3. köprü İstanbul'un ulaşım sorununu çözecek mi?
Milliyet Cadde'den Mehveş Evin 3. köprü hakkında izlenimlerini yazdı
Üçüncü köprünün geçeceği Garipçe'deyiz. Koç öğrencileri ve günübirlikçilerin keyif çatmak için geldiği köy, basın mensupları ve arsa spekülatörlerinin işgali altında. Peki buraya köprü yapılınca ne olacak?
Sırf muhalefet olsun diye üçüncü köprüye karşı çıkanlardan değilim. İstanbul ulaşımını rahatlatmak açısından belki üç değil, dört köprüye ihtiyacımız var.
Ancak sorun, köprü sayısı değil, plansız kentleşme. İkinci köprü de başta sırf transit geçiş için düşünülüp tasarlanmadı mı? Köprü bittikten sonra yeni yol bağlantıları yapılmadı mı? Bugün Beykoz'daki ormanların yerinde siteler yükseliyor. Hayır, bu yapılar mimari estetiğe sahip olsa, ona da söyleyecek sözüm yok. Ama değil. Türkiye'de bir türlü olamıyor.
Bugün Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Köprüsü olmayan bir İstanbul'u düşünmek bile zor. Fakat şehrin kuzeyi, su havzaları ve yeşil alanlarıyla, kentin akciğeri. Üstelik master plana göre kuzeye doğru gelişme öngörülmüyordu. Bu nedenle başka metropollerden örnek göstermenin pek manası yok. Amerika'da şehirler, yıllar öncesinde tasarlanıp buna göre kuruldu: En son bu büyüklükteki bir köprü (Verrazano-Narrows Köprüsü) 1964'te inşa edildi.
Tapulu arazi yok
Üçüncü köprünün Avrupa ayağının yapılacağı Garipçe 'ye ilk kez cuma günü gittim. Boğazın Karadeniz'e açılma noktasından hemen önce, küçük bir koyda kurulan 100 haneli köy, medyanın akınına uğramış. Tabii civardaki arsaları incelemeye gelenler de yok değil. Cep telefonuyla Edirne yakınlarında bir arazi hakkında konuşanlara rastlamak tesadüf olmasa gerek!
Aydın Balık'ın sahibi Recep Serter, Garipçe doğumlu. Yıllarca balıkçılık yapmış, şimdi köyün en popüler mekanını işletiyor. Gösterilen ilgiden memnun. Fakat bu civarda tapulu hiçbir arazinin olmadığını, 10-15 dönümlük araziye ancak çiftlik evi yapılabildiğini anlatıyor.
Köy diyoruz ama Garipçe'de birbirinden çirkin gecekondular göze çarpıyor. Yemyeşil burunda, mora boyanmış müstakil bir ev de yükseliyor, Cenevizlerden kalma kalenin dibine dizilen iki-üç katlı kaçak yapılar da. UNESCO'nun altı trilyona restore edeceği söylenen tarihi kaleye arabayla gelip, piknik yapılıyor. Elbette antik duvarlar, yazı ve mangal kömürüyle süslü.
Kavacık örneği
Garipçe'nin bu hali, 2'nci köprü yapılmadan önceki Kavacık'ı hatırlattı bana: Bağlara bahçelere derme çatma yapılan ahırların yerinde şimdi altı-yedi katlı `residans'lar yükseliyor! Köprüye çok yakın olduğu için talep arttı ve son 10 yılda burası, iş merkezine dönüştü.
Mecidiyeköy' ün eğreti yapılanmasının nedeni bu: Semt, 1'inci köprüden çok evvel, yerleşim yeri olarak tasarlanmıştı. Şimdi apartman daireler işyeri oldu, tesisat ve iç mimarileri değiştirildi. Mimar Hakkı Yırtıcı'nın deyimiyle, "Legal yapılmış olanı bile gecekondulaştırıyoruz."
Boğaziçi ön görünüm nedeniyle Garipçe, bence az çok bu köy-kasaba kıvamını koruyacak. Tabii güzelim koyu gölgeleyen köprü ayakları ve kamyon homurtusu-kirliliğini hesaba katmazsak! Ama asıl tehlike çanları, Kuzey Marmara yolunun geçeceği, Sarıyer'in tepeleri için çalıyor.
GARiPÇE'DE SON KEYiF
-Son birkaç yıldır şehrin en popüler kaçış noktalarından biri, Garipçe Aydın Balık. Deniz kenarında, dört-beş tane balıkçı teknesinin bağlandığı bir noktada.
-Hafta içi çoğunlukla Koç Üniversitesi öğrencileri ve öğretim kadrosunun uğrak yeri. Hafta sonu kahvaltısıyla meşhur, sabahtan akşama kadar günübirlikçilerle dolup taşıyor. Müdavimlerinden biri de Ali Ağaoğlu.
-Balık (özellikle kalkan) ve salata servisi yapıyor, alkol yok. Recep Bey, `köyün huzuru bozulmasın' diye bu kararı almış.
-Bir kişi, yediğine göre en az 15, en çok 50 TL hesap veriyor. Karadeniz havası adamı çarptığı için iştah açıyor. Hava mis gibi- tabii şimdilik.
-Tesadüf eseri, ANAP döneminin eski Eminönü Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya' ya rastlıyorum. Koç'ta okuyan kızı ve iş arkadaşlarıyla öğlen yemeğine gelmiş. "Artık siyaset yok, inşaat işindeyim" diyor.
KÖPRÜ SORU(N)LARI
1) Marmaray Projesi, kentin ulaşımını büyük ölçüde rahatlatacak. Bu durumda 3'üncü köprüye gerçekten ihtiyaç var mı?
2) Belediye, İstanbul için bir master plan yapmakla övünüyordu. Madem plan uygulanmayacak, niye boşuna yaptılar?
3) İstanbul'a üçüncü bir havaalanı ihtiyacından bahsediliyor. Bu köprü, Kuzey Marmara yolunun neresinde olacak?
4) İstanbul'a köprü lazım diyenler, başka kentleri örnek gösteriyor. Peki coğrafi, tarihi ve kentsel planlama açısından bu şehirlerle benzerliğimiz nedir?
5) İstanbul'un kontrol altına alınamayan nüfusu, 3'üncü köprüyle birlikte ne kadar aratacak? Şehir, bunu kaldırabilecek mi?
6) Ve bu köprünün adı ne olacak, RTE olabilir mi?
Mehveş Evin / Milliyet Cadde