20 / 11 / 2024

Afyon, Erzincan gibi riskli bölgelerde de yapı denetimi yok!

Afyon, Erzincan gibi riskli bölgelerde de yapı denetimi yok!

Tellioğlu, "Afyon, Erzincan gibi riskli bölgelerde de yapı denetim sistemi yoktur"




Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu Başkanı Tahir Tellioğlu, 17 Ağustos deprem felaketinin üzerinden 11 yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen can ve mal kayıplarının en önemli nedeni olan yapı kalitesizliğini iyileştirme ve müteahhitlik mesleğini disiplinize etme anlamında karınca boyu yol alınamadığını savundu.
        
Tellioğlu, "17 Ağustos 1999 deprem felaketini anlamak için bir 17 Ağustos depremi daha yaşamak mı lazım" başlıklı yazılı açıklamasında, 17 Ağustos deprem felaketi öncesinde bir iki basit prosedür ve belli bir sermayeye ulaşıldığında ertesi gün müteahhit olunabildiğini, bugün de değişen bir şey olmadığını savundu.
        
Yapı denetim zorunluluğu getirilecek yasal düzenlemeyle işlerin yoluna gireceğini düşünenlerin kendilerini kandırdığını dile getiren Tellioğlu, yapı denetim yapan firma elemanlarının büyük kısmının, ehliyet ve liyakat eksiklerinin dışında denetim sorumluluğu olduğu evrakta, imza attığı inşaatı görmediğini, "adresini dahi bilmediğini" savundu.
        
Tellioğlu, 17 Ağustos deprem felaketinin üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen can ve mal kayıplarının en önemli nedeni olan yapı kalitesizliğini iyileştirme ve müteahhitlik mesleğini disiplinize etme anlamında karınca boyu yol alınamadığını iddia etti.
        
"HÜKÜMETİN İNŞAAT SEKTÖRÜ DENİLDİĞİNDE TEK ANLADIĞI TOKİ"
        
Yapı Denetim Kanunu´nun Türkiye´de sadece 19 ilde uygulandığını, bu illerin Türkiye´nin deprem riski haritasına göre belirlenmediğini kaydeden Tellioğlu, "Afyon, Erzincan gibi riskli bölgelerde de yapı denetim sistemi yoktur. Dolayısıyla 17 Ağustos´tan beri inşaat sektörünü disiplinsize etme anlamında kamu eliyle yapılanlar çok geridedir. Özel sektör kendi ufku ve vicdanı anlamında sektöre daha ciddi katkı sağlamıştır" görüşünü ifade etti.
        
"Hükümetin inşaat sektörü denildiğinde tek anladığı TOKİ" diyen Tellioğlu, meslek adına talep edilenlerin dikkate alınabilmesi için "muhakkak TOKİ faydasına olması lazım" gibi bir kanaat oluştuğunu öne sürdü.
        
Devletin kamu gücünü kullanarak kendi yatırımcısına rakip olmaması gerektiğini ifade eden Tellioğlu, şu görüşleri dile getirdi:
        
"Diyoruz ki, müteahhitlik mesleği belli bir çerçeve dahilinde yapılacak bir meslek olmalı. Ancak kriterlere uyabilen müteahhit olabilir.  TOKİ  inşaatları ve devletin inşaat anlamındaki bütün yatırımları etkin ve yeterli, yapı denetimi sistem içerisine alınmalı ve ciddi bir denetim mekanizması oluşturulmalı. Zayıf binaların güçlendirme faaliyetleri hızlandırılarak depreme hazır hale getirilmeli."
AA
----

TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar, 11 yıl önce gerçekleşen Marmara Depremi sonrası yaşanan acıların, Türkiye´de afete yönelik duyarlılığı artırdığını, planlama, imar ve yapılaşmaya ilişkin bir değişimin gerekliliğinin tüm kesimlerce kabul edildiğini bildirdi.
        
Uyar, Marmara Depremi´nin 11. yılı nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, 17 Ağustos 1999´da yaşanan depremin ve izleyen günlerde Düzce depremi sonrasında ortaya çıkan acı tablonun, Türkiye´de deprem olgusunun varlığını, belirli aralıklarla ve yıkıcı olarak tekrar etme olasılığı olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.
        
Yaşanması kaçınılmaz olan depremlere hazırlıklı olmanın ilk adımının, planlama, imar ve yapılaşma sisteminin afete duyarlı hale getirilmesi olduğunu ifade eden Uyar, sistemin risk azaltma (sakınım) önlemlerini içerecek biçimde hızla yenilenmesinin zorunlu olduğunu kaydetti.
        
TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI
        
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası 13. Dönem Yönetim Kurulu tarafından yapılan yapılan yazılı açıklamada da "yaşamları karartan depremin, geçen yüzyılın en büyük afeti olmasının temel nedeni, mühendislik hizmetlerine önem verilmemesi, zemin özellikleri dikkate alınmadan, konutlar, sanayi tesisleri, ulaşım, iletişim alt yapıları yapılması" ifadelerine yer verildi. Açıklamada şunlar kaydedildi:
        
"Bilim adamları tarafından Marmara Denizi´nde kırılmamış 160 kilometrelik fay olduğu ve bunun tek seferde kırılması halinde 7.6 büyüklüğünde deprem üreteceği ifade edilmekte ve deprem riskinin giderek arttığı belirtilmektedir. Olası Marmara depremi başta İstanbul olmak üzere bütün Marmara bölgesini etkileyecektir. Bu konuda yetkilileri uyarıyor, risk azaltma, önlem ve uygulama tedbirlerini almaya bir kere daha davet ediyoruz."
        
"DEPREME DAYANIKSIZ YAPILAR, RİSKİ ARTIYOR"
        
Hacettepe Üniversitesi Doğal Afetler Araştırma ve Uygulama Merkezi (HÜDAM) Müdürü Prof. Dr. Erçin Kasapoğlu ise, yaptığı yazılı açıklamada, 17 Ağustos 1999´dan bu yana geçen 11 yılda Türkiye´de depremle ilgili kayda değer bir mücadelenin yapılmadığını savundu.
        
Depremle mücadelede çözüm yolunun, depreme dayanıklı olmayan mevcut yapıları olanak dahilinde güçlendirerek dayanıklı hale getirmek, olanaklı değilse yıkıp yeniden yapmak, yeni yapıları da depreme dayanıklı şekilde inşa etmek olduğunu belirten Prof. Dr. Kasapoğlu, devletin tek başına bu ağır yükün altından kalkabilmesinin hem ekonomik hem de pratik olarak mümkün olmadığını kaydetti.
        
Depreme dayanıksız yapılan yapıların riski artırdığını vurgulayan Prof. Dr. Kasapoğlu, "Devlet ancak kamu yapılarını ve özellikle devlet okullarımızı ele almalı. Hem mevcut hem de bundan sonra yapılacak olan özel yapılar ve konutlar için ise yapı ve konut sahiplerinden ´Zorunlu Deprem Sigortası´ yerine ´Depreme Dayanıklılık Raporu´ istenmelidir" görüşünü bildirdi.
AA


Geri Dön