30 / 04 / 2024

Vedat Arslan'dan MIPIM 2013 değerlendirmesi!

Vedat Arslan'dan MIPIM 2013 değerlendirmesi!

Vedat Arslan, Fransa'nın Cannes şehrinde düzenlenen ve Türkiye'nin bu yıl Onur Ülkesi olarak katıldığı MIPIM 2013 ile ilgili izlenimlerini paylaşıyor...




Herkese merhaba,


Geçtiğimiz yıllarda yaptığım gibi, bu yıl da katılan/katılamayan herkesle Mipim’e dair izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.


Öncelikle bu yıl Mipim’i 2 ayrı açıdan değerlendirmek gerekiyor: 1-Onur Ülkesi olarak Türkiye, 2-Genel katılım performansı açısından.


Evet, bu yıl Türkiye Onur Ülkesi olarak Mipim’de büyük sükse yaptı, her taraf Türkiye bayrakları – yazısı – konferansları ile doluydu, yatırımcılar Türkiye çadırını istila etmişti, fuara katılan firmaların her birisi yüz milyonlarca dolarlık anlaşmalara imza attı… demek isterdim ama maalesef böyle bir durum olmadı. 


Türkiye’den her yıl ortalama 80-90 kişinin katıldığı fuara, bu sene 600’e yakın kişi katıldı. Büyük bir çoğunluk neler oluyor burada demek için gelmiş olsa da, bu tarz fuarlara katılmanın mantığını bilenler ve öncesinde bu yönde hazırlık yapanlar için faydalı geçmiş olduğunu tahmin ediyorum. Geçtiğimiz günlerde Mipim tarafından yapılan açıklamada, fuara bu yılki katılımın %2 civarında arttığı belirtilmiş. Bu artışın tamamının ise Türkler tarafından karşılandığı yukarıdaki rakama bakılacak olursa kesin gibi.


Aslına bakılacak olursa, Türkiye’nin –il bazında olmak üzere –muhakkak her sene Mipim’de yer alması gerekir. Bunun için özellikle bir çadır olması da şart değil, Riviera’da alınacak güzel ve büyük bir standla daha etkin bir harekette bulunmak mümkün olabilir. Katılımlarda, her sene bir Bakanı Mipim’e getirmek belki mümkün olmayabilir ama en azından bu sene için, pek çok insanın neden Erdoğan Bayraktar’ın gelmediğini sorduğuna şahit oldum. Bence de, tüm gayrimenkulcüler Mipim’de iken kendisinin olmaması şaşırtıcıydı.


Türkiye çadırına gelecek olursak: Türkiye’nin hem katılım mantığı yanlış, hem konumlaması eldeki imkanlardan dolayı kötü, hem de tanıtımda yapılanlar eksik ve/veya harcanan paraların yerleri yanlıştı. Ancak bu durumdan dolayı Türkiye’deki organizasyon firmasını da suçlamak doğru olmayacaktır, çünkü yoğun bir emek harcadıklarını görmemek imkansızdı.


Mipim’e uzun yıllardır gidenler bilir; Londra, Paris, Moskova, St.Petersburg, Lyon veya Münih’in çadır veya standları her sene olur ama hiçbir zaman İngiltere, Rusya, Fransa, Almanya veya diğer ülkelerin standları olmaz. Zaten, Türkiye çadırı da, Bodrum ve İzmir’den gelen 2 proje haricinde tamamen İstanbul üzerine kurgulanmıştı. (İzmir projesi de İş GYO’ya aitti) Çadırda yer alan konferanslarda da, konu başlıkları olmasa da içerik tamamen İstanbul üzerine kurguluydu. Hatta, Türkiye çadırını da İBB Başkanı Kadir Topbaş açtı. Kısacası, “Time for Turkey” değil “Time for Istanbul”du. 


Mipim yetkilileri Türkiye çadırını o kadar güzel saklamıştı ki, fuardan 1 gün önce çadırı görmek için içeri girdiğimde, sorduğum birkaç Mipim görevlisinin hiçbirisi Türkiye çadırının yerini bilmiyordu. Fuar boyunca da, bizimle ilgisi olmayanların Türkiye çadırını ziyaret etmesini beklemek hata olurdu; çünkü önce Türkiye çadırının nerede olduğunu bulması, sonra da 40-50 basamaklık merpeni bir çırpıda çıkması gerekiyordu. Kısacası, çadıra yönlendirmeler yok denecek kadar azdı.


Tüm yönlendirme ve tanıtım eksikliklerine rağmen, çadırın içine girdiğimizde ise bizi kimi zaman Karadeniz düğünlerinden fırlayan horon havası, kimi zaman Fransa’yı fethetmeye geldiğimizi ima eden Mehter Marşı ile bambaşka bir hava bekliyordu. Birbirinin aynı, standart Türk standlarında bilinçli katılımcılar şirketlerini ve gelecek projelerini tanıtıyor veya ticari projelerine ortak arıyorken, bilinçsiz katılımcılar (Mipim’e daha önce gelmemiş olanlar) daire satmaya çalışıyordu. Çadırda Türkler’den veya Türkiye’de zaten iş yapan yabancılardan başka kimse olmasa da, Mipim’in bir daire satma yeri olmadığını – daha çok gelecek işbirlikleri için bir “networking” noktası olduğunu artık biliyor olmamız lazım.


Peki, Mipim’in bu kadar olumsuzluğu yanında doğru bir şeyler yok mu? 

Zorlu, Eroğlu, Tahincioğlu, Yorum ve Metropol, fuarın en hareketli salonları Riviera Hall ve Ana Binada yer alarak gerçek birer katılımcı gibi davrandılar. Özellikle Riviera’da olanlar Mipim’de sürekli bulunuyor olmalarının mükafatını alıyorlardır diye düşünüyorum. Bu firmalar, geçmiş yıllardaki tecrübelerini de kullanarak Mipim’i efektif bir şekilde kullanmışlardır. Kendisi için biraz pahalıya gelmiş olabilir ama, Tahincioğlu hem Riviera’da hem de Çadırda ye alarak, ayrıca bir de görünürlüğü en yüksek olan fuar çantasına sponsor olarak tüm potansiyel işbirliklerini yakalama konusunda çaba göstermiş gibi görünüyor, eminim sonucunu da almıştır.


Mipim’e genel olarak bakıldığında ise; anormal giriş fiyatları, anormal stand kiraları ve artık anormal olarak bile tabir edilemeyecek otel ve uçak fiyatları ile, ulaştığı maliyetin karşılığını kaç kişi veya firma alabiliyordur bilemiyorum. Zaten bu yüzden, Mipim daha çok hizmet sağlayıcıların kendilerini gösterme yeri olmuş durumda. (her ne kadar biz de hizmet firması olsak, yine de doğruyu söylemek gerekiyor!) Katılım sayısı da, Türkler’i saymazsak, zaten düşük olan geçen seneye oranla bile inişte. Dolayısıyla, Mipim’in önümüzdeki sene giriş fiyatlarında bir revizyon yaparak daha fazla gayrimenkul geliştirici ve yatırımcıyı fuara çekmesi gerekiyor. Bu konuda, özellikle Rusya, Türki Cumhuriyetler, Uzakdoğu ve Ortadoğu’dan firmaları fuara çekerek kendi yıldızını yeniden parlatabilir. Bunu başaramaması durumunda ise, Mipim’in etkisi her sene daha da azalmaya devam edecektir.

Son olarak, Türkiye önümüzdeki sene de Mipim’de “Onur Ülkesi” konumunda. Dolayısıyla, bu sefer daha doğru bir konumlama ile hareket edilmesinde ve toplanacak tanıtım bütçelerinin daha doğru noktalara harcanmasında fayda bulunmaktadır. Aslolan Mipim’e katılmamak değil, onu doğru kullanabilmektir diye düşünüyorum.


Mipim’den çıkarılması gereken bir diğer sonuç da, finansal kaynaklar açısından yönümüzü daha fazla Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler’e çevirmemiz gerektiğidir. Bu konuda, Aremas olarak biz, kendi standımızla Nisan ayında Moskova’da Int. Property Show’da, Ekim ayında ise Dubai’de Cityscape Global’de yer alacağız. Moskova Fuarı, daha çok sahil hattındaki orta ölçekli projeler için uygun olsa da, Ortadoğu pazarına açılmak isteyenlerin Cityscape Dubai’yi kesinlikle kaçırmamaları gerekmektedir. 


Özellikle Cityscape Dubai Fuarı için bugünden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da muhakkak Turizm Bakanlığı ile konuşarak, benzer tanıtım modelini gayrimenkul sektörü için de uygulaması gerekmektedir. Hatta Bakanlığın, Ortadoğu’da düzenlenecek tüm fuarlar için belirli kriterlere sahip sektör firmalarını desteklemesi ve beraberinde genel tanıtım çalışmalarını organize etmesi gerekir. Bu konuda, Bakanlığa Gyoder gibi STK’lar destek verebileceği gibi, bizim gibi pazarlama konusunda uzmanlaşmış firmalar da üzerlerine düşen görevi yerine getirebilir.


Saygılarımla,


Vedat Arslan


GM / [email protected]


Geri Dön