarıda yazdıklarımı özetleyen sözleri sebebiyle bu konuyu tekrar gündeme getirmenin iyi olacağını düşündüm. Özellikle de Türk müteahhitlerin, ülkemiz içinde yaptıkları kötü eserlerle geleceğimizi nasıl berbat ettiklerine azıcık olsun dikkat çekebilir miyim düşüncesini taşıyorum. Çünkü bizim müteahhitler hangi mermer türünün, binaların, inşaatların neresinde kullanacağını dahi bilmiyorlar. Hatta bilmemekten öte araştırma zahmetine bile katlanmıyorlar.
Bu sebeple Nihat Özdemir’in “Türk firmaları artık yanına yabancı bir ortak almadan köprü gibi büyük projeler yapabilmeli” açıklaması önemlidir. Bu sözlerin sarih ifadeyle anlamı şudur: Marmaray ve Avrasya tüpgeçit, İstanbul’un 3. köprüsü Yavuz Sultan Selim, İzmit Körfezi’ndeki Osmangazi Köprüsü projelerinde Türkiye’nin mühendislik olarak bir katkısı olmamıştır. Daha da vahim olan ise bu işlerden bizimkilerin pek bir şey de öğrenmemiş olmasıdır.
Dolayısıyla Özdemir’in en büyük hayalinin tek başına yurtdışında köprü yapmak olduğunu söylemesi itiraftır, tespittir, güzel bir hedeftir, ama en önemlisi inşaat sektörünün ve müteahhitlerin çekilmiş en güzel fotoğrafıdır.
Güntay ŞİMŞEK/Habertürk