22 / 12 / 2024

Yılmaz Sezer hobi diye kurduğu çiftlikte organik tarım yapıyor!

Yılmaz Sezer hobi diye kurduğu çiftlikte organik tarım yapıyor!

Sezer Group Başkanı Yılmaz Sezer, otelleri için kurduğu çiftlikle lüks peynirin tek adresi oldu



6 yıl avukatlık yapan ve ardından otelcilik işine giren Sezer Group Başkanı Yılmaz Sezer, hobi diye kurduğu çiftlikte organik tarım ve hayvancılık yapıyor. Lüks ithal peynirleri yüzde 25 ucuza üretiyor

Yılmaz Sezer... O bir hukukçu, ancak 6 yıllık avukatlık yaşamının ardından bu işin kendine göre olmadığına karar vererek otelcilik işine girdi. Grand Side otellerinde özellikle Alman turistleri ağırladıklarını söyleyen Sezer Group Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer, kendileri için kurdukları Rani çiftliğinde ürettiği sütlerden Türkiye´nin bugüne kadar ithal ettiği lüks peynirleri yapan tek marka haline geldiklerini anlattı. Organik sebze ve meyve üretimine de girdiklerini belirten Sezer, açacağı suyla arınma otelinde zengin turistleri ağırlayacaklarını kaydetti. Sezer´le kırmızı et ithalatını, turizmi, projeleri ve siyasetteki gündemi konuştuk:

o Asıl işiniz turizmken, hobi için başladığınız bir maceranın sonunda örnek bir çiftlik yarattınız. Rani çiftliğini anlatır mısınız?

Rani Çiftliği, Avrupa çapında örnek bir tesis. 180 bin metrekare üzerinde kurulu, organik tarımın ve hayvancılığın tek alanda yapıldığı bir yer. 40 çeşit üründen söz ediyorum. Bine yakın büyükbaş, 700 küçükbaşımız var. Bazı türleri de dışarıdan getirdik. Mesela Angus. 15-16 çeşit doğal yemle, beslenme uzmanlarımız eşliğinde bakıyoruz. Beslenmeleri çok önemli, ne kadar verirseniz o kadar alırsınız. Hatta klasik Türk müziği ile verimi artırıyoruz.

o Çiftlik, nasıl dünya standartlarında bir tesise dönüştü?

Önce kendimiz için üretiyorduk. Sonra eş dost... Derken bir de baktık ki taleplere yetişemiyoruz. Yiyecek erozyonu var. Yeni nesillerin daha iyi yetişmesi düşüncesiyle yola çıktık. Doğaya zarar vermemek için de Rani Çiftliği´ne bir arıtma tesisi yaptık. Dünyada arıtması olan tek çiftlik. Çiftlikten çıkan tüm atık maddeler arıtmadan geçiriliyor. Bunun bize külfeti aylık 5 bin TL.

o Rani´de neler üretiyorsunuz?

Çiftlikte hem etçilik hem sütçülük yapıyoruz. Kendi otellerimizin bütün et ihtiyacını, bu da yıllık 70-80 tonu buluyor, çiftlikten sağlıyoruz. Bunun dışında Türkiye´de üretilmeyen ve birkaç çeşidi dışında üretim iznine ülkemizde yalnızca bizim sahip olduğumuz peynirlerimiz var. İthal edilerek tüketici ile buluşturulan 24 çeşit peyniri Avrupa standartlarının üzerinde ve yüzde 25 daha ucuz üretiyoruz. Bu peynirler arasında Manda, Gouda, Edam, Maasdam ve Mozerella da var. Avrupa standartları sütteki bakteri oranı için üst sınırı 100 bin olarak belirlemiş, ancak biz bini asla geçmiyoruz. İnsan sağlığı bizim için çok önemli... Yiyecek işi vicdanlara kalmış. İnsanlar zehir yiyor. Bu yüzden titiziz.

Fransa ve Hollanda´dan bu peynirleri üreten profesyonelleri getirerek, kendi ustalarımıza işi öğretmelerini sağladık.

o Rani ile ilgili geleceğe yönelik yatırım planlarınız neler? Daha büyüyecek mi?

İnsanlara organik keçi ürünlerini yedirmeyi düşünüyoruz. Keçi sütünün hazmı kolay küçük çocuk ve yaşlılar için inanılmaz bir besin kaynağı. Sucuk satışına da başlayacağız. Organikte bakliyat grubuna geçmeyi düşünüyoruz. 250 ton üretimimiz var bunun 100 tonu narenciye grubu. Bunu daha da büyüteceğiz. 5 bin organik keçi yatırımı yapacağız. Şu anda bine ulaştık. Onların sütünden peynir yapıyoruz. Kendimiz yetiştiriyoruz. Keçinin tanesi bin 400 dolara getiriyorlar ama biz kendi yavrularımızı üretiyoruz.

o Kırmızı et fiyatında sıkıntılar var. Fiyatlar neden düşmüyor? 

Köklü çözüm bu işin tabanına inmek. Et fiyatları böylece kendiliğinden düşer. Hayvanlarda kıyım var arz talebi dengeleyeceğiz diye kesiyorlar.170 kilo olan hayvan kesiliyor. Oysa 6 ay daha bakılsa kilo ikiye katlanacak. 3 aylık kuzuyu, oğlağı kesiyorlar. Danada da 14 ayın beklenmesi lazım. Bunun bir kontrolü yok. Çiftçi masrafla başa çıkamadığı için satıyor. Meraların çoğu terör yüzünden. Yem üretemiyorsunuz, dışardan getiriyorsunuz maliyetler yükseliyor. Yemler yüzde 40-50 zamlandı bu yıl. Bugün sıfırdan bu işe girenler için sıkıntı çok daha fazla. Mevcut şartlarda hammadde nasıl ucuzlayacak ki.

o Dünden bugüne ne değişti?

Güneydoğu ve doğu hayvancılığın merkeziydi, ciddi ihracat yapardık. Şimdi durum tersine döndü. Bol miktarda dişi getirmek lazım. Sütün fiyatını belli noktaya getirmek lazım. Fiyat yükseltilecek. Sütün köylüden alındığı fiyat sudan ucuz. Yem fiyatlarını düşürmek gerekiyor. Sübvansiyon verilmeli ve küçük baş katliamını engellemek lazım. Bunun için de yapılacak şey yasal düzenleme. Köylünün elinde mal kalmadı.

Büyükler dışarıdan süt tozu getirdiler. Her türlü sütlü mamul üretiliyor bu süt tozundan. Üreticiyi vurdu süt tozu. Hayvan sayısı yarı yarıya azaltıldı. Et Balık Kurumu´nun yüzde 80´i kapandı. Fiyat dengesi sağlanıyordu, bu da ortadan kalkmış oldu.

Turizmde pasta küçük, oyuncu çok

Benim hayatım Eskişehir´de geçti.

1978 yılında şehrin en büyük otelini satın aldık. Daha sonra 1984 yılında Akaretler´deki otelimizi inşa ettik. Ardından Güney´deki 2 otelimiz geldi. Club Grand Side ve Club Grand Aqua Avrupalı turistler tarafından en çok tercih edilen oteller arasında. İstanbul´dakiyle birlikte 4 otelimiz var. Turizm kötü gidiyor. Pasta çok küçük ama çok oyuncu var.

Kırmızı et ithalatı fiyatları düşürmez

Eti ithal etme lokal bir uygulama ve yurt geneline yayılması mümkün değil. İthalat piyasa dengelerini sağlamak için yapılan geçici bir çözüm. Belirli, kıt bir kaynaktan söz ediyoruz. Binlerce ton günlük tüketim var. Avrupa´dan getirmiyoruz. Slovakya, Norveç gibi birkaç yerin dışında hastalık var. Deli dana aynen devam ediyor. Küçükbaşa da yayıldı. ABD, Avustralya´da yetiştiriliyor ve tüm dünyanın ihtiyacını karşılıyorlar.

İş garantili okul açtı

Antalya bölgesini ağaçlandıran Sezer Group, bugüne kadar 27 binden fazla 175 çeşit ağaç dikti. Antalya Çolaklı´da 24 derslikli Fethi Yılmaz Sezer Turizm Anadolu Meslek Lisesi´ni açan grup 600 öğrenciye eğitim verilmesini sağlıyor. Bir yurt da inşa ettiklerini anlatan Sezer, çocukların işlerinin hazır olduğunu kaydetti. Sezer "Çocuklar hem otellerimizde çalışıyor, hem de eğitim görüyor" dedi.

`Su orucu´ tutturup Arapları zayıflatacak

Arınma merkezi spa kuruyoruz. Almanya´dan bir grupla temas halindeyiz. 150 yıllık tecrübeleri var. Su orucuyla vücudu temizliyorlar. Bu Türkiye´de bir ilk olacak. Almanya´dan doktorlar gelecek. Özellikle Araplar´a hizmet vereceğiz. Kasım-nisan arasında zengin turistlere sağlık turizmi hizmeti vereceğiz. Tüm vücuda 1 hafta oruç tutturuyorlar. İçinde tane olmayan çorba ve bitki çayları, bol su ile tüm vücut temizleniyor. Tüm zehiri atıyorsunuz. Side´de olacak, varolan tesisimizi kullanacağız. İlk birkaç gün yemekle metobolizmayı hazırlıyor. Organik sebze yemekleri bunlar ve kişiye özel. Sonra da oruç başlıyor. Orucun süresi bünyeye göre belirleniyor. Sonra sizi rormal hayata döndürecek bir menü uyguluyorlar. Masajlar var. Bu 3 milyon Euro´luk bir yatırım olacak. Altyapıya yatırım yapılacak. Biz henüz bir fiyat belirlemedik ama yurtdışında kişi başına 100 Euro alınıyor böyle bir otelde.
Star/Fulya ERDEM


Geri Dön