07 / 05 / 2024

Yeşil ofis uygulamaları hızla yaygınlaşıyor

Yeşil ofis uygulamaları hızla yaygınlaşıyor

Son yıllarda ağırlıklı olarak konut projeleri için tercih edilen "yeşil" yatırımlar artık ofislerde de uygulanmaya başladı



Bugüne dek dünya çapında 2 bin 500 bina Amerikan LEED sertifikasını almış, 20 bin proje de sertifika almak üzere başvuru yapmış durumda. Her iş günü ortalama 464 milyon dolar değerinde bina LEED sertifikası için başvuruyor. Avrupa'da etkin olan İngiliz BREEAM belgesine ilgi de her geçen gün artıyor. 2008 yılında söz konusu belgeye yüzde 100 talep artışı olmuş. 680 bina bu belgeyi almış, 5 bin bina da almak üzere kayıt yaptırmış. Uzmanlar, ABD'deki yıllık yeşil bina endüstrisi hacminin 2010'da 30-40 milyar dolara ulaşmasını bekliyor.

Türkiye'de de yeşil ofislere son yıllarda artan bir ilgi var. 2000 yılından bu yana ekolojik binalar konusunda araştırmalar yapan Has Mimarlık, bu alana öncülük ediyor. Avrupa'nın en yaygın yeşil bina belgesi BREEAM'in lisanslı değerlendirme kurumu olan Has Mimarlık'ın kurucu ortağı Ayşe Hasol Erktin, içinde bulunduğumuz dönemi "yeşil binalar" için bir Ar-Ge dönemi olarak nitelendiriyor. Erktin'e göre, yeni binaların birçoğu çevre ve insan dostu. Ancak estetik olarak mimari yapıt niteliği taşımıyor. Erktin, henüz inşaatı tamamlanmamış, ümit veren projeler bittiğinde gerçekten ilginç yapılarla karşılaşacağımızı düşünüyor.

DOĞAYA UYUM ŞART
Aslına bakılırsa yeşil tasarım, gelişmiş dünya için de oldukça yeni bir kavram. Türkiye bu alandaki gelişmeleri biraz geriden takip ediyor olsa da özellikle büyük firmalar bu tarz yatırımlara yeşil ışık yakıyor. Şu sıralar "yeşil tasarım"la, güneşe göre yönlenme, doğal aydınlatma, soğuktan kaçınma gibi atalarımızın benimsediği doğal yapım mantığını yeniden keşfediyoruz. Doğayla çatışmayan bu tür tasarımlar, bakım maliyetlerini de azaltıyor. Ayşe Hasol Erktin, tam da bu nedenle gelişmiş teknolojinin, doğaya uyumlu tasarım düşüncesiyle uyum yakaladığı çalışmaların gelecekte öne çıkacağını düşünüyor. "Gelecekte, yeşil tasarım bu konuyla ilgili her profesyonelin içselleştirdiği bir kavram olacak" diyen Erktin, kısa bir süre içinde de çevre dostu binaların mesleğin standart uygulaması haline geleceğinin altım çiziyor.

Erktin bu noktada, Aralık 2009'dan itibaren yeni projeler için dikkate alınacak enerji performansı yönetmeliğinin Türkiye açısından önemine işaret ediyor. Bu yönetmeliğe göre, binaların inşaat ruhsatı alabilmesi için belli tasarım koşulları, enerjiyle ilgili hesaplar ve fizibilite çalışmaları zorunlu hale geliyor. Mimari projenin doğal ısıtma, havalandırma ve aydınlatmadan yararlanacak şekilde düzenlenmesi ve enerji kayıplarının önlenmesi isteniyor. Erktin'e göre, daha önce yürürlüğe giren ısı yalıtım yönetmeliğiyle birlikte, bu koşullar hiç değilse yeni binalarda enerji verimliliğinin dikkate alınmasını sağlayacak.

ÇALIŞAN VERİMLİLİĞİ ARTİYOR
Uzun vadede sağladığı tasarrufun yanı sıra araştırmalar, yeşil ofislerin çalışanların hem fiziksel hem ruhsal sağlığına ve verimliliğine yaptığı olumlu katkıyı gözler önüne seriyor. Her şeyden önce yeşil ofislerde çalışanların soluduğu hava denetleniyor. Temiz hava değişimi artırılıyor. Oda sıcaklığında zehirli gaz salan malzemeler önleniyor. Soğutma sistemine gereksinim azaltılıyor. Böylece, yeşil ofislerde çalışanlar daha sağlıklı nefes alabiliyor.

Türkiye'de yatırımcıların ilk sorusu, yeşil tasarımın maliyeti oluyor. Ekolojik malzeme ve sistemler henüz üretim ekonomisini yakalayabilmiş değil. Bu nedenle yeşil yatırımlar fazladan maliyet getiriyor. Ancak bu maliyet, işletme maliyetinden kazandırdığı tasarrufla ortalama 3.5 yıl içinde ilk yatırımı karşılıyor. Yeşil ofislerde işletme maliyeti de ortalama yüzde 8 düşüyor.
 
Yeşil ofislerin çalışanlar için avantajları
Bina içerisinde kuaför, banka, kafeterya, çocuk bakım salonu gibi çeşitli hizmetlerin sağlanmasıyla çalışanların ulaşım ihtiyaç ve tüketimlerinin azaltılması hedefleniyor.

Ofis içlerine verilen temiz hava miktarının standartların üzerinde tutulmasıyla iç hava kalitesinin artması sağlanıyor.

Uluslararası termal konfor standartlarına uyularak ısıtma ve soğutma tasarımı yapılıyor.

Bina içine giren gün ışığı miktarı sensörler vasıtasıyla ölçülüp aydınlatma sistemlerinin buna bağlı olarak kısılmasıyla aydınlatma otomasyonu sağlanıyor.

Ofisler her çalışanın dış mekan ve ortamları görebileceği şekilde tasarlanıyor.

İnşaatta kullanılan boya gibi malzemelerin insan sağlığına zararlı maddeler içermemesine dikkat ediliyor...
 
Bu ofislerin tasarımında önemli bir etken de günışığı. Özellikle iç mekanlara olabildiğince günışığı alınıyor. Araştırmalar, uzun süre güneş görmeyenlerin depresyon tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Ayrıca, yeşil belge almış ofislerde çalışanların yüzde 2 ila 16 oranında daha verimli çalıştıkları da kanıtlanmış durumda.

UNILEVER'DEN YEMYEŞİL YATIRIM
Türkiye, ilk yeşil ofis binasına bu yılın ilk çeyreğinde açılan Unilever Genel Müdürlüğü'yle kavuşmuş oldu. Çevreci özellikleriyle LEED sertifikasını almaya hak kazanan Unilever Türkiye yeşil ofisi, tasarım sürecinde enerji ve su verimliliği, çalışanların sağlığı ve mutluluğu gibi konular üzerinde yoğunlaşıyor.

Unilever Türkiye'nin yeni merkez binası, doğal kaynakların kullanımı esasına göre tasarlanmış. Bu doğrultuda bina, gün ışığını azami kullanan, güneş enerjisinden faydalanan, aydınlatma ve diğer alanlarda hem verimli hem de düşük enerji kullanımı sağlayan ekipmanlarla donatılmış. Yağmur suyunun depolanması, yüksek izolasyon
değerleriyle enerji kullanımının düşürülmesi ve kağıtsız ofis konsepti de binanın dikkat çeken özellikleri arasında yer alıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için tasarlanan Unilever Türkiye yeşil ofisi, yıllık ortalama yüzde 30 daha az elektrik harcıyor. Ofiste, verimli su armatürleri seçilmesi, çatıya düşen yağmur suyunun toplanıp yeniden değerlendirilmesi gibi su tasarrufu sağlayan uygulamalara yer veriliyor. Bu sayede standart bir ofise oranla yüzde 40 daha az su harcanıyor.

Unilever Türkiye Kurumsal iletişim Müdürü Ebru Şenel Erim, yeşil ofis yatırımının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Takım ruhunu daha iyi yansıtmak için bir arada, iç içe olmalıyız. Bu nedenle yatay ve açık ofis düzeninde çalışacağımız yeni binamızı, canlılık misyonumuza uygun olarak düzenledik. Bu ofise taşınarak sürdürülebilirlik felsefemizi yaşam tarzımızın merkezine oturtmuş olduk."

BU ÇALIŞANLAR ÇOK ŞANSLI
Unilever Türkiye'nin yeşil ofisinde yaklaşık 1.000 kişi çalışıyor. İç tasarımında ödüllü masa ve sandalyelerin kullanıldığı ofiste, çalışanların masaya bağımlı kalmamaları da düşünülmüş. Bunun için ofiste çeşitli oturma ve dinlenme alanları bulunuyor. Ayrıca kafeterya ve teraslarda da çalışma ortamı yaratılmış durumda.

TEM Otoyolu'nun Küçuksu ayrımında yer alan yeşil ofiste, gürültüyü engellemek üzere tavan, yer ve duvar malzemelerinde özel seçimler yapılmış. Cam duvarlarda akustik cama yer verilmiş. Ayrıca ofiste kullanılan açık ve rahatlatıcı renkler de dikkat çekiyor. Tüm bunların yanı sıra spor salonu, kafeterya, yeni anne odası gibi fonksiyonel alanlar da binanın öne çıkan diğer özellikleri arasında...

Yine bina içinde ısı ve ışık konforu sensörler sayesinde sürekli kontrol altında tutuluyor. Yerleşim planı, çalışanların dışarıyı görebileceği ve günışığından maksimum seviyede faydalanabileceği şekilde tasarlanmış. Binada çalışanların karbon emisyonlarını en aza indirgemesi de ofis tasarlanırken göz önünde bulundurulmuş bir özellik. Bunu sağlamak, aynı zamanda çalışanların mutluluğu ve rahatı için binada, bir kuaför salonu, banka, seyahat acentesi ve küçük bir alışveriş dükkanı bulunuyor.

SEMENS'İN TASARRUFLU TESİSİ
Siemens de bu yıl nisan ayında Gebze Organize Sanayi Bölgesi'nde açtığı tesisle, yeşil bina sertifikası (LEED Gold) almayı hedefliyor. Bu kapsamda, Amerika Yeşil Bina Konseyi'ne gerekli başvuruları yapan firma, tasarım ve inşaatla ilgili yeşil bina kriterlerini tamamlamış durumda.

Yeşil alanların yoğun olarak kullanıldığı, düşük sera gazı emisyonuyla çevre dostu olan Gebze tesisi, hem iç hava kalitesi hem de kullanılan malzemelerle çalışanları için sağlıklı bir ortam yaratıyor. Enerji tasarrufuyla da düşük işletme maliyetli bir bina yaratan Siemens, böylece birçok yeni tesise örnek teşkil ediyor.

Toplamda 100 milyon euro'ya ulaşacak bir yatırımla hayata geçirilen tesis, doğal kaynakların verimli kullanılmasıyla dikkat çekiyor. Aydınlatma, ısıtma, soğutma ve havalandırma gibi uygulamalarda, yüksek verimli, teknolojik ve yenilikçi sistemlerin kullanılmasıyla yüzde 25 enerji tasarrufu hedefleniyor.
Para/Tuğçe Altınsoy


Geri Dön