Avukat Kadir Kurtuluş: Eylem planıyla ilk evini alacak olanlara teşvik mi geliyor?
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı ekonomide eylem planları arasında ilk evini alacak olanlara, evleneceklere ve eğitim parası biriktirmeye çalışanlara devlet teşviği verileceğine yönelik bir madde de yer aldı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı ekonomide eylem planları arasında ilk evini alacak olanlara, evleneceklere ve eğitim parası biriktirmeye çalışanlara devlet teşviği verileceğine yönelik bir madde de yer aldı. Gayrimenkul Hukuku alanında uzman Avukat Kadir Kurtuluş bu açıklamayı şöyle yorumladı:
‘’ Türkiye'de vergi gelirleri önemli bir yer tutmaktadır. Mevcut sistemde gayrimenkul alım-satımı sırasında ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmeyen gayrimenkullerin satışından doğan vergiler daha çok alıcı tarafın değil de satıcı tarafın yükümlülüğündedir. Buna göre satıcı taraf, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde gayrimenkulün elden çıkarılmasından doğan değer artış kazancında edindiği değerin vergisini ödemek durumundadır. (GVK Mükerrer Madde80/6) Ancak bunun istisnası; Miras veya bağış yolu ile edinilen gayrimenkuller, hangi süre içinde ve kaç liraya satılırsa satılsın, “değer artışı kazancı” olarak gelir vergisine tabi tutulmaz. (GVK Mükerrer Md. 80/6 parantez içi hüküm)
Yine Emlak Vergisinden bahsedecek olursak mevcut durumda konutun satıldığı yılın "Emlak Vergisi"ni konutu satan kişi öder. Satın aldığınız ev için ‘satışın yapıldığı yılın sonuna kadar' ilgili belediyeye "Emlak Vergisi Beyannamesi" verilmesi gerekmektedir. Alacağınız evin, satıldığı yıl ve geçmiş yıllara ait ödenmemiş "Emlak Vergisi"nden alıcı ve satıcı müteselsilen sorumludurlar. Yani, yeni alınan evin birikmiş emlak vergisi borcu, yeni sahibinden alınabilmektedir. Kısacası şöyle diyebiliriz ki Emlak Vergisi gayrimenkulün kendisine atanmış bir ödemedir ve o an gayrimenkulün sahipliği kimdeyse Emlak Vergisi onun yükümlülüğündedir.
Yani tüm bunlar şu anlama geliyor mevcut durumda vergi yükümlülüğü sadece satıcının üzerindedir ve alıcıya gayrimenkul alımıyla ilgili hiç bir kısıt yüklenmemiştir.
Amerikadaki uygulamalara bakınca eğer siz en az 2 yıldır barınma amaçlı kullanmakta olduğunuz size ait gayrimenkulünüzü satıyorsanız ki burada yazlık ya da sayfiye olarak kullandığınız konutlar da barınma amaçlı kullanılan gayrimenkullere dahil ediliyor, bunun üzerinden vergilendirilmiyorsunuz. Ancak kira getirisi olan ya da ticari amaçla kullandığınız bir gayrimenkulünüzü satıyorsanız vergilendiriliyorsunuz.
Şunu da ekleyebiliriz ki vergi konusunu alım yapan taraf açısından ele alacak olursak alım sırasında tek yükümlülük tapu harcıdır ve bu vergiden biraz daha farklı bir uygulamadır. Bunu tapu dairesinde yapılacak işlemler içim operasyonel bir maliyet gibi düşünebilirsiniz. Bu durumda Türkiye’de gayrimenkul alımını dengeli bir biçimde kontrol altında tutacak hiç bir bağlayıcı şart bulunmamaktadır.
Canada’da ise ilk konutunu satın alan tüketiciler bu konutu barınma amaçlı kullanacağını beyan edip devamında kanıtlayıcı şartları yerine getirdiğinde vergisel bir avantaj kazanıyor.
Kısacası dünyada örnekleri bulunmasına rağmen Türkiye’de gayrimenkulün alım satımında herhangi bir kontrol sağlayıcı mekanizma bulunmamaktadır. Halbuki refahı arttırılmış bir ülke, gelişmiş bir ekonomi yaratmak için piyasadaki kaynakların toplumdaki tüm bireyler için olabildiğince dengeli ve eşit miktarlarda kullanılmasına destek olacak uygulamalar geliştirilmelidir. Yani ticari amaçlı gayrimenkul alım satımı kontrol altına alınarak bu alandaki şişirilmiş fiyatlar ve stok durumlarının önüne geçilmelidir. Ayrıca ihtiyaca dayalı alım satım ile ticari amaçlı alım satım ayrıştırılarak, ihtiyaca dayalım alım satım desteklenmelidir. İşte bu ayrıştırmayı yapabilmemizi sağlayacak uygulama ise sayın Babacan’ın bahsettiği gibi ilk evini alacak olanlara, evleneceklere ve eğitim parası biriktirmeye çalışanlara devlet teşviği ve/veya vergi indirimi, ya da barınma amaçlı kullanılmayacak gayrimenkullerin alım satımı için kullanılacak konut kredilerinde kısıtlayıcı şartlar getirecek yeni uygulamalar olacaktır. Bu durum ayrıca konut kredilerindeki kontrol mekanizmasını da güçlendirecek ve bankacılık sektöründeki güven ortamının güçlendirilmesi için zemin hazırlayacaktır. ‘’