30 / 04 / 2024

Aile konutu kavramına arsa, tarla veya işyeri de dahil mi?

Aile konutu kavramına arsa, tarla veya işyeri de dahil mi?

Aile konutu konusunda eşlerin konutları, arsa veya işyerleri için ne deniyor? Arsa veya tarla aile konutu sayılır mı? Eşlerin kendilerine ait konutları da aile konutu mudur? Aile konutu kavramına arsa, tarla veya işyeri de dahil mi? İşte cevapları...



Aile konutu kavramına arsa, tarla veya işyeri de dahil mi? 


Aile Konutunun Eşlerin Konutu ve Yerleşim Yeri Kavramları İle İlişkisi


Aile konutu, eşlerin konutu ve yerleşim yeri kavramları çoğu zaman örtüşse de, her somut olayda bir ve aynı şey değildir.



Eşlerin Konutu ve Aile Konutu


Aile konutuyla ilgili bir kısım işlemlerin geçerliliğini diğer eşin rızasına bağlayan TMK 194. maddenin hem kenar başlığında hem de madde metninde “aile konutu” ifadesinin kullanılmasına karşın, kenar başlıklarında aile konutu ibaresinin yer alıp, içerik olarak aile konutunu düzenledikleri açıkça anlaşılan TMK 254. madde metninde “eşlerin ortak kullanımına özgülenmiş konut”, TMK 240, 255, 279 ve 652. madde metinlerinde ise “eşlerin birlikte yaşadıkları konut” ifadesine yer verilmesi, aile konutu kavramına ilişkin düzenlemeler içeren madde metinlerinde ortak bir dilin benimsenmemesi, özellikle eşlerin konutu ve aile konutu kavramlarının uygulamada karıştırılmasına ve birbiri yerine ikame edilmesine neden olmaktadır.


TMK 186/I fıkra hükmü uyarınca “Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler”. Maddede yer alan eşlerin oturacakları konut, eşlerin konutu veya ortak konut olarak da ifade edilmektedir. TMK 186. maddede belirtilen konut; eşlerin birlikte yaşamak için seçip belirledikleri, ortak hayatlarını sürdürmeyi amaçladıkları konut veya konutlardır.


TMK 186. maddede yer alan ve doktrinde eşlerin konutu olarak adlandırılan konut ile aile konutunun aynı anlamda olup olmadığı hususunda doktrinde ve Yargıtay uygulamasında farklı görüşler yer almaktadır. Doktrinde bir kısım yazarlar, eşlerin konutu ve aile konutu kavramlarının aynı şeyi ifade ettiğini belirtmektedirler.


Yargıtay da aile konutu ve eşlerin konutunu, yani ortak konutu bir ve aynı şey olarak kabul etmektedir.

Bu iki kavram somut olayların ekserisinde aynı şeye işaret etse de, her zaman aynı anlamı ifade etmezler. Zira eşlerin maddi olanak ve zevkleri doğrultusunda birden fazla konut edinmeleri ve kullanmaları imkân dâhilindedir. Ancak aile konutunun, istisnaları saklı olmak kaydıyla, tekliği noktasındaki kabul, bu konutlardan yalnızca bir tanesinin, aile konutu korumasından istifade etmesine olanak sağlamaktadır. Eşler bu konutta da birlikte yaşamakta ve konuttan ortak yararlanmaktadır. Ancak bu yararlanma, aile konutunda olduğu gibi, müşterek yaşamın odak noktası haline getirme ölçüsünde bir yararlanma değildir.


İsviçre hukukunda da bu konudaki baskın görüş; eşlerin konutu ve aile konutunun her zaman bir ve aynı şey olmadığı yönündedir. İsviçre Hukuku’nda ZGB Art.162 (TMK 186. madde) anlamında eşlerin birlikte seçecekleri konut (eheliche Wohnung) ile ZGB Art.169 (TMK 194, 240, 254, 255, 279 ve 652. madde) anlamında aile konutu (Wohnung der Familie, Familienwohnung) kavramları farklı olarak algılanmakta ve bu kavramların çoğu zaman örtüşmesine rağmen, her olayda bir ve aynı şey olmadıkları belirtilmektedir.


TMK 186/I. fıkra uyarınca konutun birlikte seçimi, aile konutu için de geçerlidir. Ancak bu, konut seçiminin aynı anda beraberce yapılması gerektiği anlamına gelmemekte olup, önemli olan konutun aile konutu olarak belirlenmesinde eşlerin iradelerinin uyuşmuş olmasıdır.



Yerleşim Yeri ve Aile Konutu


Aile konutunun unsurlarıyla, yerleşim yerini belirlemede kullanılan ölçütlerin genellikle örtüştüğü görülmektedir.

TMK anlamında yerleşim yeri; bir kimsenin sürekli kalma amacıyla oturduğu, iş ve aile ilişkilerinin merkezi olarak seçtiği yerdir. Aile konutunun tespitinde de ailenin yaşam merkezi sayılma unsuru ön plana çıkmaktadır. Bu unsur yönüyle her iki kavram birbirine oldukça yaklaşmakta ve birçok olayda örtüşmektedir. Ayrıca her iki kavram açısından da bu kullanım şeklinin dışarıdan bakıldığında üçüncü kişilerce de anlaşılabilir olması gerekmektedir.

Ancak, taşıdıkları bu benzerliklere rağmen, her iki kavram her somut olayda bir ve aynı şey olmayıp, doğru orantılı değillerdir. Yargıtay da “Aile konutu ile yerleşim yeri kavramlarının eş anlamlı olmadığı da tartışmasızdır.” diyerek iki kavramın farklı olduğuna dikkat çekmiştir.



Aile Konutu ve İşyeri İlişkisi


Aile konutu olarak özgülenmiş olan konutun bir bölümünün işyeri olarak kullanılmasına uygulamada sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu durumda, ticari faaliyet özgürlüğü ile eş ve çocukların barınma hakkına ilişkin menfaat çatışacaktır. Doktrinde baskın görüş; iki menfaat kıyaslandığında, eş ve çocukların aile konutundan yararlanma ve barınma noktasındaki menfaatleri daha üstün tutularak, konutun aile konutu olma niteliğine öncelik tanınması ve kanunun koruma imkânlarından yararlanılması yönündedir. İsviçre’de de bilimsel görüşler ağırlıklı olarak aynı yöndedir. Fransız hukukunda ise bu tür aile konutları, Fra. CC Art.215/III gereğince koruma altına alınmıştır.


Bu tür konutlarda, konut ve işyeri olarak kullanılan bölümlerin birbirinden ayrı düşünülmesinin mümkün olduğu durumlarda sorun olmayıp, taşınmaz üzerindeki tasarrufun aile konutunun geleceğini etkileyebileceği durumlarda, aile konutu koruması gündeme gelecektir. Örneğin, bir arsa üzerinde birden fazla konut olup bunlardan birisi aile konutuysa ve taşınmazda ifraz yapılması olanağı yoksa, arazinin devri gibi bir işlem aile konutu ile eş ve çocukların barınma haklarını da etkileyeceğinden, aile konutu koruması gündeme gelecektir.



Tapuda Arsa veya Tarla Olarak Kayıtlı Taşınmazların Aile Konutu Niteliği


Tapuda arsa veya tarla olarak kayıtlı taşınmazların aile konutu niteliği konusunda, aile konutuyla ilgili hükümlere tabi olmayacağı yönünde görüşler olduğu gibi, aksi yönde fikir belirten yazarlar da vardır. Yargıtay da, özellikle aile konutu şerhini konu alan kararlarında, kanaatimizce isabetli olarak, taşınmaz tapuda arsa ya da tarla olarak gözükse de, keşfen o taşınmaz üzerinde aile konutu olarak kullanılan bir bölüm olduğunun tespiti halinde, o bölümle sınırlı olarak şerh verilebileceğini belirterek, somut olayın özelliğine göre bir yorum tarzı benimsemiştir.



Kamu Konutları, Lojmanlar ve Kapıcılık Sözleşmesi Kapsamında Kullanılan Konutların Aile Konutu Olarak Konumu


Kamu konutları ve lojmanların aile konutu olup olmadığı tartışmalıdır. Konutun kamu konutu, lojman veya kapıcılık sözleşmesi kapsamında kullanılan bir konut olması durumunda, TMK 194. madde anlamında bir kira sözleşmesi olmadığından ve lojman ve kamu konutları kamu görevlisine kurumlarınca tahsis edildiğinden, TMK 194. maddenin sağladığı korumanın kapsamı dışında kalıp, aile konutu olarak nitelendirilemeyeceğini, zira bu durumda çalışma özgürlüğünün özüne dokunularak, fazlaca sınırlandırılmış olacağını belirten yazarlar olduğu gibi, kamu konutları ve lojmanlar bakımından da TMK 194. maddenin uygulama alanı bulacağını, buna göre lojmandan istifade eden kişinin lojmandan çıkmasını gerektirecek zorunlu bir neden olmadıkça, kendisine lojman tahsis edilen eşin, diğer eşin rızası olmadan lojmandan çıkamayacağını ifade eden görüşler de vardır.


Kanaatimizce, kamu konutları, lojman ve kapıcı konutlarının tahsisinde, TMK 194. madde anlamında bir kira sözleşmesi bulunmayıp, bu konutların tahsisi ve tahsisin sonlandırılması, kamu görevlisi olarak veya kapıcılık sözleşmesi kapsamında çalışan eşin çalışma özgürlüğü ile doğru orantılı olduğundan, bu konutların aile konutu olarak mütalaa edilmemesi gerekmektedir.


Kaynak: Şebnem Nebioğlu Öner (Anayasa Mahkemesi Raportörü (Hâkim), "AİLE KONUTUNUN ÖZELLİKLERİ, UNSURLARI, KORUMA SÜRESİ VE KORUNMA NEDENLERİ" / TBB Dergisi 2011


Geri Dön