Can Gürkan, facia raporunu hazırlayan bilirkişileri şikayet etti!
Can Gürkan’ın kaza sonrası rapor hazırlayan bilirkişilerden şikayetçi olduğu ve zararının tazminini istediği ortaya çıktı. Ancak savcılık madende 5 yıldır yangının bilindiğini ortaya koyan raporu hazırlayan bilirkişilerle ilgili takipsizlik verdi.
Soma’da 301 işçinin öldüğü madenin sahibi Can Gürkan’ın kaza sonrası rapor hazırlayan bilirkişilerden şikayetçi olduğu ve zararının tazminini istediği ortaya çıktı. Ancak savcılık madende 5 yıldır yangının bilindiğini ortaya koyan raporu hazırlayan bilirkişilerle ilgili takipsizlik verdi.
301 madencinin hayatını kaybettiği Soma faciasının raporunu hazırlayan dört bilirkişi hakkında Soma A.Ş.’nin şikayetiyle soruşturma yürütüldüğü ortaya çıktı. Savcılıkça başlatılan soruşturmanın takipsizlikle sonuçlanmasına rağmen Soma A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve halen cezaevinde bulunan Can Gürkan’ın avukatlarının itiraz edecekleri öğrenildi.
Can Gürkan’ın avukatı Kadir Çekin’in hazırladığı 14 sayfalık dilekçede; bilirkişiler Prof. Dr. Ercüment Yalçın, Prof. Dr. Eyüp Akpınar, Prof. Dr. Ahmet Hakan Onur ve İş Güvenliği Uzmanı Alpaslan Ertürk’ün 126 sayfalık raporunun; bilime ve gerçeklere aykırı, taraflı düzenlendiği iddia edildi. Bilirkişiler hakkında görevi kötüye kullanma, gerçeğe aykırı bilirkişilik, suç delillerini gizleme yok etme, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve görevi kötüye kullanma suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmaları istenen şikayet dilekçesinde 6 aydan 5 yıla kadar yargılanmaları, şirketin zararlarının da tazmini talep edildi.
18 MADDELİK İTİRAZ
Bilirkişilerin taraflı , lehte delilleri yok sayıp görevi kötüye kullanarak hazırladıkları iddia edilen rapor nedeniyle Can Gürkan’ın özgürlüğünden yoksun bırakılıp maddi zarar uğratıldığı bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) müracaat dahi kullanılacağı ifade edildi. Şikayette 17 Mayıs 2014 tarihli ön bilirkişi ve 5 Eylül 2014 tarihli raporda gerçekleri ters yüz ettikleri iddia edildi. Bilirkişilerin maden ocaklarındaki yangınlar konusunda uzmanlıkları bulunmadığı öne sürülürken 18 maddelik itirazların bazıları şöyle sıralandı:
* Görevleri dosya kapsamında maddi gerçeği ortaya çıkarmak olan bilirkişiler bunu yapmayarak,
* Yürürlükten kalkan mevzuatı esas alarak müvekkile ve diğer şüphelilere kusur izafe ederek,
* Ocakta her ay düzenli olarak risk değerlendirme analizi yapılmış olmasına ve bunların dosyada yer alıyor olmasına rağmen yok diyerek,
* TÜBİTAK seyyar sensör verilerini gizleyerek,
* Ocak havalandırmasının vardiyalarda çalışan kişi sayısı itibarıyla yeterli olmasına rağmen bunu gizleyerek,
* Madencilik biliminde olmayan “sensör verilerinin ortalama değerleri” diye uydurma bir görüşe bağlı olarak haksız olarak müvekkil ve diğer şüphelileri suçlayarak,
* Bilirkişilerin tespitlerinin tersine olarak ocakta eskiden devam eden bir yangın olmadığını kesin olarak ispatlayan ve müvekkil ve diğer şüpheliler lehine olan; 23 Nisan 2014, 1 Mayıs 2013 tarihlerine ait sensör verileri ile, vardiya araları olan, saat 7:30 – 8:30, 15:30 – 16:30, 23:30 – 24:30 saatleri arasındaki sensör verilerini kasten değerlendirmeyerek lehe olan delilleri gizleyerek,
TOPÇU DEFTERİ YOK
* Kendi bilimsel kitaplarında belirttikleri oksidasyonun ısıya tesir etmeyeceği bilimsel görüşüne aykırı görüş ve tespitlerde bulunarak,
* Kasten kusur izafe edebilmek için müvekkil ve diğer şüpheliler lehine olan delilleri gizleyerek, diğer delilleri çarpıtarak bilimsel gerçeğe aykırı olarak, aleyhte olan beyanları cımbızlayarak,
* Dosya içerisinde yer alan yukarıda zikredilen belgeleri yok sayarak,
* Dosyada yer alan topçu defterini ( varlığını görmezden gelmek suretiyle gizleyerek) yok diyerek,
* Sürekli ölçüm yapan ve kaydeden Sabit sensör kayıtları ile ölçüm yapılmak istenen anda ölçüm yapılarak gaz ölçüm defterine kaydedilen seyyar gaz ölçüm sensörleri defter kayıtlarının aynı saatlerde aynı değerleri göstermemesi doğal olmasına rağmen bunu, kasten hatalı yorumlayarak,
* Hukuken yapılması yasak olmayan, hatta ocağın yapısı ve güvenlik açısından zorunlu olarak yapılan, MİGEM tarafından onaylı projeye uygun olarak çok dar bir alanda yapılan, olayın sebebi ile hiçbir illiyet bağı bulunmayan kara tumba (klasik yöntem)’i ile üretim yöntemini, yasak gibi gösterip müvekkil ve diğer şüphelilere kusur izafesi suretiyle suç isnat ederek
* Ocakta haberleşme cihazı ve merkezi alarm sistemi olmasına rağmen, yoktur diye rapor vererek, müvekkile asli kusur atfederek,
* Eğitim verilmediğinden bahisle yine asli kusur atfetmekle görevlerini suiistimal etmişlerdir.
Zararları için tazminat davası
DİLEKÇEDE raporların Can Gürkan’ın tutuklanmasına sebep olduğu ve tutukluluk halinin devamına mesnet olduğu belirtilip, hapis cezaları talebi dışında tazminat davaları açılacağı da şu ifadelerle yer aldı: “Müvekkil tutuklanmış olmakla hem hürriyetinden olmuş hem de çok ciddi bir şekilde ekonomik kayba uğramıştır. Uğradığımız zararların tazmini için bilirkişiler hakkında ve ilgili merciler hakkında tazminat davaları açılacak olup, yasal haklarımızın tamamı da, bireysel müracaat dahil, AİHM müracaat dahil kullanılacaktır. Adaletin tesisi için yargılanmasını ve haklarında mahkumiyet kararı verilmesini, bu hususta soruşturmanın derinleştirilerek yürütülmesini, şüpheliler hakkında atılı suçtan soruşturma yapılarak hakkında kamu davası açılmasını talep ederim. “
Raporda 20 asli kusur vardı
301 madencinin öldüğü kazayla ilgili bilirkişi raporu Cumhuriyet Savcılığı’na 18 Eylül’de ulaştı. Rapora göre ocakta yangın olduğu 5 yıldır biliniyordu. Sönmemiş bir ayak bırakıp üretim yapıldı. Faciada asli kusuru bulunanlar arasında şirket yöneticileri, TKİ Genel Müdürü, TKİ İşletme Müdürü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetim elemanları da bulunuyor. Bilirkişi heyetinin 126 sayfalık raporunda 20 asli kusur belirledi. Şirket şikayet dilekçesinde MİGEM ve TKİ’nin de suçlandığı iki madde dışındaki 18 maddeye itiraz etmiş oldu.
Hürriyet