23 / 11 / 2024

AKM'yi Calatrava yapsın!

AKM'yi Calatrava yapsın!

Habertürk Gazetesi köşe yazarı olan Nagehan Alçı, bugünkü yazısında “Bilim ve Sanat Şehri”nin mimarı dünyaca ünlü Santiago Calatrava’nın yeni AKM’nin yapımı için en doğru isim olduğunu anlattı. İşte o haber..




Mimari, bir medeniyetin en belirgin özeti bence. Bizden geriye ne kaldığını anlatan en somut, en görsel unsur. Bir nevi imza. Sembol. İstanbul gibi dünyalar güzeli bir şehrin birçok imzası var kuşkusuz. Bunların tamamı Osmanlı döneminden kalma. Cumhuriyet döneminde şehrin simgesi olabilmiş bir eser yaratamamışız. Bir istisna AKM olabilecekken, o da içimizi acıtıyor...


Şehrin merkezinde, Cumhuriyet döneminin kültür ve sanat hayatını simgelemesi gereken AKM bir hayalet gibi duruyor. 5 yıl aradan sonra nihayet geçtiğimiz günlerde değişen planla birlikte Koruma Kurulu’nun onay vereceği ve yıkıma başlanacağı açıklandı. Ben de çarşamba günü Valencia’da gezip çok etkilendiğim “Bilim ve Sanat Şehri”nin mimarı dünyaca ünlü Santiago Calatrava’nın yeni AKM’nin yapımı için en doğru isim olduğunu yazdım.


Santiago Calatrava


Önümüzde çok büyük bir fırsat var. Mevcut bina 5 bin metrekare üzerine otururken yenilenen planla bu alan 35 bin metrekareye çıkacak. Şehrin merkezinde göz kamaştırıcı, dünya çapında, İstanbul’a değer katacak ve onun kozmopolitliğini vurgulayacak bir eser inşa edilmesi ve bu eserin altında uluslararası üne sahip İspanyol bir mimarın olması şehre büyük bir değer katmaz mı?


Santiago Calatrava mimariye ruh ekleyen bir isim. “Her insan özeldir, ruhu tektir, binalar da öyle olmalıdır. Konum ve tarih bir binanın nasıl olması gerektiğini anlatan unsurlardır” diyen, “Çevreye zarar veren değil, çevreyle armoni içinde binalar yapmak gerekir” diye ekleyen bir mimar. “Benim Avrupam köprü olan bir Avrupa’dır” sözleriyle dışa açılmayı ve kapsamayı vurgulayan, bu açıdan da adeta İstanbul’u ve Türkiye’yi işaret eden, “Mimarinin odağında insan olmalıdır” şiarına inanan bir sanatçı. Ayrıca İspanyollar, Endülüs geçmişi sebebiyle İslam kültürüyle en çok temas etmiş Avrupa toplumudur. Calatrava böyle bir toplumun üyesi, Endülüs medeniyetinden etkilendiğini ifade eden bir mimar.


AKM, Calatrava’ya emanet edilirse ve İstanbul’dan ilham alan yaratıcı ve modern bir opera binası yapılırsa hem gelecek kuşaklar için çok önemli bir eser bırakılmış olacaktır, hem de herhalde mevcut çirkin binanın yıkılmasına statik olarak itiraz edenler de seslerini çıkaramayacaklardır...

ZAHA HADİD'DEN NE İSTEDİNİZ?

Çarşamba günkü yazım üzerine Ferhat Boratav bir mesaj gönderdi ve yeni AKM’yi mevcut binanın mimarı Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu Murat Tabanlıoğlu’nun çizeceği iddiasını hatırlattı. Tabanlıoğlu Ailesi, çağdaş Türk mimarlık tarihinde şüphesiz önemlidir. Murat Tabanlıoğlu başarılı bir mimardır, Senegal Dakar Kongre Merkezi, Bodrum Havalimanı, Astana Tren İstasyonu gibi eserlere imza atmıştır. Ancak ben yine de son dönemde Türkiye’nin içe kapandığını ileri sürenlere de cevap olacak, uluslararası çevrelerde tanı- nan dünya çapında bir ismin seçilmesinin çok daha doğru olacağını düşünüyorum.


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fatih Altaylı’nın yazdığı gibi Türkiye dışından isimlere soğuk baktığı iddiası da bence yanlış. Erdoğan ve AK Parti, uluslararası mimarlara son derece sıcak bakıyorlardı. Hatta geçen yıl vefat eden dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid, 2007’de Kartal’a dev bir proje hazırlamıştı. Sahil ve fabrika bölgesi yeniden yapılacak, 1000 yat kapasiteli bir liman inşa edilecekti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi projeye heyecanla yaklaşıyordu.


Sonra ne oldu? CHP’li Büyükşehir belediye meclis üyeleri ile (tabii ki!) Mimarlar ve Mühendisler Odası projeye savaş açtılar. Bu kez de gerekçeleri “Kartallıların mahallelerine yabancılaşacak olması” idi. Böylece 550 hektar üzerine dünya çapında ses getirecek bir Zaha Hadid projesi yükselecekken çizimler 4 kez mahkemeye gitti. Bölge plansız kaldı. Aradan 8 yıl geçtikten sonra CHP’li üyeler nihayet planı onayladılar, ancak Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz’ün de söylediği gibi “Proje değişti, Hadid’in sadece adı kaldı”.


Ey ufku geniş mimarlar, şu TMMOB’ye edecek bir çift lafınız yok mu?

Nerede devletçi, yeniliğe kapalı, bağnaz mimar ve mühendis, hepsi toplanmış güya mimarları ve mühendisleri temsil ediyorlar. Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası, Marksist-Leninist, totaliter ve içe kapalı bir örgüt olarak bırakın Türkiye’deki mimar ve mühendisleri temsil etmeyi, toplumda hiçbir kesimi temsil etmiyor. İşleri güçleri sadece ve sadece itiraz etmek! Korku üretmek! Taş koymak!


7 Ağustos’ta, “AKM için Adalet ve Demokrasi” diye bir bildiri yayınlamışlar. Bu bildiride iktidarın sanata ve kültüre savaş açtığından, kültür mekânlarını yıktığından, AKM’nin önemli bir mimari eser olduğundan bahsediliyor. Sanki evrensel standartlarda bir mimari harikası... Sanki yıkılacak, yerine otel yapılacak... Yahu AKM’nin evrensel mimarlık literatüründe hiçbir yeri yoktur. Onun yerine küresel mimari değeri olan bir opera binası yapılmak isteniyor.


Hiçbir yerinden tutulamayan bir çarpıtma, bağnazlık, muhalefet değil düşmanlık etmek anlayışı...


Eminim bu ülkede dünyadaki mimarlık trendleri takip eden, dışa açık ve öfkelerine kurban olmayan birçok mimar ve mühendis var. Şu odaya bir çift laf edecek, onları akla davet edecek birçok isim... Lütfen ortaya çıksınlar ve bu tutucu kafaya bir cevap versinler!




Nagehan ALÇI/Habertürk


Geri Dön