23 / 11 / 2024
fuzul

BEDAŞ 1 yılda kayıp-kaçağı yüzde 1 azalttı!

BEDAŞ 1 yılda kayıp-kaçağı yüzde 1 azalttı!

4.4 milyon abone içinde toplam elektriğin yüzde 41’ini tüketen 14 bin müşterisini artık GSM sistemi ile uzaktan izleyen BEDAŞ 1 yılda kayıp-kaçağı yüzde 1 azaltmış. Genel Müdür Abdullah Atalay, şirketin dönüşümünü anlattı





Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ (BEDAŞ) geçen yıl mayıs sonu itibarıyla özelleşti ve Cengiz-Limak- Kolin Ortak Girişim Grubu şirketi devraldı. Genel Müdürü Abdullah Atalay, özel sektöre geçiş sonrasında da görevinde kaldı. Türkiye’nin en büyük dağıtım şirketi BEDAŞ, İstanbul’un Avrupa yakasında hizmet veriyor. Bölge, Türkiye’nin genel karakteristiğini yansıtıyor. “Birçok ülkeden daha çok nüfus ve abone yoğunluğunun olduğu bir bölgedeyiz” diyor Atalay. Türkiye’nin toplam elektrik tüketiminin yüzde 13’ünü sağladıklarını söyleyen Atalay, 4.4 milyon abone içinde sanayi abonesi sayılarının ise 9610 olduğunu açıklıyor. BEDAŞ’ın toplam dağıttığı elektriğin yüzde 25’i sanayide kullanılıyor. Atalay, İstanbul Avrupa yakasının yıllık yatırım ihtiyacının 300 milyon TL seviyesinde olduğunu, BEDAŞ olarak geçen yıl 150 milyon TL yatırım yaptıklarını, bu yıl da 160 milyon TL yatırım yapılacağını açıklıyor.


Boğaziçi bölgesinde kayıp-kaçak oranı yüzde 10 seviyesinde. Bunun 10 yılda yüzde 7’lere düşürülmesi hedefleniyor. Abdullah Atalay, İstanbul’da 14 bin 200 müşteriyi kapsayan uzaktan okuma sistemlerinin kurulduğunu, toplam tüketimin yüzde 41’ine tekabül eden bu büyük müşterilerin tüketiminin uzaktan kontrol edildiğini vurguluyor. “Buralar tamamen kontrol altına alındı. Eskiden İstanbul’da büyük tüketiciler kaçak elektrik kullanıyor denilen bir yargı vardı, bu tamamen ortadan kaldırıldı. Uzaktan okuma ve takip sistemleri ile tüm verileri gece gündüz kontrol ediyoruz şimdi” diyor Atalay.Çalışmaları ile kayıp-kaçak oranı 1 yılda yüzde 1 azalmış. Atalay bundan sonraki projelerinin ise dağıtım yönetiminde akıllı şebeke sistemine geçmek olduğunu anlatıyor. Devirden sonra başlayan çalışmaların ihale sürecine geldiğini açıklayan Atalay, “SCADA sisteminin hayata geçirilmesi ile sistem uzaktan denetlenebilir ve kontrol edilebilir bir yapıya kavuşacak. Elektrik arızalarında alternatif beslenme kaynakları uzaktan devreye sokulacak ve dolayısıyla müşterileri kesintilerden minimum düzeyde etkilenecek. Bu konuda Türkiye olarak biraz geç kalmışız. Şimdi biz 2014 yılında ihaleleri yapıp, hızlı biçimde sisteme başlayacağız.” Atalay bu yatırımın toplamı için 2014 bütçelerinin yarısı kadar bir rakamın kullanılabileceğini belirtiyor.


Son dönemde yaşanan elektrik kesintilerinin büyük bölümü ise planlı kesintilermiş. BEDAŞ Genel Müdürü Atalay şöyle anlatıyor: “Çok sayıda trafo merkezini yeniliyoruz. İstanbul’un siluetine uygun, tamamen yeni trafolar koyuyoruz. Daha sağlıklı bir şebekeye doğru gidiyoruz. Sadece 2 ayda 105 trafo merkezi değişti. Bunları yaparken bakım ve planlı kesinti de yapmak zorunda kalıyoruz. Bu programlı kesintileri basınla paylaştığımızda bu şirketin olumsuz performansı olarak yansıtılıyor. Oysa bu kesintileri biz yatırım için yapmak durumundayız. Bu müşteriyi mağdur etmek şeklinde büyütüldüğünde, yatırım faaliyetlerimiz bundan olumsuz etkileniyor.”


1 ayda kesmekte haklıyız


Elektrik özelleştirmeleri sonrası tüketicilerin faturayı ‘öteleme’ alışkanlığı, evlere 1 ay içinde gelen ‘öde yoksa elektriğin kesilecek’ yazıları ile darbe aldı. Uygulama tartışma yarattı, elektriği kesme ve açma bedelleri vurgulandı. Atalay ise “Biz sattığımız elektriğin bedelini her ayın 18’inde peşin ödüyoruz, ayın 2’sinde fatura çıkarı yoruz, 10 gün de ödeme süresi veriyoruz. Enerjiyi peşin alıp borç satıyoruz. Bu kesintilerde biz haklıyız” diyor. Kar marjlarının yüzde 3.49 olduğunu anlatan Atalay, tahsilat riski, operasyon giderleri çıkarıldığında yüzde 0.50 gibi bir karın kaldığını anlatan Atalay, “Bu kar marjı ile çalışırken müşterinin bize borcunu zamanında ödemesi şart. Bizim sürekli böyle bir riski taşımamız mümkün değil. Müşterimiz de artık disipline olmalı. 30 yılda hiç fatura aksatmamış müşterilerimiz var” bilgisi veriyor. Elektriğin açma kapama işleminden herhangi bir kar edilmediğini söyleyen Atalay, söz konusu bedelin ancak maliyeti karşıladığını belirterek, “Bizim derdimiz müşterinin borcunu zamanında ödemesidir” diyor.


Çalışanların % 70’i değişti


Atalay bir kamu şirketinin özel şirkete dönüşümünü yönetirken yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Bir kamu şirketi özelleşirken, müşteriye daha kaliteli hizmet götürmeyi, müşteri memnuniyetini ön plana koyan bir yapıya dönüşmeyi amaçlar. Biz de bunu yapıyoruz. Teknolojik imkanları hizmet kalitesine yansıtmak istiyoruz. Yatırım süreçlerini aksatmamayı hedefliyoruz. Özel sektör dinamikleri ile bu tür altyapı kuruluşlarının yönetilmesi başlı başına heyecan verici... Daha dinamik, daha müşteri odaklı bir yapı söz konusu. Patronlarımızın süreci sıkıntısız şekilde geçirmemizde destekleri çok olumlu oldu.Bizim BEDAŞ olarak dağıtım kalite sunumunda bir marka olma hedefimiz var. Dünyada en ileri uygulamaların BEDAŞ’ta olduğu modern bir yapı planlıyoruz. Bu vizyonun hayata geçmesinin önünde de hiçbir engel yok.”


Atalay, altyapı şirketlerinin devir süreçlerinin neden kolay olmadığını ortaya koyuyor: Personel sirkülasyonu çok yoğun miktarda yaşanıyor. BEDAŞ’ta personele verilen geçiş hakları paralelinde çalışanların yüzde 70’i değişmiş. Yeni personelin eğitimi ve sahaya hakim olma sürecinin yönetilmesi de bu noktada kritik olmuş. Devirden bu yana personel başına 19.7 saat eğitim verilmiş. Hedef bunu 70 saat seviyesine çıkarmak... Atalay bunun, yani bir yandan yatırımlara devam ederken bir yandan çok ciddi bir bölümü değişen personelin eğitilmesinin, dönüşümün en zorlayıcı yanlarından olduğunu belirtiyor. 2014 BEDAŞ için eğitim seferberliği yılı olarak belirlenmiş. İş güvenliğine, müşteri odaklı çalışma sistemine yönelik eğitimler tüm hızıyla sürecek.


Acil ve önemli öncelikler


Dönüşüm sürecinde öncelikler değişiyor; bir acil öncelikler bir önemli öncelikler var... Atalay ayrıca acil ve önemli öncelikler de olduğunu, tüm bu öncelikleri sıralayarak senaryolar oluşturduklarını anlatıyor. “Hangi önceliklerle ilgili neler yapacağız, nasıl aksiyon alacağız bütün bunları öngörüp planlamasını yaptık” diyen Atalay, en önemli ve acil sorunun ise elektriğin kesilmemesi olduğunu belirtiyor.Zira geçiş sürecinde elektrik kesintisi olduğunda bunun şirkete telafisi mümkün olmayan sorunlar yaratabileceğini söylüyor. Beylikdüzü Organize Sanayi Bölgesi’nde yaşanan elektrik kesintilerini DÜNYA Gazetesi’nde ele almıştık. BEDAŞ da kısa süre içinde harekete geçerek sorunun çözümü yolunda adımlar atıldığını açıklamıştı. Atalay bugün gelinen nokta ile ilgili şunları söylüyor:


“Çok büyük bir operasyon yönetiyoruz. 12 bin dağıtım trafosu olan, 4.4 milyon müşterisi olan bir alandan bahsediyoruz. Müşterilere elektrik arzını götürürken sorumlu olduğumuz hizmet standartlarımız var. EPDK’nın öngördüğü elektrik kesintileri limitlerinin altındayız şu anda. Sunulan elektriğin teknik kalitesi de çok önemli. Bir de ticari kalite olarak bahsettiğimiz elektriğin ölçülmesi, faturalandırılması sürecinin kalitesi çok önemli. Sözü edilen bölgede 2 türlü sorun var. Biri bu bölgelerde çok hızlı bir yapılaşma olmasından kaynaklanıyor. Beylikdüzü, Kıraç bölgesi 1 yıl içinde bizim üçte birlik abone artışımızı sağladı. Biz bunu öngördük ama zaman zaman belediyelerle bilgi paylaşımı yapılamadığında gerekli yatırımı zamanında yapamayabiliyoruz. Örneğin Mehterçeşme mahallesinde 66 bina hizmete girmiş geçen yıl. Sizin de bu doğrultuda trafo yatırımını yapmanız gerekiyor. Beylikdüzü’ndeki sorun ise TEİAŞ’tan kaynaklanıyor. Oraya ilave güç tahsislerinin yapılması gerekiyor. Gerekli yazıları yazdık, planlaması yapıldı. Geçen hafta aldığımız bilgiye göre Kıraç ve Hadımköy’e yeni trafo merkezleri yapılıyor. Bunların gecikmemesi gerekiyor.”


Sanayicilere özel müşteri temsilcisi geliyor


“Sanayicilerin elektriğe dair sıkıntılarını doğrudan iletebilecekleri bir müşteri temsilciliği sistemi üzerine çalışıyoruz. Bizim var olan call center’ımız tüm bölgemize hizmet veriyor. Ancak sanayicilerimizin ağırlıklı bulunduğu bölgelerden gelen çağrıları biraz daha farklı bir biçimde yönetmeyi planlıyoruz. Bu yıl, sanayicilere daha spesifik ilgi gösterebileceğimiz bir yapı için çalışıyoruz, kısa süre içinde hayata geçireceğiz.” 


Kesinti psikolojiyi bozuyor, Call Center’da 2 yıl çalışılıyor


“Call Center’larımızı arayıp hakarete yakın sözler edenlere karşı bile çok nazik davranır bizim Call Center’larımızda çalışanlar. Biz haklı olsak bile müşteri hep bizden haklı diye düşünüyoruz. Artık hayat elektrik üzerine kurulu. Su da elektriğe bağlı. İnternet de elektriğe bağlı olarak kesilebiliyor. Elektriğin sunumunda bir kesinti olmaması gerekiyor. Oldu mu müşterinin psikolojisinde bozulma oluyor, çok yaralayıcı tepkiler alabiliyoruz. Müşteriyle muhattap olan çalışanlarımız çok ciddi eğitim alıyor. Çağrı merkezlerinde çalışanların ortalama görev süresi 2 yıl, bizde de böyle bir durum var. Zor bir meslek.Sosyal medyayı da çok yakından izliyoruz, oradan gelen şikayetleri takip ediyoruz.”


Önce öde sonra itiraz et diye bir şey yok


“Toplam 4.4 milyon aboneye fatura çıkarıyoruz. Bu süreçte okuma görevlileri bazen yanlış fatura çıkarabiliyor. Burada müşterinin tedirgin olmaması gerekiyor. Aylık tüketiminin çok üstünde bir fatura ile karşılaştığında bize başvurduğunda bu kolaylıkla düzeltiliyor. Zaten bizim sistemimiz böyle anormal artışları fark edip düzeltmeyi yapıyor. Ama o hata yakalanamasa bile tüketicimiz bize başvurduğunda hemen düzeltmeyi yapıyoruz. Önce öde sonra itiraz et şeklinde bir şey yok, anormal faturaları biz hemen düzeltiyoruz.”


Elektrikte dalgalanma sanayiciden kaynaklanıyor


“Sanayicilerle yaptığımız toplantılarda elde ettiğimiz bilgilerden ortaya çıktı ki özellikle darbeli yük çeken müşterilerimizde elektrik kalitesinde bir harmonik bozulma oluyor. Bunları kendileri tespit edecekler. Gerekli regülasyonları kendi bünyelerinde yapmak durumundalar. Hem dinamik armonik filtreleme yapmak durumundalar, asenkron regülatör sistemlerini tesis etmeleri gerekiyor. Bize şikayet olarak söyledikleri kırpma, dalgalanma denilen konu bizim sistemimizden kaynaklanmıyor. Ana kaynaktan değil, kendi içindeki kullanım yapısından kaynaklanıyor.”


Dünya




Geri Dön