Türkiye'de konuta erişilebilirlikte 'kamulaştırma' modeli uygulanabilir mi?
İspanya'da konuta erişimin kolaylaşması için 'kamulaştırma' modeli uygulanıyor. Peki bu model Türkiye'de de uygulanabilir mi? İşte ayrıntılar...
Uzun zamandır barınma sorunu sık sık gündeme geliyor. Yükselen konut ve kira fiyatları, ev sahibi olmayı da kiraya çıkmayı da zorlaştırıyor.
Dünya Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Ali Hepşen, bugünkü köşesinde konuta erişilebilirlikte kamulaştırma konusunu kaleme aldı. Hepşen, "Son yazılarımda konuta erişilebilirlik ve barınma sorunu üzerinde çokça durmaya gayret ediyorum. Biliyorum ki, bu sorun önümüzdeki senelerin en önemli sorunlarından biri olacak; çözümü zamana yaygın ve hiçte kolay olmayacak" dedi.
Prof. Dr. Ali Hepşen, barınma sorununun küresel bir sorun olduğuna dikkat çekti ve “Kamu-Özel Sektör İşbirlikleri, Sosyal Konut Projeleri, Kira Kontrolü ve Destekleri, Vergi Teşvikleri ve Sübvansiyonlar, Kooperatif Konut Modelleri, Kentsel Yenileme ve Dönüşüm Projeleri ve Konut Kredi Faiz Destekleri” gibi çözümlerin barınma sorununda yaygın kullanıldığını dile getirdi.
Hepşen, Ancak İspanya, biraz daha farklı ve tartışılan bir çözüm önerisi ile konuya yaklaştı" dedi ve İspanya'nın konut sorununa çözümünü açıkladı.
Geçen sene İspanya Hükümeti, resmi olarak desteklenen ve kısa adı SAREB (The Sociedad de Gestión de Activos Procedentes de la Reestructuración Bancaria) olan bankanın, 2008 küresel kriz sonrası diğer bankalar tarafından haciz konulan konutları ve arazileri satın almasını ve bunları uygun fiyatlı 50 bin sosyal konut birimine dönüştürmesine ilişkin planı onay verdi.
Hepşen, buradaki amacın gençler için daha erişilebilir konut sağlamak ve aylık kira ödemelerinde ılımlı artışlar yaratabilmek şeklinde olduğunu belirtti.
Plan, SAREB bankasının 21 bin boş konutu satın almasını ve sosyal konut niteliğinde kullanım amaçlı yerel yönetimlere devretmesini kapsıyor.
İlave olarak, 14 bin konutu sosyal kira programı kapsamına alacak olan hükümet, SAREB’in sahip olduğu arazilerde de 15 bin konut yaptırarak kiralık sosyal konut yapımına öncelik tanıyacak.
Hepşen, "Özünde kamulaştırma ve özel sektör-kamu işbirliği olan, ilginç ancak ülkede çokça tartışılan; hatta açıkçası, başka bir ülkede de örneğine denk gelmediğim bir model… Zaman içinde ortaya çıkan yorumlara baktığımızda, eleştirmenler bu planın yetersiz olduğunu savunarak sosyal konuta dönüştürülmesi düşünülen bazı mülklerin harap durumda olduğunu ya da kimsenin yaşamak istemediği bölgelerde olduğunu öne sürüyor" ifadelerini kullandı.
Hükümet ise ülkede gençlerin evden ayrılma yaşının 30’a yaklaştığı, pek çok gencin yüksek kira ve ev satın alama maliyetleri nedeniyle bağımsız yaşayamadığı günümüz şartlarında, bu mülklerin sosyal konut stokunu arttıracağına inanıyor (ki ülkede kamu kontrolündeki sosyal konut oranı AB ortalaması olan yüzde 9’un bir hayli altında ve yüzde 3 seviyesinde).
Ali Hepşen, her iki tarafında kendince haklı olduğunu belirtti ve "Bu model Türkiye için uygulanabilir mi" sorusunun yanıtını verdi.
TÜRKİYE'DE BU MODEL UYGULANABİLİR Mİ?
Prof. Dr. Ali Hepşen, bu yaklaşımın Türkiye'de de düşünülmesi gereken ilginç bir yaklaşım olduğuna dikkat çekti ve doğruluğunun, yanlışlığının ise tartışılacağını dile getirdi.
Hepşen, "İspanya hükümeti, ekonomik kriz sonrası el konulan 50 bin konutu uygun fiyatlı konut şekilde kullanmayı planlıyor. Türkiye’deki mevcut konut krizini dikkate aldığımızda, benzer bir model Türkiye için uygulanabilir mi sorusu önemli birkaç açıdan değerlendirmek gerekir" açıklamasında bulundu.
İşte Hepşen'in yazısının devamı...
"1 - Ekonomik ve hukuki koşullar: İspanya Modeli: İspanya›da bu mülkler, ekonomik kriz sırasında bankalar tarafından el konulan mülklerdir. Hükümet bu mülkleri geri alıp kamu yararına kullanılabilir hale getiriyor.
Türkiye Durumu: Türkiye’de de zaman içerisinde bazı mülkler ekonomik krizler, ipotekler ya da borçlar nedeniyle bankaların eline geçebiliyor. Ancak, bu mülklerin uygun fiyatlı konutlara dönüştürülmesi için kamu tarafından satın alınması hukuki altyapı ve en önemlisi politik irade gerektirebilir.
2 - Sosyal ve ekonomik ihtiyaçlar:
İhtiyaç Düzeyi: Türkiye'de de konut fiyatları ve kiraların hızla arttığı bir dönem yaşanıyor. Özellikle büyük şehirlerde dar gelirli aileler için konut bulma sorunu büyük bir problem. Bu açıdan bakıldığında, el konulan konutların uygun fiyatlı konutlara dönüştürülmesi sosyal bir ihtiyaç. Ve mutlaka konuya doğru yaklaşılması gerekiyor.
3 - Mevcut konut politikaları: Türkiye’de de devlet destekli sosyal konut projeleri (TOKİ gibi) var. Ancak bu projeler yetersiz kalabiliyor veya bazı eleştirilerle karşılaşabiliyor. İspanya’nın bu modeli, Türkiye’deki sosyal konut politikalarına tamamlayıcı bir çözüm sunabilir. Ancak bunun uygulanabilmesi için politik ve finansal kaynakların yeterli olması gerekir.
4 - Toplumsal kabul: El konulan mülklerin yeniden değerlendirilmesi, Türkiye’de toplumsal ve siyasi açıdan bazı tartışmalara neden olabilir. İspanya’da bu uygulama geniş bir kabul görmüş olsa da, Türkiye’deki toplumsal yapı ve mülkiyet anlayışı farklılık gösterebilir.
5 - Yerel yönetimlerin rolü: Bu tür projelerin yerel yönetimlerle işbirliği içinde yapılması gerekir. Yerel yönetimlerin mülkiyet verilerini düzenli olarak tutmaları, el konulan mülklerin ne durumda olduğunu bilmesi ve bu projelerde aktif bir rol alması gerekir. Türkiye’de bu, merkezi hükümetle yerel yönetimler arasında koordinasyonu gerektirebilir.
Sonuç…
Sonuç olarak, İspanya’daki model Türkiye’ye uygun şekilde uyarlanabilir. Ancak bunun uygulanabilirliği, yerel hukuki düzenlemeler, mevcut konut politikaları, toplumsal kabul ve yerel yönetimlerin bu sürece dâhil edilmesi gibi faktörlere bağlıdır."
Evini satıp parayı faize koymayı düşünenler dikkat!
Konut almak için tam zamanı! Uzmanlar uyarıyor! Ev sahibi olmak isteyenler hazırlanın!