Türkiye'nin çürük binaları yolsuzluk raporuna girdi
Dünya Saydamlık Örgütü 2009 Yolsuzluk Raporu açıklandı
Bu yılki teması "Yolsuzluk ve Özel Sektör" olarak belirlenen raporda Türkiye'de Kocaeli-Düzce depreminde çöken binalar, yolsuzluğun neden olduğu önemli sorunlara gösterilen örneklerden biri oldu
Dünya Saydamlık Örgütü'nün 496 sayfalık 2009 Yolsuzluk Raporu'nda Türkiye `Yolsuzluk Algısı Endeksi'nde, 180 ülke arasında Litvanya ve Polonya ile birlikte 58. sırayı paylaştı. 10 puan üzerinden 4.8 puan alan Türkiye'nin üzerinde bulunan ülkeler arasında Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve Malezya'nın da bulunması dikkat çekti. Dünya Saydamlık Örgütü'nün 496 sayfalık 2009 Yolsuzluk Raporu'nda dikkat çeken unsurlar şöyle:
- İş yapmada rüşvetin kapsam ve büyüklüğü hayret verici düzeyde.
- Görüşülen işadamlarından beşte ikisi kamu kurumlarıyla iş yaparken rüşvet verip vermeyecekleri sorusuyla karşılaşmış.
- Yarısı yolsuzluğun proje maliyetlerini en az yüzde 10 artırdığı kanısında.
- Beşte ikisi, bir rakip firmanın verdiği rüşvet yüzünden iş kaybına uğradığını belirtiyor.
- Üçte birinden fazlası yolsuzluğun giderek daha kötü bir hal aldığı görüşünde.
- Sadece gelişmekte olan ülkeler ve geçiş ülkelerinde yolsuzluğa bulaşan politikacılar ve hükümet yetkililerinin yılda 20 milyar ile 40 milyar dolar arasında rüşvet aldıklarına inanılıyor.
- Bu da ülkeler arası resmi kalkınma yardımının yüzde 20'si ile yüzde 40'ına eşdeğer.
- Yolsuzluk gözü kara firmalara kanunu önemsememe imkân sağladığında, sonucu İspanya'daki su kesintilerinden Çin'deki sömürü altında çalışma koşullarına, Endonezya'daki yasadışı kereste ticaretine, Nijerya'da sağlıksız ilaçlara ya da Türkiye'de ölümcül sonuçlara yol açarak çöken kusurlu binalara kadar uzanıyor.
- Şirketler tarafından sıklıkla yapılan küçük `iş kolaylaştırma' ödemeleri, yolsuzluğun sürmesine ve beslenmesine yardımcı oluyor.
`Medyada çoğulculuk cesaretlendirilmeli'
Raporun "Yolsuzluğa Karşı Yapılabilecekler" bölümünün, "Bilgi Brokerleri: Medya, Sivil Toplum ve Bilim" altbölümünde şöyle denildi:
"Medyanın ticari baskı çerçevesi dahil, özgür ve adil olmasını temin etmek, ifade özgürlüğü ve katılım engellerinin düşük tutulması önlemlerine dayanır. Sahte tavırla gazeteciliği kullanarak lobicilik yapılmasına karşı oluşturulacak politikalar fon kaynaklarının titiz biçimde açıklanması ve yorum içerik ve ticari mesaj arasında kesin ayrım gerektirir. Medya çoğulculuğu alternatif medya için destek, frekans ve kanallara erişim ve bağımsız kamu yayıncılığına desteğin sürmesi yoluyla cesaretlendirilmelidir. İyi işleyen bir medya ortamı binlerce çiçeğin açmasını gerektirir."
Milliyet