25 / 11 / 2024

Yeni projeler, 2009'da ivme kazandıracak

Yeni projeler, 2009'da ivme kazandıracak

Bu yıl, dış piyasalarda yaşanan finans depremi ile birlikte yeni projelerinin başlangıcının 2009 yılına ertelenmesine neden oldu.




Mevcut projelere hız vererek teslim tarihini öne çeken markalı konut üreticileri, 2009 yılında başlayacak yeni projelerin sektöre büyük bir hareket kazandıracağı görüşünde birleşiyorlar. 

Hürriyet Emlak olarak bir yılı geride bıraktık. Yayın hayatına merhaba dediğimiz 2007 yılının Eylül ayı, gayrimenkul sektörü açısından durgun bir dönemi işaret ediyordu. İşte bu dönemde emlak ve gayrimenkul sektörüne yönelik bir dergi çıkarmak oldukça riskliydi. Ne var ki; dergimizin yayın ekibi, aynı görüşte değildi. 2006 yılının başından itibaren durağan bir döneme giren sektörde, yeni bir atılıma ihtiyaç olduğu görüşü tüm Hürriyet Emlak ekibinde fazlasıyla vardı. İşte, arkamızda Hürriyet gibi kurumsal bir marka ve bu markanın gücü vardı. Bu sorumluktan yola çıkarak, Hürriyet Emlak'ı çıkarmaya karar verdik.

Bize bu konudaki en büyük desteği ise başta okurlarımız olmak üzere sektör temsilcilerinden gördük. Bu açıdan, sektör uzmanlarının görüşlerinin,  bizim için büyük bir önemi bulunuyor. Bundan yola çıkarak, şu anda bir rehavet döneminde olan gayrimenkul sektörünün önümüzdeki döneme ilişkin beklentilerini, en yetkili ağızlara sorduk. İşte sektör temsilcilerinin beklenti ve görüşleri:

Hayri Ekinci(Hisar Yapı Yönetim Kurulu Başkanı):

"Türkiye'de yılda 600 bin konut, İstanbul'da 250 bin konut ihtiyacı olduğu düşünülürse, uzun dönemde konut sektörü iyi yerlere gelecektir. 2008 yılında hem dış piyasalarda yaşanan ekonomik olumsuzluklar hem de ülkemizde yaşanan siyasi belirsizlikler nedeni ile bir kaç proje hariç bütün şirketler yeni projelerin başlangıcını 2009 yılına erteledi, mevcut projelere hız vererek teslim tarihini öne çekti. 2009 yılında başlanacak yeni projelerle sektöre büyük bir hareket kazanacağını düşünüyoruz.

Öte yandan Amerika'da yaşanan mortgage krizinin mali piyasalara yansıması ile faizler yüzde 1.20 civarlarından yüzde 1.60 civarlarına çıktı. Konut alıcısı ortalama 5 yıllık banka kredileri ile borçlanarak daire sahibi oluyor. Yani önündeki 5 yılını ipotek altına alıyor. Dönemsel siyasi ve ekonomik krizler konut alıcısını korkutuyor ve satın almaları erteletiyor. Daralan talep inşaat şirketlerini fiyatlarda daha esnek olmaya zorluyor. Alıcılara önerimiz daha fazla beklemesinler artan talep ile birlikte fiyatlarında artacağını söyleyebiliriz"


Safa Öktem (Regnum Gayrimenkul Genel Müdürü):

"Yurtdışından özellikle de Amerika'dan kaynaklanan mortgage krizine paralel olarak ülkemizde yaşanan siyasal gerginlik hemen her sektörü etkilediği gibi gayrimenkul sektörünü de etkilemişti. Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararla birlikte ekonomide olumlu bir beklentiye girildi. Bu olumlu havayla birlikte, gayrimenkul sektöründe siyasi gerginlikten ortaya çıkan talep ertelemelerinin yerini satın almalara bırakmasını bekliyoruz. Yani bu süreçte gayrimenkul sektöründeki talepte bir hareketlenme olması kaçınılmazdır. Ayrıca, gayrimenkul sektörü satışlarını doğrudan etkileyen bir başka unsur olan konut kredilerine baktığımızda, oluşan bu havayla birlikte kredi faizlerinin üzerindeki

baskının da ortadan kalktığını görüyoruz. Bu baskının kalkmasıyla birlikte kredi faizlerinin artması yönündeki olumsuz tablo tersine dönmüştür. Tablonun tersine dönmesinin gayrimenkul sektöründeki satışları olumlu bir şekilde etkilemesini bekliyoruz.

Yılsonuna kadar ekonomiyi doğrudan etkileyen olağanüstü gelişmeler olmaz ise gayrimenkul sektöründeki satış trendinin yukarıya doğru artmasını bekliyoruz. Bu da yılsonu itibarıyla gayrimenkul yatırımlarının daha değerli olması anlamına geliyor. Yani içinde bulunduğumuz günler yatırım yapacak kişilerin ileriye dönük olarak en yüksek gelir elde edeceği günlerdir. Çünkü, gayrimenkul şirketleri, inşaat maliyetlerini doğrudan etkileyen malzemelere gelen yüksek oranlı maliyet artışlarını henüz fiyatlarına yansıtmadan satışlarına devam etmektedir. Tüketiciler,  uygun kampanyalarla, örneğin 48 ay vade 0 faiz banka kredisi alarak ödeme gibi, yatırım yapacak gayrimenkul alabilmektedir. Kısacası gayrimenkule yatırım yapmak için en uygun dönemden geçmekteyiz"

Levent Ergül (Zorlu Gayrimenkul Genel Müdürü):

Gayrimenkul sektörü; bireysel müşterilerin satın aldığı konut projeleri ile yerli ve yabancı yatırımcıların gerçekleştirdiği alışveriş merkezi, ofis, otel projeleri olarak iki alanda ele alınabilir. 2006 yılının ikinci yarısından itibaren uluslararası piyasalarda etkisi hissedilmeye başlayan ve günümüze kadar gelen ekonomik durağanlaşma ve özellikle ABD'de yaşanan ipotekli konut kredileri mortgage krizinin etkileriyle, Türkiye'deki konut satışlarında durgunluk görülmektedir. Dünya çapındaki finansal sorunlar nedeniyle yükselen faiz oranları Türkiye'de yakın zamanda yürürlüğe giren mortgage düzenlemesinin de ölü doğmasına neden olmuştur. Bilindiği gibi mortgage sisteminin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için mevcut faiz oranlarının çok daha aşağılarda olması gerekmektedir. Öte yandan ticari yatırımlarda herhangi bir durgunluk görülmemektedir. Alışveriş merkezi, ofis gibi yatırımlar ele alındığında özellikle

Mayıs 2005'ten bu yana İstanbul başta olmak üzere pek çok lokasyonda yatırımların artarak devam ettiği görülmektedir. ABD'den başlayan ve dünyaya yayılan mortgage krizinin ardından Türkiye'de yaşanan siyasi belirsizliğin etkisiyle durgunluğa giren emlak sektöründe canlanma, yurt içi ve yurt dışı dinamiklerin düzelmesi ve özellikle faiz oranlarının tekrar gerilemesiyle 2008 sonbahar aylarının sonunda beklenmektedir. Özellikle Ramazan ayı sonundan itibaren hareketlenmenin başlayacağı ve 2009 yılının gayrimenkul sektörü adına 2008 yılından çok daha parlak geçeceği söylenebilir. Doğru zamanda, doğru lokasyonda ve doğru fiyatlama ile gerçekleştirilen yatırımlar her zaman başarılı olmuştur. Geçmiş dönemlere bakıldığında özellikle finansal piyasalarda inişli çıkışlı süreçlerin yaşandığı görülmüştür. İnişlerden sonra gerçekleşecek çıkış zamanlamasını iyi yapabilen akıllı yatırımcılar, piyasaların durgunlaşmasını fırsata dönüştürerek, bu dönemde yaptıkları yatırımlar ve geliştirdikleri projeler ile çıkışta gerçekleşen hızlı ivmeyi yakalayacak ve portföylerinde yer alan hazır projelerle sektörde öne çıkacaklardır. Önümüzdeki dönemde gayrimenkul yatırımları planlanırken; mevcut ve yeni açılacak ulaşım bağlantılarının yakınlığı, büyük holdinglerin yatırım yapmayı planladığı yerlere yakınlık, açılmış veya açılacak büyük alışveriş merkezi projelerine yakınlık, ofis veya üretim tesislerinin yoğunlaştığı ve ulaşım bağlantılarıyla desteklenen güçlü merkezlere yakınlık gibi konulara dikkat edilmesi gerekmektedir"

Nesrin Göken(A-Z Yapı Genel Satış Koordinatörü):

"Ülkemizin son yıllarda yaşadığı ekonomik dalgalanmaya karşılık Türkiye'nin uzun dönemli gayrimenkul potansiyeli taşıdığını düşünüyoruz. 2008 Avrupa Emlak raporunda ikinci seçilen İstanbul yabancılar tarafından da cazibe merkezidir. Son yıllarda İstanbul'da ve Türkiye'de son derece kaliteli konutlar üretiliyor. Bunun sonucunda gayrimenkul sektörüne sermaye ve fon aktarımı oluyor. Bu durumun önümüzdeki dönemde de devam edeceğine inanıyoruz.

Yılsonuna kadar ve devamında da olumlu beklentilerimizi sürdürüyoruz. Yatırımcılara önerilerimiz yatırım değeri olan, prim yapmaya aday bölgelerdeki projelere yatırım yapmalarıdır. Yılsonuna kadar kredi maliyetlerinde yükselme olacağını düşünmüyoruz. Zaten hedef kitlemizi anlaşmalı bankalarımız aracılığıyla özel kredi avantajlarımızla destekliyoruz. Fırsatları değerlendirmelerini tavsiye ederiz" 
 
 
Gökalp Arslan(DD Mortgage Genel Müdür Yardımcısı):

"2004 yılından başlayarak özellikle 2006 yılı Mayıs ayına kadar süren büyük talep artışı temelde enflasyondaki düşüş ve faiz oranlarının daha geniş kitleleri ev sahibi olma yönünde teşvik etmesi ile gerçekleşmişti. Bu süreç içerisinde özellikle üretici firmaların dünya standartlarında üretim yapmaya başlaması, değişen tüketici eğilimleri hem üretim biçimini hem de üretilen konut kalitesinin de değişimine yol açtı. Artan nüfus, kentler arası göç, deprem riski, güvenlik, ruhsatsız yapılar gibi temel gerekçeler yeni konut talebini sürekli canlı tutmakta. Ancak uluslararası ekonomik etkileşim ve yerel ekonomik/siyasi riskler talep ve satın alma gücünde kimi zaman dalgalanmalar da yaşanmasına neden olmakta. 2007 yılında konut finansmanına ilişkin yasal alt yapısının ciddi şekilde yeniden yapılandırılması orta vadede özellikle finansman olanaklarının genişlemesi ve göreli ucuzlamasını, kısa vadede ise tüketici hakları ve güvenceleri açısından oldukça yararlı bir gelişme olarak ortaya çıkmıştır. Geçtiğimiz yılbaşlarında ABD ve diğer gelişmiş ekonomilerde ortaya çıkan konut kredileri merkezli ekonomik dalgalanmalar doğal olarak yerel risklerle birleşerek tüketici davranışlarını etkilemiştir. Özellikle varlık değerlerinde meydana gelen global düşüş eğilimi tüketicilerin harcamalarını kısmaları şeklinde kısa vadeli bir sonuç doğurduğu söylenebilir.

Ülkemizdeki konut kredileri stoku ağustos ayı itibariyle yaklaşık 37 milyar YTL'dir. 2007 yılı sonundan 2008 yılının ilk yarısına kadar gerçekleşen büyüme oranı ise yüzde 17.5'dir. Geçmiş seneler ile kıyaslandığında durgun olarak nitelendirdiğimiz 2008 yılının, gerek stok olarak gerek yüzdesel olarak geçmiş yılların gerisinde kalmadığını görmekteyiz.

Konut kredileri stokunda yıl başından bugüne gerçekleşen ortalama haftalık artış ise 195 milyon YTL'dir ve haftalık artış en durgun haftalarda bile 100 milyon YTL'nin altına düşmemektedir. Bu bağlamda yılsonuna bu hızla bile girsek 2008 yıl sonu konut kredileri stokunun 40-41 milyar YTL seviyelerinde olmasını beklemekteyiz" 
 


 


Geri Dön