Binalarımızı depreme karşı dayanıklı hale getirmeliyiz!
Kentsel Yenileme Uzmanı Tolga Şahlıoğlu, Silivrideki 5,8 şiddetinde meydana gelen depremle ilgili makale kaleme aldı. İşte Şahlıoğlu'nun makalesi...
Silivrideki 5,8 şiddetindeki deprem sonrasında vatandaşlarımızın oturdukları binalar konusunda endişeleri bir hayli artmış vaziyette. Son yıllarda deprem gerçeğinden uzaklaşan halkımız depremden sonra bu gerçeği tekrar hatırlamış durumda.
Binasına deprem testi yaptırmak isteyenler bizim gibi T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı lisanslı firmalara başvurarak binalarının durumunu öğrenmek istiyorlar. Özellikle İstanbulda yaşayanları korkutan depremden sonra en çok, Avrupa yakasında; Fatih, Avcılar ve Büyükçekmece bölgesinden Anadolu yakasında ise Ümraniye ve Maltepe bölgesinden telefonlar alıyoruz. Buralardaki yapı stoğunun büyük çoğunluğu 1999 yılı öncesi olduğundan dolayı binaların risk durumları da hayli yüksek. Ayrıca üniversiteler, fabrikalar, kurumsal şirket binaları da deprem testi konusunda çokça başvuru yapanlar arasında. Başvuru yaparken en çok sorulan konu ise; binam riskli çıkarsa hemen mühürlenir mi, hemen yıkılır mı? Bu korkudan dolayı bir çok kişi deprem testini yaptırmak istemiyor. Ancak böyle bir durum söz konusu değil. Öncelikle deprem testine müracaatı bilgi amaçlı olarak da yapabiliyorlar. Bu durumda binanın durumu sadece maliklerle paylaşılır ancak riskli çıkması durumunda bina sakinlerinin binayı yıkmayacaklarsa da acilen güçlendirmeleri gerekir.Bu güne kadar 1000 den fazla binaya deprem testi yaptık ve gördüğümüz tablo malesef pek iç açıcı değil. Ortalama çıkan beton c 10 dolaylarında ki bu çok çok düşük bir ortalama.Demirlerin korozyona uğradığı ve etriye aralıklarının çok geniş tutulduğunu da gözlemledik. Örneğin Kadıköy’de binaların %61’i 1999 yılı öncesinde yapılmış ve bu oran yaşayan 485 bin olan nüfusun %76’sına denk geliyor. Kaldı ki Kadıköy gündüz nüfusu olarak 1 milyonu bulmaktadır.
Bugüne kadar depreme hazırlık konusunda geç kalınmış olsa da bugünden itibaren çok süratli bir şekilde kentsel yenilemeyi yapmalı ve yapı stoğunu depreme dayanıklı hale getirmeliyiz. 1999 Gölcük depreminde depremden dolayı ölen kişi sayısı sadece 1’dir oda fay yarığının içine düşmesi sonucudur. Geriye kalan binlerce kişi binaların altında kaldığından veya eşyaların altında kaldığından dolayı yaşamlarını yitirmişlerdir.
İstanbulun çok acil deprem master planı tamamlanmalıdır. Sadece akademisyenlerle değil tüm sivil toplum örgütleri ve özel sektörden kişilerden bir ortak akıl ortaya konmalıdır. İstanbulun riskli bina envanteri çıkartılmalıdır. Ayrıca imar barışından faydalanmış tüm binalara deprem testi zorunlu hale getirilmeli, tapudaki daire satışlarında 1999 yılı öncesinde yapılan binalarda deprem testinin zorunlu olması gerekmektedir. Böylelikle yenilemeyi daha hızlı yapma imkanımız doğar.
Kentsel yenilemede devletin bazı sübvanseler uygulaması, vatandaşa 24 ay geri ödemesiz krediler açması ve bazı alanlarda imar uygulamalarını değiştirmesi gereklidir.Birleşen parsellerde kademeli imar artışları sağlanmalıdır ki ada bazında dönüşüm teşvik edilebilsin. Özel sektörün şu an sıkıntıda olmasına rağmen çıkartılan ekstra zorlayıcı yönetmeliklerde kentsel yenilemenin önünü tıkayan bir başka faktör.
Özetle söylemek gerekirse deprem bir şekilde hayatımızın gerçeği ve buna karşı önlemlerimizi almazsak malesef ülkemizi zor günler beklemektedir. Depreme karşı toplumun tüm kesimleri birlik olmalı ve vatandaş-devlet-müteahhitler,finans kesimleri el ele vererek binalarımızı depreme karşı dayanıklı hale getirmeliyiz.
Tolga Şahlıoğlu
Kentsel Yenileme Uzmanı
Dartes Mühendislik