Yılmaz Yılmaz: AVM kiraları düşünce Koton'un kârı arttı
Yatırımcıların Koton'u almak için geldiğini belirten Koton'un sahibi Yılmaz, "Kızımız daha küçük. İleride belki ama bugün hedef, büyümek ve dünya liderleri çıkarmak" diyor
Kuzguncuk'ta 1988'de 25 metrekarelik ihraç fazlası ürün mağazasıyla başladık" diyor Koton mağazalarının patronu Yılmaz Yılmaz. 2000'lere kadar birinci viteste hareket eden Yılmaz'ın Koton'u yeni asırla birlikte 2,3 derken 4'üncü vitese çıkmış. 5'inci vites demiyorum çünkü Yılmaz hedefini "Hızlı moda kategorisinde dünya liderleri çıkaracağız" olarak koyuyor. Hızlı üründen kastını rakamlara dökelim. Koton 1 yılda 15 bin ürün -ki günde 40-45 farklı ürün demek- vitrine koyuyor. Bu çeşitlilikte ürünü İspanyolların ünlü markası Zara ve Mango bile koyamıyormuş. Sohbeti Ayazağa'daki 3 ay önce taşındıkları genel müdürlük binasında yaptık. Eşi Gülden Yılmaz ile birlikte gezdirdikleri binanın her tarafında tasarım odaları bulunuyor. Vizyonu geniş Yılmaz Yılmaz'ın... "Koton'la dünya liderleri yaratacağız" diyor. "Liderler' birden fazla" diyecek oluyorum, anlatmaya başlıyor:
"RAKİBE BAKARAK EN İYİ 2. OLURSUN" "
Koton bir markamız. İkinci marka Vinmeks. O da Koton gibi. Anlayacağınız tek marka yok." "Rakipleriniz kim" sorusuna Yılmaz, "Rakibe bakarak sadece en iyi ikinci olursun. Bu nedenle müşteri odaklı olmamız gerekiyor. Müşteri de bol çeşit ferah mağaza istiyor. Bu da bizde bulunabiliyor." Yılmaz, Koton'un ayırt edici özelliğinin bu çeşitliliğin olduğunu kaydetti. Yılmaz, Türkiye'de rakibi olmadığını, kendilerine benzer olan Mango ve Zara'da (çocuk bölümünü saymazsak) bile bu kadar çeşitlilik olmadığını dile getiriyor. Yılmaz'ın anlattıklarına göre, Koton'da yılda 15 bin günde 45-50 model ürettiklerini kaydediyor. Yılmaz, 3-4 yıl önce bu rakamın 6-7 binlerde olduğunu dile getiriyor.
"KIZIMIZ KÜÇÜK HEDEF BÜYÜMEK"
Yılmaz "Koton'u almak için talip olanlar var mı" sorusuna yanıtı şu oldu: "Private equity'lerde çoğalma var. Bize de geliyorlar. ABD'li de var Türkiye'de kurulan özel fonlar da... Ama bizim kızımız küçük. Gerçekten büyüyünce 'neden olmasın' diyebiliriz. Ancak 2010-2011, bizim için bu işlerin yılı değil. Büyümeyi ve kârlılığı artıracağız. Bu yıl büyümeyi yüzde 40 bütçeledik." Kârlılık nasıl sorusuna ise "İyi" yanıtını veren Yılmaz nedenleri ise şöyle sıralıyor: "Biri AVM kiralarında yapılan indirimler. Aynı mağazada daha az kira veriyorsunuz. İkincisi cirolardaki artış. Çalışanlarda biraz maliyet artışı oldu ama yine de kârlılık yukarılara çıktı."
'CİRO REKORU MAĞAZAMIZ BELGRAD'
YILMAZ, en yüksek cirolu yurtdışı mağazasının "Belgrad" olduğunu ardından Dubai'deki Mall of Emirates'teki mağazasının geldiğini söylüyor. Niye "Belgrad" diyorum Yılmaz'ın yanıtı "Belgrad giyinmeyi seviyor" oldu. Belgrad'da ikinci mağazayı imzaladıklarını üçüncüsünün de yakın zamanda geleceğini anlattı. Yunanistan'daki mağazalarıyla ilgili olarak da Yılmaz "Her yıl yüzde 30-40 artışla gidiyor. Mayısta bu oranları göremeyeceğiz ama yine de iyi durumda" dedi.
Test için Arman's Cafe açıyor
KOTON'UN 3 ay önce taşındığı yeni binasında restoranın mönüsünü arkadaşları Arman Kırım hazırlamış. Bu nedenle mekânın adın Arman's Cafe. Çalışanların yemeklerini yediği cafe modern döşenmiş. Bir de piyanist yemeğe eşlik ediyor. Benim gelişime mi denk geldi bilemem ama çalışan için hoş bir atmosfer. Ben de misafirlerimi burada ağırlayayım diyorum 'seve seve' diyor Yılmaz çifti gülerek. Bu arada bir de planlarından bahsediyorlar. Test için Ayazağa'daki Koton mağazasının yanına cafe açacaklarmış. 'Belki yeni bir işkolu olur' diyorum Yılmaz, "Wal- Mart da giyim market olarak başlamıştı" yanıtını veriyor.
MESELE EURONUN KAYBI DEĞİL TL'DEKİ DEĞER ARTIŞI
SON günlerin önemli konusu AB'deki krizi ve yansımalarını da soruyoruz Yılmaz'a... Tekstilcilerin maliyetlerinin dolar, gelirlerinin euro olması nedeniyle sıkıntı yaşayıp yaşamadığını soruyorum. Yılmaz "Kendi şirketim için söyleyecek olursam, bizde doğal hedging işliyor" diyor. Yılmaz Uzakdoğu'dan dolarla mal alıp yurtdışındaki bayilerine dolarla verdiklerini euro ile işlerin miktarının toplam içinde az olduğunu belirtiyor. Yılmaz Türk Lirası'ndaki değer artışının bundan sonra daha önemli olacağını düşünüyor ve önemli bir konuya dikkat çekiyor: "Liranın değerlenmesiyle birlikte tüm Türk ürünleri zamlanıyor. Bizim üretimin yüzde 70'i Türkiye'de rakipler ise Euro Bölgesi'nde... Bu doğal olarak bize rekabet dezavantajı yaratıyor." Yılmaz'ın söylediklerini bir kenara not ederek euronun geleceğini soruyorum. Yanıt: "Arkasında siyasi bir irade olmayan paranın stabil kalması mümkün değil." Doğru söze ne denir...
Tarık Yılmaz/Sabah