Varlık Fonu’na gayrimenkul portföy yönetimiyle değer katılabilir!
Varlık Fonu’na devredilen gayrimenkullerin yönetimi için gayrimenkul portföy yönetim şirketlerinin devreye girebileceğini söyleyen Oğuz Kösebay, “Bu sayede fondaki gayrimenkullerin profesyonel yönetim ve denetim ile verimli hale gelmesi ve atıl duran nakitin değerlenmesi sağlanabilir” dedi.
Kamuya ait çok sayıda büyük şirketlerin Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi'ne devredilmesi ile birlikte başlayan tartışma sürecinde fonun nasıl yönetileceği ve denetleneceği konusu öne çıkıyor. Varlık Fonu’na dahil edilen toplam 20 milyar dolar ödenmiş sermayesi olan şirketlere ait gayrimenkullerin yönetilmesi için profesyonel bir sisteme ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Omurga Portföy Genel Müdürü Oğuz Kösebay, “Fondaki gayrimenkullerin nasıl yönetileceğine ve denetleneceğine karar verilmesi büyük önem taşıyor. Bu taşınmazların gayrimenkul yatırım fonları aracılığıyla değerlendirilmesi ile şeffaflık ve hesap verilebilirlik mümkün olacak” dedi.
Son olarak BİST, BOTAŞ, Ziraat Bankası, THY, Halkbank ve Türk Telekom hisselerinin Varlık Fonu’na devredilmesi ile birlikte fon yönetimi daha da fazla önem kazandı. Turizm bölgelerinde ise Antalya, Didim, Kuşadası, Selçuk, Bodrum ve daha birçok önemli bölgedeki Hazine arazileri Varlık Fonu’na geçti. Varlık Fonu’nun bundan sonraki süreçte gayrimenkullerin yönetimi konusunda atacağı adımları beklediklerini ifade eden Kösebay, “Fona aktarılan kaynakların yönetiminde portföy yönetim şirketlerinden de yararlanması sermaye piyasalarının bilgi, tecrübe ve insan kaynağının etkin olarak kullanılması ve bağımsız yönetimi ile şeffaflık ve hesap verilebilirlik açısından tercih edilen bir seçenek olacak. Gayrimenkul dışında likit varlıkların da banka iştiraki veya bağımsız portföy yönetim şirketleri tarafından sermaye piyasaları araçlarıyla değerlendirilmesi ise sermaye piyasalarının derinleşmesini ve atıl duran nakitin değerlenmesini sağlayacak” dedi.
Yılda %14 kazandırıyor
JLL’in Global Gayrimenkul Piyasası Raporu’na göre 2016 yılında global gayrimenkul işlem hacminin 661 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirten Kösebay, Preqin 2016 verilerine göre ise bu işlem hacminin yaklaşık üçte birinin GYF’ler tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Kösebay, “GYF’ler son 3 sene içerisinde ortalama olarak yatırımcısına dolar bazında yılda yüzde %14,9 kazandırdı. Bu getiri ile GYF’ler diğer varlık sınıflarına ait fonlarla karşılaştırıldığında en üst sıralarda listeleniyor. Türkiye’de de benzer şekilde Fon’daki gayrimenkullerin gayrimenkul portföy yönetim şirketleri tarafından GYF’ler aracılığıyla değerlendirilmesi, etkin ve verimli bir yatırım olacak” diye konuştu.
Yatırımcı Türkiye’yi tercih edecek
Varlığa dayalı fon olması özelliği ile GYF’lerin sermaye piyasalarıyla birlikte gayrimenkul piyasasında da alternatif yatırım aracı olarak dikkat çekmeye başladığını dile getiren Kösebay, GYF’lerin sermaye piyasaları dışında gayrimenkul piyasasının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ve kurumsallaştırılması açısından da önemli olduğunu kaydetti. Kösebay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Varlıkların sermaye piyasaları paydaşlarının geniş katılımıyla konularında uzman portföy yönetim şirketleri ve gayrimenkul portföy yönetim şirketleri tarafından yönetimi, risklerin dağıtılması, finansal enstrümanın niteliğinin geliştirilmesi, çeşitlendirilmesi, kaynakların etkin kullanımını ve ülkeye faydasını artırırken yatırım ortamının iyileştirilmesi ve derinleştirilmesi ile birlikte yatırımcıların Türkiye’yi tercihinde önemli rol oynayacak.”