Yüksek enflasyon ekonominin lokomotifi inşaat sektörünü de vurdu!
Yüksek enflasyon inşaat sektörünü de vurdu. Fiyat dalgalanmaları artarken, maliyetler de yükseldi. İşte Patronlar Dünyası'ndan Toygun Atilla'nın konu ile ilgili o yazısı...
Son günlerde sık sık gündeme gelen yüksek enflasyon, Türk ekonomisinin lokomotifi olan inşaat sektörünü de vurdu. Sektörü de fiyat dalgalanmaları artarken, maliyetler de yükseldi. Tüm bunların dışında Türkiye İstatistik Kurumu'nun gerçeklikten uzak verilerle oluşturduğu hesaplamalar da fiyat farklarını maliyete yansıtamayan inşaat sektöründe yıkıma neden oldu.
İşte Patronlar Dünyası'ndan Toygun Atilla'nın konu ile ilgili o yazısı...
Nasıl Bir Ekonomi gazetesi yazarı Alaattin Aktaş dün "İşte TÜİK'in devlet sırrı gibi sakladığı madde fiyatları" başlıklı yazısıyla Türkiye İstatistik Kurumu'nun enflasyon hesabında peynirin kilosunu 147 TL'den, doktor muayenesini 33 TL'den, kirayı da 5 bin TL'den aldığını ortaya koydu.
Bu, enflasyonun gerçeklikten uzak bir biçimde hesaplandığının çok çarpıcı bir örneğiydi.
Gerçekten uzak söz konusu bu veriler ile emeklinin, emekçinin maaş zam oranları belirleniyordu.
Madalyanın bir diğer tarafında da iş dünyası vardı.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun hayali verilerle oluşturmuş olduğu enflasyon hesaplamalarından en fazla etkilenen sektörlerin başında ise Türk ekonomisinin lokomotifi durumundaki inşaat sektörü var.
İnşaat sektörü bir süredir adete "alarm" veriyor.
Söz konusu sektör, yüksek enflasyon, beton, çimento, demir, yakıt, enerji ve işçilik gibi temel girdi maliyetlerini önemli ölçüde artırdı. Yaşanan bu durum da uzun vadeli projelerde maliyetlerin öngörülen bütçelerin çok üzerinde gerçekleşmesine sebep oluyor.
Özellikle uzun vadeli kamu ihalelerinde yüklenicilere "fiyat farkı" ödenmesi konusu ise Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre belirleniyor.
Fakat gerçeklikten uzak Türkiye İstatistik Kurumu verileri, inşaat sektöründeki krizi derinleştirdi.
Malzeme, işçilik maliyetlerindeki beklenmedik artışların müteahhitlere ek bir yük getirmemesi için tasarlanmış olan "fiyat farkı uygulamaları" Türkiye İstatistik Kurumu'nun hayali verilerle oluşturduğu hesaplamalar sonunda maliyet artışlarının altında ezilmesine neden oldu.
Yani özetle,
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından baskılanmış ve piyasa gerçeklerinden uzak açıklanan endeksler, son günlerde sık sık gündeme gelen inşaat sektörünün can çekişmesine neden oldu.
Özellikle son 3-4 senedir realiteden uzaklaşmış ve sadece siyasal hedefler doğrultusunda açıklanmış olan söz konusu bu veriler karşısında inşaat sektöründeki yüklenici firmalar, maliyetlerini bile karşılayamaz duruma geldi.
Bugün piyasada agrega fiyatları geçen seneye göre 20 kat artmışken, yıllık enflasyon verileri yüzde 50 seviyelerinde gösterilmekte.
Bu yazıyı kaleme almadan önce sektör içinde faaliyet gösterenlerin bir diğer sıkıntısı da "Akaryakıt fiyatlarının son 1 senede 4 kat artmış olmasına rağmen bunun enflasyona gerçekçi bir biçimde yansıtılmadığı konusu ve sorusu"
Sektörün önde gelen isimleri, kamuoyunda sık sık tartışma konusu olan 21/b pazarlık ihaleleri bile artık durma noktasına geldiğini belirtiyor.
Söz konusu bu durum da pek çok kamu projesinin müteahhitlerin iflasın eşiğine gelmesi sebebiyle durdurulmuş, şantiyeler boşaltılmış ve çok sayıda işçi işten çıkarılması ile sonuçlandığını ortaya çıkarıyor.
Özellikle sabit fiyatlı sözleşmelere sahip projelerde, maliyet artışlarını karşılayamayan müteahhitler de iflas riski ile karşı karşıya...
Projelerini tamamlamak amacıyla ek finansman ve kredi arayışlarına giren inşaat sektörünün elini kolunu bağlayan bir diğer sorun ise yüksek faiz oranları. Bankaların yüzde 60'a varan kredi faiz oranları, müteahhitleri kredi kullanamaz duruma getirmiş durumda.
İnşaat sektöründe yaşanan bu kriz için yaptığım görüşmeler de, resmen bir dokundum bin ah işittim.
Öğreniyorum ki, devletin tasarruf tedbirleri kapsamında ödenek kesmesi ve bu ödenekleri de çok geç ödemesi de inşaat sektörünü haliyle müthiş bunaltmış...
Yurt dışında önemli inşaatlar yapan firmalar bile, iç piyasanın daralması sebebiyle şu anda yurt dışı projelerinde temkinli bir biçimde yol haritası belirlemelerine neden olmuş.
S.O.S veren inşaat sektörü, artık palyetif önlemler ile sektörün yürümediğinde hem fikir.
Çözüm mü?
Müteahhitlik sektörünün enflasyon karşısında ezilmemesi için bir fiyat farkı yasası çıkartılması, tasfiye ve devir konularında yüklenicilere yeni hak Sektörün ortak paydaşları olan sivil toplum kuruluşlarının bu konuda daha aktif olması, Müteahhitler Birliği ve İNTES gibi kuruluşların sektörün kangreni durumuna gelmiş olan bu fahiş artışlar karşısında çözüm ortağı olması.
Dedim ya, "Bir dokundum, bin ah işittim"
Fakat
Böyle giderse önümüzdeki günlerde inşaat sektöründe birçok iflas haberi ve yarım kalmış kamu ihaleleri haberleri duyabiliriz.
Benden söylemesi...