22 / 12 / 2024

Ahşabın binalardaki tasarım etkisi!

 Ahşabın binalardaki tasarım etkisi!

Coney Island Ahşap Yolu'yla başlayan ahşabın dönüşüm hikayesi o zamanlar tarihi eser korumacılarını öfkelendirse de sonrasında ortaya tasarım harikası ürünler çıktı...



New York'ta yazın simgesi ve hız treni romantizminin tanığı olan Coney Island Ahşap Yolu'nun bazı kısımları üç yıl önce beton ve suni keresteyle değiştirildiğinde, tarihi eser korumacıları çok öfkelendi. Ama ahşap yoldan söküldükten sonra çöp kutuları ve hurdalıklardan toplanan bu ahşaplar, o günden beri Atlas Okyanusu kıyısındaki evlerinden Pasifik kıyılarına dağılarak, müzelerde ve güney California'daki sayfiye evleri gibi yerlerde ortaya çıktı.


Belki de en büyük dönüşüm, Philadelphia'daki Barnes Vakfı'nın sanat galerilerinin bulunduğu yeni binada gerçekleşti. Coney Island'daki ahşap yol, geçmişte işçi sınıfına sıcaktan hesaplı bir kaçış ve gezici sirklerdeki ucubelere bakma imkânı sunardı. Barnes binasında ise Matisse ve Picasso'nun şaheserlerine özel bir giriş yeri oluşturuyor. Müzenin sözcüsü Andrew Stewart, "Çok değişik yorumlar alıyoruz. İnsanlar, 'Üzerinde sosisli sandviç yiyebilir miyiz?' diye soruyor" diyor. 


Kullanılmış ahşap, geri dönüşüm çağında gittikçe tutulan bir tasarım malzemesi haline geliyor. Özellikle de Coney Island'da kullanılan ve Brezilya'nın tehlike altındaki yağmur ormanlarından gelen 'ipe' gibi oldukça dayanıklı tropik sert ağaçlar söz konusu olunca. New York Belediyesi Parklar Müdürlüğü, ahşapları mümkünse tekrar kullanıp kalanını da müteahhitlere verdiklerini söylüyor. Philadelphia'daki bir mimari hurda şirketi 2010'da, yirmi römork dolusu Coney Island ahşabını bu sayede götürmüş. Provenance Mill Works adlı şirket, ahşap yolun altındaki nispeten kalın destek kirişlerini Pennsylvania Amish bölgesinde biçtirip, Barnes Vakfı'na yaklaşık bin 800 metrekarelik zemin döşemesi sağlamış. Asansörde, merpenlerde ve 23 galerinin meşe zemininde kenarlık olarak kullanılan ahşapların en dikkat çekicileri, eni 8,5 boyu 47 metre olan yükseltilmiş girişte zikzak şeklinde döşenenler. 


"Yeşil" ürünlerle özdeşleşen California'nın Venice kasabasındaki ünlü bir aşçı, kullanılmış ahşap modasını benimsedi. Gjelina adlı restoranda çalışan 33 yaşındaki Travis Lett aslında, tasarımcısı Sam Marshall ile birlikte Provenance'ın deposuna mavi Pennsylvania taşı almaya gitmiş. New Jersey'deki Morristown'da büyüdüğü ve çocukken Coney Island'a yaptığı gezileri hatırladığı için, gördüğü ahşaplar ilgisini çekmiş. Aldıkları ahşapları kamyonla California'ya gönderip Lett'in sahile yakın yenilenmiş evinin duş kabinine, zeminine ve çatısına döşetmişler. Lett, "Bunları doğu sahilinden toplayıp tekrar kullanmak, tam California tarzı. Malzemenin kaynağıyla bağ kurmayı seviyorum" diyor. 


Coney Island Ahşap Yolu'ndaki Ruby's Bar and Grill'in sahibi Michael Sarrell, kaynağın tam üzerinde. İki yıl boyunca onu ve ahşap yoldaki diğer işletmecileri kovmakla tehdit eden yeni mal sahibi, gergin görüşmelerden sonra Aralık ayında barı yenilemesi şartıyla uzun vadeli bir kira sözleşmesi imzalamış. Sarrell, yoldan sökülen ahşapları Stillwell Bulvarı ile 15'inci Cadde'deki çöp kutularında görünce, söküm ekiplerini ikna ederek 3 bin metre ahşabı ücretsiz almış. Ama ahşabı kullanmak ona 10 bin dolardan fazla paraya mal olmuş ve öngörülmeyen sorunlar çıkarmış: tahtaları kirişlerden sökmek, tüm çivi ve vidaları çıkarmak. Marangozlar aşırı sert ahşapları keserek masa, duvar, tavan ve bar yapıyor. Brooklyn'deki Uhuru mobilya şirketi Coney Island tahtalarından, 7 bin 500 dolara satılan ve Cyclone hız treni gibi kavisli olan bir şezlong dâhil beş parçalı bir set yaptı. 


Ahşap yoldaki kalasların altını kumla dolduran belediyenin yolun bazı kısımlarına yönelik yeni planı, betonu ve geri dönüştürülmüş plastikten yapılan ahşabı birleştirmek. Ama 1934'ten beri açık olan Ruby's barında tarih sürüyor. Sarrell "Burası Coney Island'da tahta yolun altında hâlâ yürüyebileceğiniz son yer" diyor.


Liz Robbins/Sabah Gazetesi, New York Times


Geri Dön