Yerleşim mi, yatırım mı?
Gayrimebkul sektörü Türkiye ekonomisinde lokomotif işlevi görüyor. Bölgelerde, demografisi değişiyor, yeni yerleşim alanları, mahalleler, semtler inşa ediliyor.
Gayrimenkul, son 15 yıldır, Türkiye ekonomisinde lokomotif işlevi görüyor. Kentlerin demografisi değişiyor, yeni yerleşim alanları, mahalleler, semtler inşa ediliyor. Bazı semtler neredeyse ayrı bir kente dönüşüyor. Bu dönüşüme sadece İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerde değil, diğer Anadolu kentlerinde de tanık olmak mümkün.
Ekonomist Dergisi'ndeki habere göre; Gayrimenkul geliştirme, inşaatla ilgili çok sayıda sektörü de harekete geçiriyor. Kimilerine göre bu sayı 80 civarında, bazılarına göre de 100’ü aşkın sektörü dolaylı veya dolaysız etkiliyor. Dolayısıyla, son 15 yıllık süreçte gayrimenkul sektöründeki gelişmeler, sokaktaki vatandaş tarafından birebir izleniyor.
Gazeteler sürekli özel bölümler, sayfalar hazırlıyor. Değerleme şirketlerinin analizleri, endeksler yakından izleniyor. Buna Ekonomist olarak biz de dahiliz. Ne de olsa, milyonlarca kişinin yakından izlediği bir sektör. Kimileri için en güvenli yatırım aracı, kimileri için de yaşam kalitesini artırmanın yolu…
Biz de sizlere uygun içerik üretme derdindeyiz. Yatırımcı iseniz bakışınız farklı, yeni konut alma isteğiniz varsa farklı bir anlayış ve yaklaşıma sahip oluyorsunuz. Kapak haberimizden başlayalım. TOKİ’nin İstanbul dahil Türkiye genelinde 33 ilde yürüttüğü 86 farklı projede satışa sunacağı 45 bini aşkın konut var.
Türkiye’de yıllık konut üretiminde yüzde 10’a yakın bir piyasa payıyla en büyük oyuncu konumunda olan TOKİ, dar gelirli kitlelere yönelik konut üretmeye çalışıyor. Bu konutlar sosyal bir işlev gördüğü gibi, metrekare birim fiyatlarıyla piyasanın oluşmasında önemli bir etkiye de sahip.
Aynı zamanda mimari yaklaşımı, konut projelerinin inşa edildiği bölgeler, o kentlerdeki müteahhit ve inşaat şirketleri tarafından yakından izleniyor. Dolayısıyla, TOKİ piyasa yapıcı konumunda bulunuyor.
Yatırım tarafına gelecek olursak. Konut satın alanlar, sadece yaşam kalitesini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda “tasarruf ediyorum” anlayışının bir parçası haline geliyor. Oturuyor olsa da konut fiyatlarındaki gelişmeleri yakından izliyor. Kimileri de “Bir ev daha alalım, kiraya verelim, hem gelirimiz olur hem de gayrimenkul kaybettirmez” anlayışını realize etme hedefinde.
Gerçekten öyle mi? Tam olarak ölçmenin mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Bireysel alımların pazarlık gücü belli. Toplu paraya sahip olanların pazarlık gücü de doğal olarak daha yüksek. Nitekim, Talip Yılmaz’ın hazırladığı haberde okuyacağınız gibi, gayrimenkul yatırım fonlarının sayısı sürekli artıyor.
Sayının artmasının temel nedeni de insanlarımızın gayrimenkul yatırımına ilişkin sıcak ilgisi. Bence doğal… Üstelik kurulum aşamasında olan 26 fon daha gelecek. Hacim büyüyecek ve bana göre gayrimenkul piyasasında ciddi bir değişim ve dönüşüme katkı yapacak.
Nasıl mı? İş Portföy, Ak Portföy gibi şirketler, yaptıkları ticari gayrimenkul yatırımlarıyla önümüzdeki dönemde fon sahiplerine kayda değer bir kazanç sağladıklarında, buradaki rakamlar yatırımcıların gözünden kaçmayacaktır. Bunun da çığ etkisi yaratacağı görüşündeyim.