22 / 12 / 2024

3'üncü köprü için teminat istendi mi?

3'üncü köprü için teminat istendi mi?

Kredi teminatı konusunda bankaları eleştiren MÜSİAD Başkanı Nail Olpak,“3'üncü köprü için İbrahim Çeçen'den teminat istenmedi sanırım” dedi. Olpak, köprü projesinin başlı başına bir teminat olduğunu anlattı.



Kredi teminatı konusunda bankaları eleştiren MÜSİAD Başkanı Nail Olpak, her şeyin teminata dayandırılmaya devam edilmesi halinde bir gün tapular bittiğinde bir yere toslanabileceğine dikkat çekti.


MÜSİAD Başkanı Nail Olpak, kamudaki bürokratların liyakat sistemine göre belirlenmesi gerektiğini ifade edip, kamuda performansa dayalı sistemin uygulanması gerektiğini söyledi. Bankaların kredi vermesi konusunda da eleştirilerde bulunan Olpak, her şeyin teminata dayandırılmaya devam etmesi halinde bir gün tapular bittiğinde bir yere toslanabileceğine dikkat çekti. Dünya gazetesinden Sercan Akıncı’nın haberine göre, bürokrasinin Türkiye'deki işleri zaman zaman çıkmaza soktuğunu dile getiren Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Nail Olpak, kamuda performansa dayalı bir sistem getirilmediği sürece hiçbir işin doğru şekilde yapılmasının mümkün olmadığını ifade etti.


MÜSİAD Başkanı Olpak, yakın dönemde “İşletmeler ve Bürokrasi, İşgücü Piyasaları ve Dışı Politikada Sınanma Yılı” adlarıyla 3 ayrı araştırma raporu yayınladıklarını belirtti. İşletmeler ve Bürokrasi raporunu hazırlarken son 22 yılda Türkiye'de bürokrasi anlamında nelerin değişip, değişmediğini incelediklerini söyleyen Olpak, raporda bürokrasiye yönelik şu önerilerde bulunduklarını söyledi; “Kamu yönetiminde özellikle zihniyet değişikliği amaçlanmalı ve devleti merkeze alan geleneksel bürokrasi anlayışı yerini vatandaşı merkeze alan çağdaş bir yönetim anlayışına bırakmalı. Kamuda görev alan bürokratların hem mesleki hem de ahlaki yetkinliklerinin geliştirilmesi için gerekli girişimler yapılmalı. Kamu kurumlarında eğitime ayrılan bütçenin arttığını görmek sevindirici. Ancak, buradaki esas sıkıntı eğitim planlamasının yetersizliği. Bürokrasideki değişim hızla devam etmeli. Bu çerçevede engelleyici bürokrasiden, destekleyici bürokrasiye geçmek için gereken tedbirler hızla alınmalı. Kamu personel rejimi tekrardan ele alınmalı ve kamudaki bürokratların liyakat sistemine göre göreve getirilmeleri ve yükseltilmelerini sağlayacak yapısal düzenlemeler yapılmalı.”


Kamuda performansa dayalı bir sistem getirilmediği sürece hiç bir işini doğru şekilde yapılamayacağını vurgulayan MÜSİAD Başkanı Olpak, “Bir üyemiz kendi şirketinde performansa dayalı zam sistemini uygulamak istedi. Çalışanlarsa bunu yargıya taşıyarak iptal ettirdiler. Biz bu sistemin kamuda uygulanmasını isterken, yargı bize müdahale ederek uygulamaya izin vermiyor. Öte yandan gümrükte yaşanan bir olay üstüne bir kişiye 7 ayrı dava açılabiliyor. Bu davalar ancak 18 yılda karar bağlanıyor. 18 yıl boyunca bu kişinin sıfatı sanık olarak kalıyor. Daha da kötüsü haklarında kesinleşmiş bir karar olmadan sanık olarak onca yıl hapis yatan insanlar var. Bu sistem insanı yaşatmak için değil, devletle insanı muğlak bir şekilde kavga ettirmek için kurulmuş” dedi.


TAPULAR BİTTİĞİNDE BİR YERE TOSLAYACAĞIZ

Bankaların kredi vermesi konusunda da eleştirilerde bulunan Olpak, her şeyin teminata dayandırılmaya devam edilmesi halinde bir gün tapular bittiğinde bir yere toslanabileceğine dikkat çekti. “3'üncü köprü için İbrahim Çeçen'den teminat istenmedi sanırım” diyen Olpak, köprü projesinin başlı başına bir teminat olduğunu, buradaki gibi küçük projelerinde kendi kendine teminat olarak kabul edilmesinin sağlanması gerektiğini anlattı.


Tasarruf oranlarının hala yeterli düzeyde olmadığını, Türkiye'de yatırımların 10 puanlık kısmının hala borçla yapıldığını aktararak, 0- 14 yaş arasındaki çocuklara da Bireysel Emeklilik Sigortası (BES) yapılmasının önünün açılmasıyla tasarruf oranlarının artırılabileceğini kaydetti. Sosyal yardımların dağıtılış şeklinin değiştirilmesi gerektiğinin de altını çizen Olpak, “Bu şekilde giderse istihdam düşer. Çalışanlar patrona gidip, 'Bizi sigortalı gösterme, 700 lira ver. Devletten de destek alayım' demeye başlar” diye konuştu.


Ayrı bir Kültür Bakanlığı olması gerektiğini ifade eden Nail Olpak, kültürün bir milletin medeniyetini gösterdiğini, bu nedenle illaki bir bakanlıkla birleştirilmesi gerekiyorsa Milli Eğitim Bakanlığı'yla birleştirilmesi gerektiğini aktardı. Eğitimde de istediğimiz noktaya gelemediğimizi, her gelen bakanla birlikte eğitim sisteminin de değiştiriğini hatırlatan Olpak, bu yüzde mesleki eğitimi konuşmaya bile başlayamadıklarını bildirdi.


KOBİ'lerin arsa, bina ve Makine gibi yerlerde harcama yapmalarının ardından üretim aşamasına geçtiklerinde paralarının kalmadığını dile getiren Olpak, şöyle devam etti: “Sanayinin önünü açmak istiyorsak, bunu paket halinde halletmek lazım. Yüksek teknolojiyi sadece konuşarak yakalayamayız. Bu yakalayabilmek için önce finansman, arazi gibi konuları halletmek lazım. Daha önce de söylediğimiz gibi  TOKİ  benzeri sanayi için fabrikalar yapacak bir kuruma ihtiyaç var.”


'RUSYA KRİZİNE RAĞMEN 2016 KÖTÜ OLMAYACAK'

MÜSİAD Başkanı Nail Olpak 2015 yılı için gerçekleşenden daha da karamsar bir tablo çizildiğini hatırlatarak, algının gerçekten çok farklı olduğuna dikkat çekti. Kedilerinin Satın Alma Müdürleri Endeksi (SAMEKS) verilerine bakarak 3 civarında bir büyüme beklediklerini ifade eden Olpak, başkalarının çizmiş olduğu 1- 1.5 puanlık karamsar büyüme senaryolarının var olduğunu aktardı. 2016 yılını da kötü olmayacağını öngördüklerini bildiren Olpak, “Siyasi belirsizliklerin kalkması önemli bir kaldıraç. Rusya krizine rağmen gelecek yılı karamsar olarak yorumlamıyorum” dedi.


ASGARİ ÜCRETTEKİ İLAVE MALİYET ARTIŞI KOBİ'LERİN AYAĞINA KURŞUN SIKMAKTIR

Asgari ücret artışındaki tüm yükün işverene yüklenmesi durumunda 'KOBİ'lerin ayağına kurşu sıkılacağını' belirten MÜSİAD Başkanı Nail Olpak, en büyük ilave yükün KOBİ'lerin sırtına yüklenebileceğine dikkat çekti. Asgari ücrette yüzde 14 olarak ödenen işçi payının 7 puanlık kısmını devletin işsizlik fonundan karşılanması durumunda iş dünyasının büyük bir yükten kurtulacağını belirten Olpak, “Yaptığımız çalışmanın ışığında sadece asgari ücretin yükünün tamamen işveren tarafından karşılanması halinde 30 milyar liralık ek maliyet gelecek. Bunun 8.5 milyar lirası 1- 9 kişi çalıştıran işletmelere, 8.9 milyar lirası 10- 49 kişi çalıştıran işletmelere, 6.6 milyar lirası 50- 249 kişi çalıştıran işletmelere ve 5.9 milyar lirası 250+ kişi çalıştıran işletmelere yansıyacak. 1 kişi çalıştıran işletmelere toplam 1.3 milyar liralık ek maliyet gelecek olmasına karşın 500- 749 kişi çalıştıran işletmelere 1.1 milyar lira, 750- 999 kişi çalıştıran işletmelere 600 milyon liralık ek maliyet gelecek. İlave maliyetler daha çok küçük işletmelerin üstünde olacak” diye konuştu. Öte yandan Olpak, Bölgesel asgari ücret ve esnek çalışma modellerinin de gündeme alınması gerektiğini belirtti.


Radikal 


Habertürk Gazetesi'nin yazarlarından Serpil Yılmaz konuyu şu şekilde ele aldı;


Türkiye’de yeterli sermaye birikimi olmadığına değinen bir holding patronu yaptığımız sohbette, aynı tartışmaya, “finansa erişim kapasitesinin yükseltilmesi” üzerinden şöyle yorum getiriyor:

“Piyasaların liberalleşmesi, hukukun işlemesi ve tarafsızlığın sağlanmasıyla yeni işler gelişebilir.

Bankalar para kaynağına kolay erişirlerse, o kadar kolay kredi açarlar. Bu da otomatik olarak girişimcilerin paraya ulaşımını kolaylaştırır.

Her şeyin başı ülke siyasetinin uluslararası finans çevrelerine (para kaynağına) vereceği güven ve hukuk reformudur. O zaman FDI (Foreing Direct Investment) dediğimiz doğrudan yabancı yatırım, ülkeye girmek için çok daha fazla cömert oluyor. Bu sermaye de otomatik olarak girişimcilere fırsat doğuruyor.”

10 Aralık 2015 tarihli Dünya Gazetesi’nde yer alan MÜSİAD Başkanı Nail Olpak’ın söyleşisini de hatırlatmanın tam zamanı:

“Tapular bitince, Türkiye bir yere toslayacak!” başlığıyla verilen haber şöyle devam ediyordu:

“3’üncü köprü için İbrahim Çeçen’den teminat istenmedi sanırım’ diyen Olpak, köprü projesinin başlı başına bir teminat olduğunu, buradaki gibi küçük projelerin de teminat kabul edilmesi gerektiğini anlattı.”

2016’nın; girişimyatırım ve yetenek sermayesinin birlikte gelişebildiği, göçmenlerin köleleştirilmediği bir yıl olması dileğiyle...


Habertürk/ Serpil Yılmaz


Geri Dön